Sınırlı Sorunlu Demokrasi

29 Nisan 2013 Pazartesi

\n

Son aylarda Kürt sorunu, terör ve ona bağlı konularda hemen her şeyin tartışılabildiği, geçici olup olmadığını bilemediğimiz, umarız geçici değildir, bir özgürlük havası esiyor. Gazetelerde, TV kanallarında Kürt sorununun çözümüneilişkin en uç tezler herhangi bir sansürle karşılaşmaksızın yazılabiliyor, konuşulabiliyor. Bu tezleri tartışanların genellikle kendilerini uzmanolarak tanıtmalarına ya da öyle tanıtılmalarına bir şey diyemeyiz. Bu nihayet yayıncıların vereceği bir karar.Uzmanlıklarbizleri kaygılandırsa da yapabileceğimiz bir şey yok.

\n

Ama asıl konu bu değildir. Sorun, söz konusu özgürlük havasının sınırlı, kısıtlı olması, belli bir konuyla sınırlandırılmış olmasıdır. Her türden düşünce açıklaması girişiminin biber gazıyla, sopayla engellenmesi, demokratik protesto eylemlerinin hemen her zaman tuhaf gerekçelerle idari makamlarca yasaklanması, açılan davaların sayısının hızla artması, tutukevlerindeki gençlerin sayılarındaki hızlı tırmanış, gazetecilerin hâlâ yargılanıyor olması, uzun tutuklulukların yasama organının ne yapalım yargı bağımsızgibi kabul edilmesi zor bir bahaneye sığınması, belli bir konuyla sınırlı özgürlük havasının sahteliğini de ortaya koyuyor. Buna bir de birbirini izleyen yasaklamaları, tuhaf bayram törenlerini, özellikle eğitimde hız kazanan dinselleştirme çabalarını, resmileşen mahalle baskısını ekleyin. Demokrasimizin resmi ortaya çıkacaktır. Görüntü bizi aldatmasın.

\n

\n

Yazarların internetten okunması tirajı düşürüyor

\n

\n

Bilinen bir konuyu buradan bir kez daha dile getirmek istedim. Tüm gazetelerin tiraj kaygısı yaşadığı şu süreçte kuşkusuz Cumhuriyet de tiraj alma arzusunda. Yazarların yazılarının internette yayımlanmasının gazetemizin tirajını olumsuz yönde etkilediğini belirtmeye gerek yok. Tirajı olumsuz yönde etkilemesinin yanı sıra, bu durum gazeteyi bayiiden satın alan okura da haksızlık değil midir? Bu durum, diğer gazetelerin internet sitelerinde yaptığı gibi köşe yazılarının yarıda kesilerek devamı bugünkü Cumhuriyetteibaresiyle aşılabilir. Öte yandan, köşe yazarlarının tüm yazılarının yayın hakkı Cumhuriyete aitken, özellikle çok okunan yazarların yazıları sabahın köründe başka sitelerde ve internette dolaşmaya başlamaktadır. Yazarlarımızın yazılarının ve Cumhuriyetin haberlerinin kaynak bile gösterilmeden başka yerlerde kullanılmasının önüne geçecek bir adım atmak gerekiyor. Zira mevcut durum gazeteye internet üzerinden abone olan okura da haksızlıktır. Ve bu şekilde internet abonesi de azalacaktır, azalıyor... Saygılarımla. A.Sungur

\n

\n

Soru \nişaretleri\nnerede?

\n

\n

19 Nisan 2013 Cumhuriyet birinci sayfada, Okul mu cami mibaşlıklı başlıkta soru işareti konulmamış. Üçüncü sayfada ise Bekir Coşkunun köşe yazısında ithal bir işaret vardı: “Tüm bu rezaletlerin bir ABD&İsrail projesi olduğunu...cümlesindevesözcüğünü Bekir Coşkun niye kullanmak istemedi?

\n

A. Tarık Emre

\n

Okurlarla kısa kısa

\n

\n

Pazar eki magazin ağırlıklı

\n

Pazarları gazetelerin en çok okunduğu günlerden birisi. Diğer bazı gazetelerin pazar ekleri ile Cumhuriyet gazetesinin pazar ekini karşılaştırdığımızda, gazeteye yakışmayan bir tablo söz konusu. Daha magazinel boyutun ön planda olduğu, fikir yazılarının olmadığı bir ek olarak göze çarpmakta. Geçmişte olduğu gibi STRATEJİ ayarında bir ek sizce de çok daha güzel olmaz mı? Mustafa Öncü

\n

\n

Fotoğraf galerisi sayfaya hükmediyor

\n

İyi günler, Cumhuriyet gazetesini internet sayfanızdan takip ediyorum diğer birçok gazete gibi. Sayfanızda fotoğraf galerisi isimli küçük bir alan var. Sürekli yanıp sönen kırmızı bir sembol... Yazarların köşe yazılarını veya diğer haber yazılarını vs. okurken adeta bunlar önemsiz, siz şu fotoğraf galerisine bir tıklayın şeklinde tüm sayfaya hükmeden bir sembol, görsel tasarım içinde bu kadar ayrıksı olan bu düzenlemeyi değiştireceğinizi umuyorum. Şimdiden teşekkürler, saygılar. Banu Özgür

\n

\n

Kutluyorum

\n

Merhaba, Suriyedeki çatışmalardan kaçıp İstanbula gelen Suriyelilerin ağlanacak durumlarını yazan Meltem Yılmazı kutluyorum. Aslında bu röportajıstratejik derinliklerde kaybolanların okuması gerekiyor ama onların Cumhuriyet ile hiç işleri olmaz, birisi de zaten hiç okumuyor.

\n

T. Emre

\n

\n

Öğretici ama uzun

\n

Sn. Öz, geçen hafta bir okur, yazıların uzunluğundan yakınıyordu, katılıyorum. Oysa ne öğretici yazılar... Bir de futbol karşılaşmalarında puanlama niçin yapılmıyor uzunca bir süredir? Aydın Akça

\n

\n

Öneriler nasıl hayata geçiriliyor?

\n

22.04.2013 tarihli Yorgun savaşçı olmayınbaşlıklı okur görüşlerine katılıyorum. Puntolarınız standart ve okunabilir büyüklükte olmalı. Bir yazınızda okur önerilerini nasıl hayata geçirdiğiniz anlatın lütfen. Haberlerde çok tekrar oluyor. Bütün yazarların uyacağı yazı (editorial) standartlarınız olmalı; bunlar diğer gazetelere örnek olmak üzere yayımlanmalı (BBC, Economist, Time gibi yayınların standartlarına bakın). Zevkle okuduğum yazarlarımıza yazarlık öğretmek haddime düşmez ama yazıları, paragrafları ve cümleleri o kadar uzun ki hafakanlar basmadan yazıyı okumak, okuyup anlamak olanaksız. Sözlü anlatımı çok açık seçik ve güzel anlatımlı olan Şükran Hanım yazılarının okunması için küçük bir çaba gösteremez mi? Fransızcada uzun cümle kurmak marifetmiş ama Türkçe cümle yapısıyla, fiile gelinceye kadar bir dizi özne, bir dizi nesne arasında kayboluyorsunuz; kimin kime ne yaptığını anlamak için tekrar başa dönmeniz gerekiyor. Abartılı veya yanlış öztürkçe kullanımı: Özellikle KitapveBTeklerinizde genç yazarların ...bilgi kuramsallığın çözümlenebilirliğinin sorunsallarını...” gibi.BTekinizdeki çevirileri anlamak olanaksız (Türkiyede hiçbir çeviriye güvenmiyorum, çoğu yalan/yanlış, çalakalem ve özensiz). Türkiyenin en iyi mizah dergisi diyebileceğim bir ekiniz vardı, ne oldu? Bir iki sudoku türü bulmaca, Arapça - Türkçe - Yeni Türkçe arasında gidip gelmeyen (İngilizlerin crypticdediği türden, sanıyorum Şiar Yalçının bir zamanlar denediği) kafa çalıştıran bir bulmaca koymak çok mu zor bir iş? Teşekkürler: Hepinize, ancak Oktay Akbala güzel Türkçesi, güzel yaşam felsefesi ve güzel çabasından dolayı özellikle. Sağ olsun beyefendi. Saygılar. İsim önemli değil bir okur

\n

Uzun, çok uzun

\n

\n

Güray Bey, daha önce özellikle köşe yazılarının harf büyüklükleri üzerine yazmıştım. Harfler küçük, yazı uzun, bir cümle 50 (elli) kelime... Böyle bir yazıyı okumak mümkün mu? Bizi bezdirmeyin ne olur. Bu tür yazılar ne gençler ne de yaşlılar için cazip. Gazete yazısı dikkati dağıtmamalı; birileri de yazıları bu bazda kontrol etmeli. Tamam, sansür yok ama benim bahsettiğim farklı bir şey takdir edersiniz ki, saygılarımla. Sami Batur

\n

Sayfalarda yazar aramak

\n

Gazetemiz sayfalarının aydınlık yüzüne yeniden dönmesinden duyduğum mutluluğu paylaşmak istedim. Bir süredir, yıllardır ilk okunan ikinci sayfanın ilanla kaplı olmasından, Sayın Mümtaz Soysalı bulmak için sayfa karıştırmaktan üzüntü duymakta idim. Cumhuriyet, öteden beri üniversiteolarak nitelendirilmiştir. Bu yargıyı da özellikle ikinci sayfanın içeriği sayesinde kazanmıştır. Şimdi iki değerli daimi yazar ve konuk yazarlarla eski durumuna kavuşmuş bulunuyor. Gazetemizin diğer sayfalarında işlenen siyasal, ekonomik, sanatsal konular ve bunların çok değerli yazarları da başımızın tacıdır. Bu düzenin sürekli olması dileğiyle saygılar sunuyorum. Ali Niyazi Öz

\n

\n

Reklam iyi hoş da...

\n

\n

Sayın Güray Öz, madem ki böyle bir sütun açtınız ben de haddim olmayarak içimi dökeyim: Elli yılı aşkın bir süredir Cumhuriyet okuruyum. Alışılmış köşe yazarlarını reklam uğruna yerlerinden edilmesi hiç hoş değil. Evet reklam en büyük dayanağınız ama reklam sayfalarını belirleyerek, bunu ilke olarak yerleştirebilirsiniz. Biz de alıştığımız köşe yazarlarımızı her gün farklı bir yerde bulmak zorunda kalmamış oluruz. Zaten içimiz sızlayarak son zamanlarda pek çoğuyla vedalaşmak zorunda kaldık. Özlüyoruz. Bekir Coşkun gibi bir yazarın belli bir yeri olmalı. Görüntü olarak da aşırı renkli oldunuz. Cumhuriyetin eski siyah beyaz, sade halini özlüyorum. Figen Bilge

\n

\n

Tefrika olmaz mı?

\n

Gazetemizin yeni bir görünüme, yeni bir içeriğe gereksinimi var. Diyelim 10, 20, 30, 50, 60, 70 yıl önce bugünün Cumhuriyeti ön sayfanın fotoğrafı olamaz mı? Roman tefrikaları yeniden başlatılabilir. Çizgi romanlar günlük olarak yayımlanabilir. Pazar Dergi ilk verildiğinde pek güzel, doyurucu idi. Yeniden o duruma getirilebilir. iyi çalışmalar... Prof. Dr. Emrullah Gün, Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları