Hikmet Çetinkaya

Gazetecinin sorumluluğu...

27 Kasım 2015 Cuma

Yağmurlu bir perşembe sabahı...
Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar, Ankara Temsilcimiz Erdem Gül, Çağlayan Adliyesi’ne gidiyorlar ifade vermek için...
Can’ın Cumhuriyet’te yayımlanan haberi... Aynı haberin Erdem Gül tarafından sürdürülmesi...
Hani şu çok tartışılan “MİT TIR”ları haberi...
O zaman MHP milletvekili olan Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in “Vallahi billahi MİT TIR’ları Türkmenlere gitmedi” dediği bilindik olay.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2 Haziran 2015 tarihli şikâyet dilekçesinde, Can Dündar’ın “paralel örgüt tarafından kendisine sızdırılan sahte görüntü ve bilgileri yayımladığı” öne sürüldü.
Dündar’ın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin terör örgütlerine (IŞİD) yardım ettiği algısı oluşturmak amacıyla, yardım araçlarını, tuzak kurarak, hukuka aykırı biçimde arayan paralel örgüt mensuplarının eylemine katıldığı iddia edildi.
Devletin ve milletin ulusal çıkarlarını “paralel örgütle birlikte hareket ederek hedef aldığı, eylemin gazetecilik olarak değerlendirilemeyeceği” öne sürüldü...
Can Dündar ve Erdem Gül’e yönelik suçlamaların özeti şu:
Can Dündar ve Erdem Gül, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, üye olmadan yardım etmişler.

***

Fethullah Gülen hareketini yıllardır yazarım...
30 yıldır iddia ettiğim şudur benim:
Cemaat, devletin tüm olanaklarını kullanarak devletin en duyarlı birimlerinde kadrolaşmıştır.
1980 darbesinde Kenan Evren’le kucaklaşan Fethullahçılar, Turgut Özal’la birlikte yürümüşler, ardından Süleyman Demirel’den Tansu Çiller’e, Mesut Yılmaz’dan Bülent Ecevit’e dek ülkeyi yönetenlerle işbirliği yapmışlardır.
Yargı, polis, TSK, eğitim...
Fethullahçılar, 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından 2002 yılında başladıkları yolculuklarını bitirdiler...
Eh o zamana kadar yurtiçi, yurtdışı okulları, üniversiteleri, şirketleri, altın, gümüş madenleri, medyaları...
Devletin tüm olanaklarından yararlanıp yasal olarak kadrolaşan Fethullahçılar, 28 Şubat’ta okulların anahtarlarını askerlere vermeye bile kalkmadılar mı?
30 yıllık süreçte devletin olanaklarıyla kadrolaşan Fethullahçılar, 17/25 Aralık’tan sonra iktidar tarafından terör örgütü ilan edildi.
Benim şaşkınlığın bu...
Can ve Erdem, Fethullahçı olur mu?
Deneyimli iki gazeteci, sanki “altın nesil” kuşağından...
Pensilvanya gidip Fethullah Gülen’e ricada mı bulunmuşlar iş konusunda?
Hocaefendi ne olur beni falanca gazeteye aldırın, kulunuz köleniz olurum...”
Diyenler çok oldu...
Adları bilinir, bazıları Akın İpek’in gazetesinde bile yazı yazdı, patronuna toz kondurmadı, sonunda AKP’den milletvekili oldu...
Şimdilerde havuz medyasında şakıyan pek çok gazeteci vardır, tanırım. Fethullah Gülen yazılarımdan ötürü benim için yazdıklarını gün gelir yazarım, ama değmez...

***

Söz konusu edilen haberin yayımlanması, gazetecinin halka karşı görevi ve sorumluluğudur tüm dünyada. Halkın haber alma hakkının güvencesidir.
Gazetecinin görevi, devletin çıkarını korumak değildir. Devletin çıkarını koruyacak kurumlar bellidir.
Sevgili Can ve Erdem kardeşim...
Ben bu yazıyı yargılandığınız saatlerde yazıyorum.
Özgürlüğünüz elinizden alınsa da alınmasa da siz gazetecilik yapıp halkı bilgilendirdiniz...
Ne terör örgütü üyesisiniz ne de casus!
Dürüst ve ilkeli iki insan!
Yüreği “savaş değil barış, diye atan” arkadaşımsınız, arkadaşlarımızsınız...
Önyargılarla değil, halkın haber alması için yaptınız o haberleri...
Yanınızdayım, yanınızdayız...
Türkiye, basın özgürlüğü sıralamasında Etiyopya’nın gerisinde: 180 ülke içinde 149. sırada...
Yarınlar daha aydınlık olacak, umut sevdamız olduğu sürece...
İkinizi de kucaklıyor, alınlarınızdan öpüyorum!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları