Telifçilik Ne İşe Yarar?

09 Ağustos 2013 Cuma

Telifçiliği meslek edinenler sorunları bu sihirli yöntemle çözdüklerini, daha önemlisi vicdanlarını rahatlattıklarını sanırlar. Daha önce bir kere söz ettiğimi hatırlıyorum; biraz ondan biraz bundancılık, telifçilik ya da günümüzdeki tezahürü ile ortacılık tehlikelidir. Çünkü o durduğunuz orta, zamanın, ayın, yılın, günün ruhuna, icaplarına göre kayar. Siz de onunla birlikte kayarsınız. Sonuç gerçeklerden uzaklaşmak, hakikati aramaktan vazgeçmek olur.
Ergenekon davasında açıklanan hükümlerden sonra da telifçilik yeniden piyasaya çıktı. Doğal karşılamak gerek;
“Askeri vesayeti bitirmedi mi, tamam çok hatalar yapıldı ama yargılananların hiç mi suçu yok kardeşim” telifçiliği hayat, pardon namus kurtarıyor şimdi.

\n

***

\n

Ama bu bakış açısında gerçeğe yer yok. Gerçek, yargılananların ve hüküm giyenlerin tek tek durumlarından, kimilerinin davada söz konusu bile edilmeyen varlıklarından ve eylemlerinden daha başka bir yerde duruyor.
Ergenekon davası bir derin devlet davası olma iddiasıyla ortaya çıksa, aklı kısa kimi liberal çevrelerin bu hayalle desteğini kazansa bile, asıl amacı muhalefetin sindirilmesi, medyanın dizayn edilmesi, devletin İslami esaslara göre yeniden ve bu kez daha köklü olarak şekillenmesi olmuş, bunun için gereken zamanın ve meşruiyetin kazanılmasına odaklanmıştır.
Başarı tam değilse de büyük mesafe alınmıştır.
Derin devletin hiçbir faaliyeti, hiçbir cinayeti bu davanın konusu olmadı. Tam tersine bir iki göstermelik isim dışında yargılananların önemli bir kesimi derin devletin geçmişte hışmına uğramış, ama iktidar blokuna karşı oldukları bilinen ve özellikle de laiklik konusunda duyarlı solcu ve ya da Kemalist aydınlardan seçildi. Davayı kurgulayanlar kendilerinden o kadar emindiler ki, Danıştay cinayetinin sanıklarını beraat ettirmekten bile çekinmediler. Cinayeti kurgulayan
“Osmanım” böyle “aklandı” ve devlet korumasına alındı. AKP’nin, yaygın algıya göre Cemaat’in militan kesimlerinin, özellikle “dijital gücünü” ve haydi aklını demeyelim, zekâsını kullanarak gerçekleştirdiği bu operasyon, derini de dahil devletin yeniden biçimlenmesinde büyük hizmet görmüştür. Cemaat ile AKP arasında zaman zaman sertleşen kavganın da devletin aparatlarının paylaşılması konusunda olması bunun açık bir belirtisidir.
Zirveye şöyle ya da böyle kavgalarla ulaşan blok için bundan sonrası zordur. Bu zorluk onu daha sertleşmeye iktidarı her ne pahasına olursa olsun elinde tutmaya yönlendirir. Kendisine yıllarca destek vermiş liberallerin bir çırpıda silkelenmesinin, bloktaki çatlamada kozların hızla ortaya serilmesinin nedeni budur.

\n

***

\n

Siyasetin hem içinde hem dışında duran Gezi direnişçilerinin de güçlerinin yığınsallık ve yaygınlık, halk desteği ve provokasyonlara kapıları kapalı tutmaktan geçtiğini bilmeleri, ama üstlendikleri misyonun siyasi olduğunu unutmamaları yerinde olur herhalde. İtiraz ettikleri olgular siyasidir. O nedenle siyasi partilere mesafeli durabilirler, durmalıdırlar ama siyasete uzak durmamalıdırlar. Burada geçmişlerinde iktidar bloku ile sıkı fıkı ilişki içine girmekte hiç beis görmemişlerin, iktidarla araları bozulduğu için yeniden “kahraman” olanların ve ama “yarım kalan aşklarının derin acısını”i hâlâ çekenlerin, “eskiden böyle değildi, sonra değişti” diye ağlayanların öğütlerini boşa çıkarmanın yolu da budur.
Tehlike artan baskının yaygınlaşması ve yeniden hayat bulan derin devletin yine derin işlere girişmesidir. Gerçeğin bütününü ve kurgulanan davanın arkasındaki siyasi amacı görmenin önemi bu nedenle büyüktür.
Bunu istiyorsanız, ortacılığı bir yana bırakmalısınız.
Çünkü orta hep sağa doğru kayar...
Ve siz de onunla birlikte kayarsınız.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları