Hikmet Çetinkaya

Fatih Hilmioğlu’nun Çığlığı...

14 Şubat 2014 Cuma

Adına “Adaletin Terazisi” diyorlar ama ibresi çok değişken benim ülkemde...
Terazi bir o yana bir bu yana sallanıp duruyor...
Uzun yıllardır içeride tutsak kimisi, kimisi ağır hapis cezaları almış.
Hak ve hukuk çiğnenmiş...
Kimisi ölümcül hastalığa tutulmuş, kimisi zindanda ölmüş...
Kuddusi Okkır için “Ergenekon’un kasası” dendi, ölünce cenazesini arkadaşları kaldırdı...
Düzmece kanıtlar, her türlü yalan bilgi, gizli tanıklar...
Bunları yaşadık!
Tanık olduk!
Fatih Hilmioğlu hasta!
Bir bilim insanının çığlığını duyuyor musunuz?
Düşünen, sorgulayan bir bilim insanı o!
Kuruluşundan beri rektörlüğünü yaptığı Malatya İnönü Üniversitesi...
Uluslararası tıp alanında saygın bir kimliği olan Hilmioğlu, Malatya’nın adını duyurmuş.
Yani ülkesinin!
Dünyada ikinci, Avrupa’da birinci sırada karaciğer nakli operasyonlarında...
Şu anda tutuklu...
Suçu darbe yapıp hükümeti devirmeye yeltenmek!
Gülmece gibi!
Bir bilim insanı, gazeteci, denizci, teğmen, emekli general...
Bir de İlker Başbuğ Paşa...
Darbe olmuş mu?
Hayır!
Peki, niçin içeride yatıyorlar yıllardır?
Paralel yapı!
Ah o paralel yapı ah!
Deniz Baykal’ın o görüntülerini kim tezgâhlamış...
Paralel yapı!
Başbakan böyle söylüyor!
Devletin istihbarat birimleri niye bulmadı yapıyı, rüşvet ve yolsuzluk operasyonu başlamadan önce?

***

Bu ülkede yaşatılan haksızlık, hukuksuzluk ne zaman bitecek, insanlar muhalif duruşlarından ötürü ne zamana kadar dinlenecek, izlenecek?
Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, çok sevdiği ülkesinin, üniversitesinin adını dünyaya duyurmuş, bilimsel çalışmalarıyla, karaciğer nakli merkeziyle Malatya’ya hizmet etmiş bir insandır.
Suçsuz bir insan inadına zindanda tutuluyor ağır hasta olmasına karşın.
Biz hayatın kavgalarında darbe hukuklarını da gördük, Sıkıyönetim, DGM ve Özel Yetkili Mahkemeleri de...
Ergenekon, Balyoz, KCK, Odatv, Fuhuş ve Casusluk davalarında hukuk var ancak adalet yok!
Fatih Hilmioğlu da bu yüzden tutuklu, Turan Öz, Hikmet Çiçek, Deniz Yıldırım da...
Prof. Dr. Yalçın Küçük zaman zaman Odatv’de, yaşanan “hukuk gülmecesi”ni anlatıyor bilmeyenler için...
Yürekli, direnci simgeleyen yazılar!
İnsanlık onuru Silivri’de ayaklar altına alındı...
Bilim insanları, gencecik subaylar, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Mehmet Haberal, İlker Başbuğ, Danıştay saldırısının kıyımcısı Alparslan Arslan’la birlikte yargılandı.
Çevirin tarihin sayfalarını...
Yargısız infaz, insafsız adaletin kararlarıyla doludur.
Bugün aynı durum Ergenekon ve öteki davalarda görüldü.
Yaftalamayla, sahte kanıt üretilerek insanlar suçlanıp yargılandı.
Ne oldu efsane savcılara, yargıçlara, kahraman polislere?
Şimdi soruyorum ne oldu?
İnsanlık onuru ayaklar altına alınmış, adaletin terazisi bir sağa bir sola gidip gelmiş...
Hilmioğlu, hastalıkla mücadele ederken salt kendisi için değil, aynı koşulda olan tutuklu ve hükümlüler için terazinin doğru tartmasını istiyor.

***

Hilmioğlu’nun ve öteki hasta tutuklu ve hükümlülerin çığlığını duyun...
Türkiye laik demokratik bir hukuk devletiyse ayrımcılık yapmadan, hasta olan, hele hele ölümcül hastalığa yakalanan tüm tutuklu ve hükümlülerin salıverilmeleri gerekir.
Gazetelerde okudum, Hilmioğlu’nun, Adalet Bakanlığı’ndan izin alarak kendisini ziyaret eden gazetecilere yaptığı açıklamayı...
Ne diyordu Hilmioğlu:
“Af istemiyorum, dışarıda tedavi olmak istiyorum... Yeniden yargılanmak istiyorum... Suçlu çıkmam halinde verilecek cezama razı olacağım... Sehpamı kendi ayağımla çekerim...”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları