Uluslararası Dayanışmanın Önemi

09 Kasım 2015 Pazartesi

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü Cumhuriyet gazetesine basın özgürlüğü ödülü verdi. Konuyla ilgili haberin özeti şöyledir: “Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü 2015 yılı basın özgürlüğü ödülünü Cumhuriyet’e vereceğini açıkladı. RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündara gönderdiği mesajda ‘Türkiye’de basın özgürlüğü için bu kritik dönemde RSF Ödülü jürisinin, basın özgürlüğünün savunulmasına belirgin katkıda bulunan bir medya kuruluşuna sunduğu ödülü bu yıl Cumhuriyet’e vermeye karar verdiğini bildirmekten memnuniyet duyuyorum’ dedi. Deloire mesajında 17 Kasım’da Fransa’nın Strasbourg kentinde Avrupa Konseyi yetkililerinin de bulunacağı ödül töreninde ‘Cumhuriyet’in baskıcı bir ortamda gösterdiği başarıların kutlanacağını’ kaydetti.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü 1985’ten beri tüm dünyada bilgi verme ve alma özgürlüğünü savunuyor. Paris merkezli örgütün Berlin, Brüksel, Cenevre, Madrid, Stockholm, Trablus da dahil 10 kentte bürosu bulunuyor. RSF tüm dünyada basın özgürlüğünü 150’den fazla temsilciyle takip ediyor.
Örgüt her yıl yayımladığı Dünya Basın Özgürlüğü Raporu’nda ise Türkiye için karanlık bir tablo çizdi. Türkiye bu raporda 180 ülke arasında Zambiya, Mali ve Zimbabwe gibi ülkelerin ardından 149’uncu sırada yer alıyor. Örgüt, Türkiye’de basın özgürlüğü açısından en sorunlu konular arasında internet sansürü, eleştirel gazetecilerin işlerine son verilmesi ya da mahkemelik olması ve yayın yasaklarını gösterdi.”
Cumhuriyet’in iktidar çevrelerince makbul gazete sayılmadığı açılan soruşturmalardan, davalardan bellidir. Bu aynı zamanda Türkiye’nin basın özgürlüğü sıralamasında 149’uncu sırada olmasıyla da yakından ilişkilidir. İnsan haklarıyla ilgili sıralamalarda basın özgürlüğünde onur duyacağımız yerlere geldiğimizde özgürlük için cesaret de gerekmeyecek, Sınır Tanımayan örgütler de raporlarında ülkemizden övgüyle söz edeceklerdir. Ama ne yazık ki şimdi durum tam tersidir ve uluslararası örgütlerin özellikle hükümetler dışı kuruluşların dayanışması da bu nedenle büyük önem taşımaktadır. Bu türden dayanışma örneklerinin iktidar çevrelerince “ülkeyi dışarıya şikâyet ediyorsunuz” türünden saçmalıklarla karalanmaya çalışıldığını biliyoruz. Küreselleşmeyi yalnızca sermaye örgütlerinin savaş çığırtkanlarının serbestliği, işbirliği olarak anlayanlar bu türden dayanışma örneklerini gördükleri zaman kırmızı görmüş boğa gibi davranıyorlar ama alışmayı ve küreselleşme adını verdikleri durumun aynı zamanda enternasyonalist bir karakteri olabileceğini de öğrenecekler.
İktidar çevrelerinin alt düzey elemanlarının şımarıklıklarına karşı ise uluslararası dayanışmanın yanı sıra, hakların ve özgürlüklerin nerede bir saldırıyla karşılaşırsa orada kendini savunması, hakların kararlılıkla savunulması etkin olacaktır. Haklarını özgürlüklerini baskı ve zorbalık karşısında terk eden hem esareti hak eder hem de özgürlük mücadelesinde egemenlerin pasif destekçisi konumuna yerleşir. Zalimin zulmüne boyun eğmek onunla ortak olmaya doğru önemli bir adımdır.
Medya, basın yayın organları bugün halkı bilgilendirme konusunda büyük zorluklarla, engellerle karşı karşıyadır. Bunu aşmanın yolunun cesaretten geçmesi övgüyü hak eder ama doğal değildir, doğal olan medyanın özgürce halkın haber alma hakkını kullanabilmesi ve halkın alçakgönüllü hizmetkârı olmasıdır.
Doğal olan bu... Ama biz ne yazık ki şimdi daha cesur olmak, görevimizi yerine getirirken doğal olmayan zorluklarla, aşılması gereken engellerle savaşmak zorundayız...

Daha uygun görüntüler
Cumhuriyet İnternet’te kadın ya da çocuklara yapılan tecavüz haberleri verilirken editörlerin konuya uygun olduğunu düşünüp sıklıkla kullandıkları belirli birtakım görüntüler var. Bir ara çıplak izlenimi veren flulanmış bir kadın görüntüsü, duvar dibine çökmüş kız çocuğu görüntüsü kullanılıyordu, şimdilerde ise dur yapma! deme amacıyla kaldırılmış bir el görüyoruz haberi tanıtan. Bu ürkütücü görüntüler yerine size ilişikte bazı görüntüler gönderiyorum, belki editörlere esin kaynağı olabilirler diye. Bu görüntülerde Google’dan rastgele seçtiğim utanmış erkek suretleri bulunuyor. Öyle ya, madalyonun iki yüzü olmalı; birinde utandırılmış, aşağılanmış kadın veya çocuk, diğerinde ise utanmış(?) olması gereken bir erkek. Bu konuya hassasiyetle eğileceğinizi umuyorum. Esenlikler dilerim... Saygılarımla... Yasemin Saner
Okur Temsilcinin notu: Önerilerinizi ilgili arkadaşlara ilettim. İlginiz için teşekkür ederim.

On katından ucuza nasıl oluyor?
Duvar Yazıları”ında “Mardan Palace 10 misli ucuza mı gitti?” başlıklı yazıda “misli” kelimesi “ucuz” kelimesiyle birlikte yanlış kullanılmıştır. Yazının içinde de “Bu durumda otel, maliyeti 1.4 milyar doların 10 katından ucuza satılmış oluyor” denilmektedir. “Bir şey 10 katından ucuza” satılamaz; gerçek değerinin (maliyetinin/ maliyet fiyatının) onda birine satılabilir. Aynı şekilde “Para üç kat değer kaybetti” denilemez; zira para ancak üç kat değer kazanabilir; bu durumda “Para üçte bir değer kaybetti.” denilmelidir. Sevgi ve dostlukla... Meriç Gök

Volkswagen tek değil
Öncelikle iyi çalışmalar diler, gazetenizin sadık bir takipçisi olduğumu bilmenizi isterim. Sizlere bu e-postayı göndermekteki amacım bir haksızlığın önlenmesidir. Bilindiği üzere geçtiğimiz son 2 ayda Volkswagen markasının emisyon değerlerine ilişkin çok sayıda haber yapıldı. Gazeteniz de bu haberleri dakika dakika, tüm gelişmeleriyle biz okurları ile paylaştı. Ancak dünya basınını da takip eden birisi olarak, aralarında Mercedes, BMW, Opel, Volvo, Nissan, Fiat, Peugeot, Citroen gibi markaların da bulunduğu birçok markanın aynı skandala karıştığını tespit ettim. Fakat ne yazık ki bu markalara dair gazetenizde en ufak bir habere rastlayamadım. Bunun eşit, adaletli, özgürlükçü ve tarafsız basın ilkelerinize aykırı düştüğünü düşünüyorum. Aşağıda bu haberlere ait linkleri incelerseniz, haklı olduğumu göreceksiniz. Basın etiği olayları okurlara tarafsız bir şekilde aktarmayı gerektirir. Sonuçta bu markaların kullanıcılarının da bunu bilmeye hakkı var. Bu sebeple konuya gereken hassasiyeti göstermenizi rica eder, başarılı çalışmalarınızın devamını dilerim. Saygılarımla, Cem Çağlar Erginağ

http://europe.autonews. com/article/20151023/ ANE/151029917/opel-deniesviolating- eu-emissionsstandards
http://www.dailymail.co.uk/ news/article-3286555/GMs- Opel-denies-violating-EUemissions- standards.html
http://www.nytimes. com/2015/10/24/business/international/ gm-opel-dieselemissions. html?_r=1
http://www.carscoops. com/2015/09/diesel-bmwmercedes- opel-psa-cars.html
http://www.theguardian. com/environment/2015/ sep/30/wide-range-of-carsemit- more-pollution-in-realdriving- conditions-tests-show
http://www.independent. co.uk/news/business/ emissions-scandal-nissanfiat- volvo-and-many-othercars- found-to-emit-far-morepollution- than-a6674116.html
http://www.telegraph.co.uk/ cars/vauxhall/news/draggedinto- emissions-scandal/

Depresif havadan nasıl çıkarız?
Merhaba, 7 Kasım Cumhuriyet ana sayfada sol alt köşede Türkiye’nin girdiği depresif havayı dağıtacak 3 hikâye başlığı adı altında da 3 dürüst vatandaşın yaptıkları anlatılmış. Bu sadece bizim depresyonumuzu artırır, kusura bakmayın. Bu hikâyeler Türkiye de zaten çoktur, vatandaşların zaten çoğu temiz ve iyidir. Biz bu güzel insanlar hak ettiği yönetimi göremiyor diye depresyona giriyoruz. Eğer 3 bakan halka ait parayı iade etti deseydiniz o zaman depresif havamız dağılırdı. Saygılar... Ruhan Uzun  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları