Hikmet Çetinkaya

İntikam Mangaları...

14 Haziran 2013 Cuma

Onları tanımanızı isterim, gözlerine bakmanızı, konuştuklarını dinlemenizi...
Hepsinin
yüreğinde sevgi tomurcukları patlamış!
Yaşama öyle sımsıkı sarılmışlar ki, görmelisiniz...
Kuğulu Park’ı görmedim, ama Gezi’yi biliyorum...
Kuğulu’daki genç arkadaşlar da tıpkı onlar gibi, öteki kentlerde eylem yapanlar da...
O gençlere
destek veren yazarların, sanatçıların, aydınların da çoğunu tanıyorum...
Aralarında dostlarım ve arkadaşlarım da var...
Kimi
20 yıllık, kimi 30... Kimi daha eski...
Bizim
68 ve 78 kuşağı şaşkın Gezi Parkı’nda dolaşırken.
Bizim gençlik yıllarımız aklımıza geliyor.
Tütün, üzüm, pamuk, fındık mitingleri...
Ege’den Karadeniz’e ve Çukurova’ya değin uzanan...
6. Filo eylemleri...
Bize taş ve sopayla saldıran gerici faşistler,
“Komünistler Moskova’ya” diye bağıran Komünizmle Mücadele Derneği üyeleri, aramıza sızan ajan provokatörler falan...

\n

***

\n

90 kuşağını gördük Gezi’de...
Aklımız
yağmurlu bir havada uçup gitti onları dinlerken.
Akıllı hepsi, yabancı dil biliyor, dünyada olup bitenleri izliyor.
Ellerinde
akıllı telefonları ve küçük bilgisayarları...
Ne oluyor, ne bitiyor oradan okuyor, haberleşiyorlar.
Güzeline
işlenmiş bir ölümü değil, sevinci, hüznü paylaşıyor o gençler.
Gazeteleri, kitapları ellerindeki aygıtlardan okuyor.
Sinemayı,
tiyatroyu, operayı, müziği seviyor...
Sporu seviyor...
Çiçekleri,
kuşları, denizleri!
Dağları, ovaları!
Akarsuları!
İnsanları!
Yeryüzünün
suskun bir tortuyla kaplı olduğunu, denizlerimizin, ormanlarımızın kirlendiğini, doğanın talan edildiğini inanın biliyorlar.
Çevre bilinci gelişmiş hepsinde!
İstedikleri tek şey var:
“Ağacıma, ormanıma, denizime, akarsuyuma, ovama dokunma, özel hayatıma karışma, demokrasiyi ve özgürlüğümü genişlet!”
Nedense
siyasal iktidar onları anlamıyor!
Siyasal iktidar dindar nesil yetiştirilmesini istiyor!
Onun için
o çocukların, şiddete hiç bulaşmamış gençlerin üzerine devletin polisini çullandırıyor.
Ölesiye dövülüyor, gazlanıyor, gaz bombalarının kapsülleri kafalarında patlıyor.

\n

***

\n

Gençleri anlayamayan siyasal iktidar 15 Haziran’da Ankara’da, 16 Haziran’da İstanbul’da görkemli bir mitinge hazırlanıyor.
Peki,
15-16 Haziran’ın bir anlamı var mı sizin için!
Yakın tarihimizde,
15-16 Haziran 1970’te görkemli bir işçi eylemi oldu.
1970’te doğanlar da, 1990’da doğanlar da anımsamaz.
Belki
yakın tarihimizi okuyanlar bilir bu olayları...
DİSK’in başlattığı İstanbul merkezli Türkiye’nin en büyük işçi eylemlerinden biridir.
Bir
yasanın çıkması neden olmuştu eylemlere...
Sendikalar Yasası
AP ve CHP milletvekillerinin oylarıyla Meclis’ten, ardından da Senato’dan geçmiş, 11 Haziran 1970’te Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından onaylanmıştı.
Yasa, işçilerin sendika seçme özgürlüğünü önemli ölçüde kısıtlıyordu.
Amacı ise
Türk-İş’ten DİSK’e işçi akışını önlemekti.
Eylem İstanbul’un iki yakasında Gebze’den ve
Bakırköy’den başlamıştı...
Yürüyüşlere
100 bine yakın işçi katıldı...
Olaylarda yanılmıyorsam dört ya da beş işçi ve bir polis öldü.
Olayların birinci günü Bakanlar Kurulu toplanıp
60 günlük sıkıyönetim ilan etti.

\n

***

\n

Olayların ardından CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit ve Genel Başkan İsmet İnönü, TİP’den ayrı olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Anayasa Mahkemesi, söz konusu yasayı iptal kararı verdi.
Aradan
40 yıl geçti...
Sıkıyönetim
falan ilan edilmedi ama kin, nefret tohumları, intikam mangalarını gözlerimizle gördük.
O gencecik insanların nasıl gazlandığını, camide bira içtikleri
yalanına, sanatçılara, aydınlara, bilim insanlarına nasıl baskı yapıldığına tanık olduk.
Bu kez üç genç, bir polisimiz ölmüştü!
Medyaya sansür konmuştu!
Bu da bir bakıma sivil sıkıyönetim değil miydi?
Burada bana ilginç gelen AKP’nin
15 Haziran’da Ankara’da, 16 Haziran’da İstanbul’da, üstelik 15-16 Haziran 1970’in 43. yıldönümünde miting yapması...
Belki bir kuşku bu içime sinen!
Orasını bilmiyorum!
Sabah gazeteye geldiğimde
68 kuşağının önemli adlarından Kültür Servisi Şefimiz Celal Üster hatırlattı...

\n

***

\n

Oysa 90 kuşağının gençlerini anlatacaktım size...
Onların parıldayan gözlerini, tutkularını, aşklarını, sevdalarını...
Neyse
bir başka gün anlatırım!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları