Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yalan Demokrasi
Şu haberi www.haber7.com adlı siteden alıntılıyorum: “Ezher Üniversitesi Şeyhi Ahmed et-Tayyib, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mısır Devriminden hemen sonra yayımladığı açıklamasına dikkati çekerek, anayasanın 2’nci maddesinin yasalarda İslam hukukunun temel referans kaynağı olarak alınmasını öngördüğünü, bu maddenin asla değiştirilemeyeceğini hatırlattı.
Tayyib, 2’nci maddenin, Ezher âlimleri, Müslüman Kardeşler Teşkilatı ve diğer İslami cemaatler tarafından onaylanmış bir madde olduğunu da ifade etti. Mısır anayasasının 100 yılı aşkın bir süreden beri yürürlükte bulunan 2’nci maddesinde, ‘Mısır bir İslam devletidir ve kanunlarının ana kaynağı İslam hukukudur’ ifadeleri yer alıyor. İslami eğilimli siyasi hareketler de bu maddenin tam olarak uygulanmasını talep ediyor.”
Şeyhin talebi gerçekleşmiştir. Ne var ki Müslüman Kardeşler’in ideolojik ağırlığını taşıyan yeni anayasanın oylamasına seçmenlerin yalnızca yüzde 32.9’u katılmış, anayasa yüzde 63.8 oranında “evet” oyu alarak kabul edilmiştir. 82 milyon nüfusa sahip Mısır’da kayıtlı 52 milyon seçmen bulunduğu, bu anayasaya “evet” diyenlerin sayısının yalnızca 10 milyon olduğu, bunun da toplam seçmen sayısının yalnızca yüzde 19.2’sini oluşturduğu gerçeği gözden kaçırılmamalıdır.
Hukukunun ana kaynağının “İslam hukuku” olduğu ve kendisini bir “İslam devleti” olarak tanımlayan hiçbir ülkede rejim olarak demokrasinin var olması mümkün değildir. Bir İslam devletinde evrensel demokrasinin kurulup işleyebileceğini ileri sürmek yalandır.
Bir İslam devletinde parlamenter sistem yürürlükte olabilir, parlamentoda çeşitli partiler temsil edilebilirler, yürütme organlarının yöneticileri seçimle işbaşına gelmiş olabilirler, fakat bu o ülkede evrensel demokrasinin geçerli olduğu anlamına gelmez. Çünkü aralarında belli farklılıklar da olsa mevcut partilerin tümünün hareket alanlarının sınırlarını belirleyen İslam hukukudur.
İslam hukuku, farklı inançlardan insanlara belli özgürlükler tanısa da kendinde Müslüman bireylerin özgürlüklerine müdahale etme, sınırlama getirme hakkını gören bir değerler sistemidir.
Mısır’da da Devlet Başkanı Muhammed Mursi’nin şahsında Müslüman Kardeşler yönetimine karşı başlayan isyan hareketinin nedeni de budur. Mursi, iktidarının daha ilk yılında kendini tek başına kanun koyucu yerine koyarak izlediği dayatmacı siyaset ve uyguladığı yaptırımlarla ülkenin “demokrasi” kisvesi altında bir diktatörlüğe doğru götürüldüğünün işaretlerini vermiştir.
Nüfus çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkede evrensel demokrasinin de, insan temel hak ve özgürlüklerinin de tek güvencesi laikliktir. Laiklik temeli üzerinde yükselmeyen demokrasi, “demokrasi” değildir.
Dolayısıyla AKP’lilerin ve yandaşlarının “Ah Mısır demokrasisi, vah Mısır demokrasisi…” diye dövünüp saç baş yolmalarının, 5 şubat 1937 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” bir madde olarak girmiş laikliğin güvencesinde özgürlüklerin nimetlerinden yararlanmış ve yararlanan bu ülke insanların nezdinde ne inandırıcı ne de etkileyici bir yanı vardır.
Yalan demokrasiye karnımız toktur. Yemeyiz yani…
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Kayyum rektörün paylaşımına tepki
- Milletvekili sayısı artacak
- Taksim bombacısı için karar çıktı
- Özgür Özel 'kırmızı motosiklet' sözünü tuttu
- 'Asla yalnız yürümeyeceksin'
- Kadınları 'çarşaf'a çağırdılar
- Kapısı açık seyreden otobüsten böyle düştü!
- 'Dükkânı kapat gel diyor'
- Perinçek’in danışmanı Adanur tutuklandı
- Nihal Candan için yeni karar