Hikmet Çetinkaya

Köktendinci kuşatma...

10 Aralık 2015 Perşembe

Önce Suruç, ardından Ankara Gar katliamı, acı, gözyaşı, hüzün... 
Yaşanan acılar, “oh iyi olmuş, solcular, Kürtler, teröristler geberdi” diye sevinç çığlıkları atıp cihatçılara alkış tutan zamana tutsak toplumun bir kesimi. 
Günler geçiyor, haftalar... 
Yaşananlar ve yaşayacaklarımız... 
Terör yoksulluktan beslenir. Yoksulluğun olduğu ülkelerde suç oranı yüksektir. 
Brüksel’in yoksul ve suç oranının zirve yaptığı Molenbeek’in nüfusu yaklaşık 100 bin. Bölgede yaşayan Müslümanların oranı ise yüzde 40. 
Daha çok FaslılarAfrika ve Ortadoğu kökenli Müslümanlar yaşıyor. Türkiyeli Müslümanların sayısı üç bin kadar. 
Paris saldırısına katılan, kanlı katliamda yer alan iki Fransız yurttaşının Belçika’dan gelip eylemi gerçekleştirmesinden sonra, öteki Avrupa ülkeleri şu savı ortaya attı: 
“Brüksel’in Molenbeek bölgesi cihatçı kenti oldu.” 
Böylece Müslümanlara yönelik baskılar yoğunlaştı, operasyonlar yapıldı, yabancı düşmanlığı arttı. 
Belçika Güvenlik ve İçişleri Bakanı Jan Jambon bir açıklama yapmak zorunda kaldı: 
“Molenbeek hükümetin kontrolünde değildir...” 
Koskoca bakan çaresizlik içinde! 
Yazık! 
Saldırganlardan Abdelhamid Abaaoud, Molenbeek’te doğup büyümüştü. 20 yaşındaki Bilal Hadfi, İbrahim Abdeslam da Molenbeek doğumlu. 
Bu kişiler Brüksel’den, Paris’ten Rakka’ya gidip geldiler birçok kez. Saldırı planını Rakka’da hazırladılar istihbarat biriminin raporlarına göre. 
Brüksel niye cihatçı kenti oldu? 
Yorumlar aynen şöyle: 
“Yabancı düşmanlığı, göçmenlere ilişkin politikaların doğru olmaması... İşsizlik ve yoksulluk...”

***

Bugün Belçika zindanlarında yatanların yüzde 90’ını Fas, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden gelen, orada doğan göçmenler oluşturuyor. 
Fransa, Belçika gibi ülkelerde yaşayan eğitimsiz Müslüman gençler yoksulluk sarmalında yaşıyor. 
Paris’in varoşlarında yaşayan bu gençler bizim “torbacılık” dediğimiz uyuşturucu satıcılığı, gasp ve soygun yapıyorlar. 
Özellikle Fransa’da göçmen düşmanlığı Almanya, Avusturya gibi ülkelerin önüne geçti son yıllarda.
Yoksul Müslüman gençleri, köktendinciler ve cihatçılar avuçlarının içine alıp eğitiyorlar... 
Kimi belediyeler bilerek ya da bilmeyerek parasal yardım bile yapıyorlar cihatçı derneklere... 
Bir süre sonra bu derneklerde yapılan eğitimlerden geçen gençler soluğu Rakka’da alıp ikinci bir eğitimden geçtikten sonra birer savaşçı olup çıkıyor. 
IŞİD böyle doğdu ve gelişti, Musul petrollerini ele geçirdi... 
Militanlarının çoğunluğunun hangi ülkelerden geldiğini “sağır sultan” bile duydu ama AB ülkeleri duymadı.

***

Suruç ve Ankara katliamı Fransa, Almanya, Avusturya, Belçika gibi ülkeleri ne kadar ilgilendirdi söyler misiniz? 
Bize gelince! 
Acıyı nasıl paylaşacağımızı öğrenememiş sevgisiz bir toplum olduk... 
Önce Suruç, sonra Ankara... 
Ağlayanlar, acılarını yüreklerine gömenler kadar sevinenler oldu, hep birlikte görüp yaşadık.
Acı nasıl paylaşılır öğrenemedik! 
Müslüman, Hıristiyan, Yahudi... Türk, Alman, Arap, Kürt, Fransız... 
Dini, dili, ırkı, inancı ne olursa olsun... 
Önemli olan sevgi değil mi? 
Sevgili Can Dündar, Sevgili Erdem Gül... 
Bitişik iki hücre, iki can dost! 
Düşmanlığı değil kardeşliği, dostluğu yaşam biçimi edindiniz siz... 
Bir zamanlar umutlarını, sevinçlerini bölüşen toplum bugün ölümleri bölüşüyor. 
Gülün ölüm yüzyılında doğduk sanki... 
Hüzün bulutu geçiyor gözlerimden, az ötede umut... 
Umuda açılan sürgülü demir kapı... 
Açılacak bir gün mutlaka... 
Gökkuşağının altında, güzel bir dünya yaratacak gençlerimiz... 
Yanı başımızda olacak sevda! 
Unutmayın, direnmek sevdamızdır...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları