Krizin faturası

08 Aralık 2015 Salı

Cuma sabahı İstanbul Boğazı’ndan geçen Ceaser Kunikov adlı Rus savaş gemisinin güvertesindeki kıyıya yönelik füze tutan asker görüntüsü, Putin’in krizi daha da tırmandırmaya niyetli olduğunu gösteriyor.
Rusya’nın ciddi bir kışkırtma dönemine girdiği ve son davranışıyla da 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin ruhuna aykırı hareket ettiği söylenebilir.
Montrö Sözleşmesi, tehlikesiz, zararsız geçiş ölçütünü getirmiştir.
Son görüntünün bu kavramla ne kadar bağdaştığının yanıtı ortadadır.
Pazar gecesi bir toplantıda iki emekli büyükelçi ve eski milletvekili; Şükrü Elekdağ ve Onur Öymen ile birlikteydim. Bu iki seçkin diplomat ve politikacımız da Putin’in gerginliği daha da tırmandırma niyetini vurguluyorlardı.
Gerçekten de Türk-Rus gerginliğinin en tehlikeli yanı, iki tarafın egemenlerinin olaya yaklaşım tarzlarıdır.
Hem Putin hem Erdoğan, hamasete dayalı politikalar izlemektedirler. Bu durumda da akıl ve sağduyunun yerine kaba böbürlenme geçiyor ve gerginlik de tırmanıyor.

***

Sayın Elekdağ ve Öymen’in her ikisi de Putin’in uzlaşmaz tavrının yine de bir hesaba dayandığını belirtiyorlar.
Rus uçağını düşürmekte hukuki açıdan haklı olmamıza karşın, davranışın siyasi ve stratejik akıl bakımından yanlış olduğunu söyleyen Elekdağ, Azez-Cerablus hattını kırmızı çizgi ilan etmiş, PYD’ye Fırat’ın batısını yasaklamış olan, ayrıca bölgeyi IŞİD’den temizlemek için Amerika ile ortak operasyon yapılacağını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kırmızı çizgilerinin yok olduğunu, Kerry’nin de teyit ettiği ABD-Türk ortak operasyonunun yerine şimdi PYD-Rus operasyonu yapıldığını belirtiyor ve şu anda Suriye hava sahasının Türkiye’ye kapanmış olduğunu söylüyor.
Görülüyor ki Putin gerginliği tırmandırırken, bölgesel politikasının enstrümanı olarak da kullanmaktadır...
Tayyip Erdoğan’ın politikasının Türkiye’ye hangi olumlu getirisi olduğunu kestirmek ise güçtür.
Rusya’nın ve PYD’nin bölgede varlığını güçlendiren, S-300 ve S-400’lerin de yerleştirilmelerini kolaylaştıran bu tutumun stratejik ve politik faturası kadar ekonomik faturası da ağırdır.
Nitekim CHP’li Faik Öztrak yaptığı açklamada, şimdilik krizin Türkiye’ye getireceği ek ekonomik yükün 6.5 milyar dolar olduğunu belirtmektedir.
Döküm şöyle:
2.9 milyar dolar bırakan Rus turistlerin yüzde 75 azalması halinde, bu alandaki kayıp 2.2 milyar dolar olacaktır. TIR’ların geçiş karnesinin iki binle sınırlanması halinde 80 - 90 milyon dolarlık kaybına müteahhitlik sektöründeki 3 milyar dolarlık gelir kaybı eklenip, yaş meyve ve sebze ihracındaki 800 - 900 milyon dolarlık gelirin de katılması halinde faturanın 6.5 milyar dolara tırmandığını görüyoruz.
Enerji ile ilgili sorunlar da ayrı bir yazı konusu.
Bütün bu gelişmeler karşısında, yanlış politikaları sonunda söyleyecek bir şey bulamayanların “Almazlarsa almasınlar!” veya “Bu millet tezekle ısınır, yine taviz vermez” türü tezekten tepkiler, korkunç faturayı doğuran aymazlığı örtmeye yetmiyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları