Osmanlı'dan Reyhanlı'ya ...

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Sık sık Osmanlı’ya ve ‘ecdadımızın bir zamanlar hükmettiği topraklara’ atıfta bulunan bir iktidarın döneminde, o topraklardan birinden Hatay’ın Reyhanlı ilçesine yöneltilen bir ‘çifte bombalı’ saldırıda –şimdilik– kırktan fazla insan canını yitirdi. Yaralıların kesin sayısı ise henüz belli değil.
Bu korkunç haberi alır almaz kendimi anılarımın rehberliğinde 2008 yılında buldum. O sıralarda Bahçeşehir Üniversitesi’nde öğretim görevlisiydim. ABD’nin Princeton Üniversitesi’nde, Osmanlı ve Modern Türk Tarihi Bölümü’nde profesör olarak görevli bulunan
Heath W. Lowry de Bahçeşehir’e konuk öğretim üyesi olarak gelip gidiyordu. Prof. Lowry’nin yeni kaleme aldığı “Osmanlı Döneminde Balkanlar’ın Şekillenmesi, 1350-1550; Kuzey Yunanistan’ın Fethi, Yerleşme ve Altyapısal Gelişimi(“The Shaping of The Ottoman Balkans, 1350-1550; The Conquest, Settlement & Infrastructual Development of Northern Greece”) eseri, İngilizce ve Türkçe olarak ilk kez Bahçeşehir Üniversitesi yayınları arasında, benim çevirimle çıktı.
Prof. Lowry, Osmanlılar’ın İstanbul’un fethinden yüz yıl öncesinden başlayarak nasıl bir genişleme politikası izlediklerini ve bugün Kuzey Yunanistan diye adlandırılan bölgede egemenliklerini nasıl beş yüz yıl boyunca sürdürebildiklerini, o dönemlerden kalma Osmanlı yapıları ve tahrir defterleri üzerinde yaptığı titiz araştırmaları çıkış noktası alarak açıklamıştı. Bu egemenlik, kesinlikle sadece silah gücüne dayanmamış, fakat zaman içersinde özellikle farklı cemaatler arasında sağlanan akıllı bir uyum politikasıyla şekillenmişti. İmaretlerin ve zaviye/tekke/hanegâhların Balkanlar’da olumlu bir Osmanlı imajı oluşturulmasına katkıları, bu arada akıncıların gittikleri her yere Bektaşi gruplarını da götürmelerinin farklı dinden cemaatler arasında ılımlı bir atmosfer yaratma bağlamındaki destekleri, sözü edilen uyum politikasının temel taşlarını oluşturmaktadır. Prof. Lowry, kitabında Balkanlar’da gerçekleştirilen Osmanlı iskân politikasının bugüne kadar yeterince incelenmemiş oluşunu önemli bir eksiklik diye nitelendirmektedir.
Prof. Lowry’nin kitabının gözler önüne serdiği gerçek, Osmanlı İmparatorluğu’nun en hızlı genişleme atılımları yaptığı dönemlerde bile, yeri geldiğinde, özellikle de ele geçirilen topraklardaki farklı dinlere ve etnik kökenlere mensup halklar arasında huzurlu bir birlikte yaşama durumunun tesisi söz konusu olduğunda, barışçı politikalara da başvurmaktan nasıl çekinmediklerinin sıkça vurgulanmasıdır.
Yükselişinin doruk noktasında bir dünya imparatorluğunun boyutlarına evrilmiş bir imparatorluğun barış içersinde birlikte yaşama hedefine yönelik bu çabaları, öyle sanıyorum ki günümüzde o imparatorluğa sıkça atıfta bulunurken bir Reyhanlı’nın gerçekleşmemesi için gerekli önlemleri alamayan bir Devlet için üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir örnek niteliğini taşımalıdır!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları