Destek ve Dayanışma

30 Kasım 2015 Pazartesi

Zor zamanlardan geçiyoruz. Baskının zorbalığın arttığını göz görüyor, kulak duyuyor, beden hissediyor; özgürlük köşeye sıkıştırılıyor, düşünene, yazana, söyleyene düşünme, yazma, söyleme deniliyor; hukuk muktedirlerin emirnamelerine dönüşüyor, yazarlar haberciler tutuklanıyor, barış isteyen hukukçu katlediliyor. Korkunun egemenliği iyice yerleşsin, insanlar baskıyı beyinlerinin kıvrımlarında duysun, itaat etsin diyedir bütün bunlar. Türkiye artık kimilerinin söylediği gibi değil, ama boyun eğmeyi kabul edenler, etmeyenler olarak ikiye bölünüyor. Boyun eğmemeyi öğütleyen, bunun için hiçbir şeyin halktan gizli kalmaması gerektiğini savunan arkadaşlarımız işte bunun için tutuklandılar. Barış isteyen, görüşlerini özgürce ifade edebilmek için bedel ödemeyi göze alan, hedef gösterilen, ölümle tehdit edilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi çatışma isteyenlerce bunun için öldürüldü. Can Dündar’ın Erdem Gül’ün tutuklaması, Tahir Elçi’nin öldürülmesi, ülkeyi boyun eğenler ve eğmeyenler olarak ikiye bölen günümüzün zorba gerçeğinin kanıtıdır. Biz bu gerçeği değiştirmekle yükümlüyüz. Biz boyun eğmemekle, boyun eğenleri ayağa kalkmaya çağırmakla görevliyiz.
Türkiye’yi tümüyle muktedirlere itaat etmeye çağıran ve ne yazık ki bin bir dalavere ile neredeyse medyanın tamamını ele geçirmiş olanlar artık tehditlerini büyük bir pervasızlıkla köşelerine, TV programlarına taşıyor, “tutuklanması gerekenler” listeleri yayımlıyorlar. Aslında tarihe silinmez kara izler bırakıyorlar. Onlardan çocuklarına, torunlarına kötü bir miras kalıyor.
Arkadaşlarımız her dönemde olduğu gibi bu kez de tutukludur; yine bir simge haline gelmiş olan Silivri zindanındalar. Dün Cemaat-AKP koalisyonunun kurbanı olarak Balbay içerdeydi; bugün koalisyonun bir kanadı öteki kanadı ile savaş halindedir ama bu kez Can’la Erdem, Silivri zindanındalar. Öyle anlaşılıyor ki Cumhuriyet, her devrin sanığı, suçlusudur. Aslında bunu da doğal karşılamak gerekiyor. Çünkü Cumhuriyet, boyun eğmeyi kabul etmediği için istisnasız bütün zorbalık dönemlerinde, darbe zamanlarında sanık, suçlu ilan edilmiştir. 12 Mart’ta böyle oldu, 12 Eylül’de böyle oldu. Ergenekon davalarında böyle oldu, şimdi de yine Cumhuriyet yazarlarını Silivri’ye gönderenler bize “biz öncekilerin aynısıyız” diyorlar. Doğru, siz onların tıpkısı, aynısısınız.
Cumhuriyet gazetesinin Okur Temsilcisi’nin görevi okurlarının gazete ile ilgili düşüncelerini, eleştirilerini, dileklerini gazeteye duyurmaktır. Geçen hafta da posta kutusu yüzlerce mektupla dolup taştı. Bu kez eleştiri mektupları yerine dayanışma, destek iletileri doldurdu posta kutusunu. Hepsine bu köşede yer vermek olanaksız. O iletilerden birisi de bir dönem üyesi olduğum Alman Gazeteciler Birliği (DJU) ve yine kurucu üyesi olmaktan onur duyduğum Avrupa Türk Gazeteciler Birliği’nden geldi. Ortak imzayla gönderdikleri iletide dayanışmalarının sürekliliğini vurguladılar. Gelen iletilerin ortak noktası da buydu zaten. Çok sayıda dayanışma mesajından bir kısmını bu köşeye sığmayanları da temsil etmek üzere ilginize sunuyorum. Cumhuriyet okurlarına sağ olun, var olun, dayanışmanız daim olsun diyorum.

Üzgünüm kırgınım
İnternet sitenizden sizin adresinize ulaştım. Umarım doğru yerdeyimdir. Ülkem adına, örselenmeye çalışılan fakat yıllardır dimdik ayakta duran Cumhuriyet gazetesi adına, “basın özgürlüğü” adına, “haber alma özgürlüğüm” adına, insanlık adına çok üzgün ve kızgınım... Yargıya inancımız zaten yoktu ve karar belliydi ancak kırıntısı kalmıştır diye yine de ümit etmiştim... Sonuç hayal kırıklığı. Can Bey ve Erdem Bey için doğru kararların bir an önce çıkması dileğimi paylaşmak istedim, umarım bugünler bir daha yaşanmaz, acı bir geçmiş olarak hatırımız da kalmaz bile.. Nejla Uzun

Yargılanacakları günler gelecektir
Cumhuriyet’ten Can Dündar ve Erdem Gül’ün uydurulmuş suçlamalarla tutuklanmaları, Türkiye’deki tercihin parlamenter sistem ile başkanlık sistemi arasında değil, demokratik cumhuriyet ile dinci otokrasi arasında olduğunu bir kez daha göstermiştir. Şimdilerde terör örgütü olarak suçlanan Cemaat örgütlenmesiyle birlikte 2007 sonrasında hukukun bükülerek AKP yönetimlerince yargının bir baskılama ve terör aracı olarak kullanılmasına bugün Özel Yetkili Mahkemelerin işlevini devralan sulh ceza hâkimlikleri eliyle devam edilmektedir. Yargı iktidarın tetikçisi olduğu andan itibaren orada her türlü adaletsizlik boy gösterecektir; halkın haber alma hakkı gasp edilecektir; ülkeyi yönetenlerin suçları -biriken uluslararası suçlar da dahilörtbas edilecektir. Ama gerçekleri baskılamanın ömrü her zaman kısa olmuştur. Ulusal ve uluslararası mahkemelerin bu rejimin suçlarını yargılayacakları günler de gelecektir. Özgürlüklerinin geçici olarak kısıtlanması, Dündar ve Gül için gazeteciliğin onur madalyası olacaktır. Gazetecilik eylemini tehditlere aldırmadan yerine getiren arkadaşlarımızı kutluyor, içten dayanışmamı iletiyorum. Oğuz Oyan Emekli Öğretim Üyesi 22., 23. ve 24. dönemler CHP İzmir Milletvekili.

Devlet geleneği haline geldi
Can Dündar ve Erdem Gül’ün gerçeküstü bir tiyatro sahnesini andıran düzmece bir mahkeme sorgusu sonucu tutuklanması karşısında size nasıl bir destek mesajı yazsam diye düşünürken aklıma geldi: Cumhuriyet’in atlattığı ilk badire değildi ki bu. Cumhuriyet’in yazarlarını baskı ve zorbalıkla susturmaya çalışmak neredeyse genel geçer bir devlet geleneği olmuştu; Cumhuriyet’in okuruyla, yazarıyla ve tüm gazete emekçileriyle baskılara direnmesi de geçmişten geleceğe evrilen onurlu bir mirastı ne de olsa. 5 yaşında ilk okuduğum sözcük, gazetenin ilk sayfasının başındaki adıydı. Sonraki yıllarda sıkı bir Cumhuriyet okuru olmamda bunun da payı var mıdır bilinmez... Belirli dönemlerde içten içe küçük serzenişlerim olsa da Cumhuriyet her daim benim gazetem oldu. Daha aydınlık günlerde, daha güzel bir Türkiye’yi konuşabilmek dileğiyle... Sevgi, dostluk ve umut ile... Prof. Burak Kantarcı, Newyork

Cumhuriyet ve Cumhuriyet
Aydınlık mücadelesinin verildiği her ortamda, karanlığın baskısına karşı dik durmak, aydının ilk ve en önemli görevidir. “İktidar”, aslında güçler ayrılığı ilkesi ile güvence altına alınması gereken “devlet” kavramını kendi dikta yönetimine alet, oyuncak ve mahkûm etmek demek değildir. Yargı dahil her yeri ele geçirseler bile, bedenimizde sıkılı yumruğumuz kadar yer kaplayan yüreğimizi ele geçiremedikleri müddetçe, Atatürk’ün ilke ve devrimlerinin mücadelesini vereceğiz. Hem Cumhuriyet gazetemiz hem de Cumhuriyetimiz için! Utku Erişik

Düşünceler farklı olsa da
Gazetenizin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcinizin tutuklanması olayına derinden üzüldüğümü bildirmek isterim. Ülkemizin özgür düşünen insanlarına, sözde demokrasi adına uygulanan inanılmaz baskıya dur demek, kişiler arasındaki her türlü düşünce farklılığına karşın hepimizin sorumluluğudur. Bu nedenle tüm Cumhuriyet ailesine tekrar üzüntülerimi bildirmek isterim. Baskıların artık sona ereceğine dair umudumuzu kaybetmiyoruz. Selamlarımla. Deniz Banoğlu

Sizi geç tanıdım
Ben hayatım boyunca Cumhuriyet gazetesi almadığım gibi Mayıs 2015’e kadar okumadım da. Meğer ne kadar çok önyargılıymışım, nasıl da kafamı kuma gömmüşüm. Sizin tabiriniz ile “muhafazakâr ya da yobaz” biriyim belki de. Sizden, önyargılarımdan, sizi geç tanıdığımdan dolayı özür diliyorum. Son olarak Can Dündar ve Erdem Gül gibi mesleği gazetecilik olan, işinin hakkını veren insanların tutuklanmasından dolayı utanç duyuyorum. 36 yaşında genç bir mühendis olarak bugün ilk kez bayiden Cumhuriyet gazetesi satın aldım. Almaya da devam edeceğim. Safımız belli, yolunuz aydınlık olsun. En kısa zamanda arkadaşlarınız ile tekrar aynı masada buluşmanız dileği ile, Saygılarımla... Mürsel Alper

Boyun eğmeyeceğiz
Sevgili Can Dündar ve Sevgili Erdem Gül’ün tutuklanmalarını şiddetle protesto ediyor; halkı aydınlatma görevinizi her türlü zorluğa-zorbalığa karşın yürüteceğinizi biliyor ve inanıyor, yanınızda olduğumuzu bilmenizi istiyorum. Karanlıkta olanlar hep korkuyla yaşarlar ve bu korkularını zorbalıkla bastırmaya çalışırlar; ama biliyoruz ki gecenin en karanlık anları sabaha yakın olan saatleridir. Bu ülke, asla boyun eğmeyecektir. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Adnan Erkuş (Çeşitli işkenceler görmüş, hapisler yatmış emekli öğretim üyesi, Prof.)

Haber tutuklandı
Merhaba, 65 yaşındayım ve “haberin tutuklanmasını” gördüm. Bugün gazetemin önünde olamayacağım ama lütfen beni de sayın. Uzakta oturuyorum yetişemem, saygılarımla. Neşe Berberoğlu

Bu günler de geçecek
Doğruluk ve insanlık getirecek ülkemize yeniden doğacak güneş. Cumhuriyetimizin yanındayız. Saygılarımla. Prof. Dr. Esin Emin Üstün  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları