Sessizce Giden

22 Kasım 2015 Pazar

“İşte eski günlerden yeni bir hasat...” diye yazmış “Manifesto” diye çevirmeyi ısrarla reddettiği Komünist Manifest’in kapak içine. “Manifest” demekte ısrar ederdi, çünkü bu ünlü “beyanname”nin ikinci baskısını Marx-Engels, “Das Kommünistische Manifest” adıyla yayımlamışlar ve ilk kez imzalarını koymuşlardı. Türkçedeki öteki çevirilerde Almanca ilk baskıdaki başlık hep korundu, ama Gün Doğan Görsev’in bu imzalı ikinci baskıya sadık kalmasının anlamı da hiç eskimeyecektir. Onun bu ısrarının dile getirmediği bir gerekçesi de, Manifest’in artık ilk yayımlandığı zamanki işlevini; “Uluslararası Komünistler Birliği’nin programı” olarak kaleme alınmış olma işlevini aşmış olmasıdır. Manifest o tarihten sonra tüm dünyada tüm komünistlerin programı oldu. Bu işlevini de bugün hâlâ büyük ölçüde sürdürüyor.
Eskidiği iddiaları geçersizdir; Doğan Görsev de zaten eskimeyen şeylerle ilgiliydi.

***

Doğan Abi sessizce ayrıldı bu dünyadan. Yalnızca Nesrin Abla’yı değil, hepimizi bırakıp gitti. Yorgun ama umudunu yitirmeyen, dünyadaki en mütevazı entelektüellerden biriydi Doğan Görsev. O çileli yaşamını dile getirmeyi hiç sevmedi. Anılarının bir kısmını da “işte bazı şeyler yitip gitmesin” diye ısrarlar üzerine ve sanki utanarak yazdığını biliyorum. Komünistleri yok etmeyi amaçlayan ünlü 51 tutuklamalarında, 12 Eylül faşist darbesinden sonra; Barış Derneği ve TKP davalarında çelebi bir aydın olarak başını dik tutarak yaşamayı, ödün vermemeyi hayat ve mücadele ilkesi yapmıştı. Uzun süren işkencelerden, 6 tutukevinde geçen yıllardan sonra üyesi olmaktan hep onur duyduğu partisinin isteği üzerine yurtdışına gitti

***

Almanya’nın Gelsenkirschen kentindeki küçücük evinde kasetleri, plakları ve kitaplarıyla sürekli çalıştığının tanığıyım. Konuk olduğum gecelerde gözlerimiz kapanana kadar derin bir sohbetin içine dalardık; daha doğrusu ben ondan büyük bir mutlulukla öğrenirdim. Onun engin müzik bilgisi ve seçtiği parçalar eşliğinde sosyalizm, yaklaşan tehlike üzerine konuştuklarımız hâlâ beynimde gezinip duruyor. Sonra neredeyse hepimizi yıkan yenilgi günleri geldi. O ise 70’li yaşlarını sürerken pek çoğumuza ayakta kalmanın erdemini öğretmeyi sürdürdü. Üzgündü ama yılmamıştı. O yenilgi yıllarında çekmecede bekleyip duran Manifest çevirisini yeniden ele alması, tamamlaması da o “yenilmeyeceğiz” inadının, direncinin ürünüdür.

***

Artık yaşlandık; gençlerin o direniş anıtından bir şeyler öğrenmiş olmaları umudunu Doğan Abi’den aldığımız terbiye ile koruyoruz. Öğrenecekleri yalnızca bir duruş, bir tarz, bir üslup değildir. Baştan sona dolu dolu yaşanmış bir ömrün bilgiyle, birikimle nasıl verimli kılınabileceğinin hikâyesidir onun hikâyesi. Kimilerinin kolayca alıp sattığı içi boş “entelektüel” gösteriş, çabucak edinilmiş ama yüzlerden akıp giden “malumatfuruşluk” ondan çok uzaktı. Ama o türden olanların ya da hiç değilse bir kesiminin, nezaketini yitirmeden kendilerine seslenen bu insanı anlamış olma ihtimali yüksektir.
Sessizce bırakıp gitti bizi Doğan Abi.
Peki, bu dünyaya borçlu kalmamış bir ölümü ben şimdi kimden öğreneceğim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları