Aydın Engin

Hapishane kapısında biraz üşüdük, o kadar!..

16 Aralık 2015 Çarşamba

Bunu da yaptık.
Dün günlük yazıişleri toplantımızı Silivri mapushanesinin ana kapısının önünde yaptık; servis şefleri haberlerini aktardılar; yönetici arkadaşlarımız notlarını aldılar; sonra cezaevi ana kapısından bir yılan çevikliği ile geçip görüş yerine vardılar. Orada Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar’a ve Ankara şefimiz Erdem Gül’e sundular. Can Dündar hangi haberin manşete gireceğini, hangilerinin birinci sayfada, hangilerinin iç sayfalarda yer alacağına ilişkin son kararı verdi.
Cumhuriyet yazıişleri ekibinin günlük toplantısı böylece sona erdi. Herhangi bir “gazete günü”nden pek farklı değildi. Trakya ayazının kol gezdiği Silivri düzlüğünde biraz üşüdük o kadar.
“Sonra ne oldu” diye sormayın lütfen. O Cumhuriyet’i okumaktasınız ya işte!..

***

Bu Tırmık “Bunu da yaptık” diye başladı.
Boşuna değil. Çünkü yaptığımız az buz şey değil. Meslekte acemilik yıllarını yaşayan meslektaşlarım gibi “Bir ilke imza attık” diye o yalama olmuş, aşınmış klişeyi kullanmayacağım.
Ama sahiden de dünyada bir ilkti bence. Yazıişleri toplantısının her günkü gibi ana binada değil Ankara’da, hatta Diyarbakır’da yapıldığı oldu. Ama hapishane kapısının önünde bir yazıişleri toplantısı?
Duyulmuş iş değil.
Nitekim bizim toplantıyı duyan Istanbul’daki yabancı gazete temsilcilerinin ilk tepkisi “Ciddi olamazsınız. Sahiden mi hapishane kapısında” diye sormak oldu. Ciddi olduğumuz ve sahiden de toplantıyı orada yaptığımızı gösteren fotoğraflarla karşılaşınca da “Delisiniz siz.
Sizi bir kere daha kıskandık” demekten geri kalmadılar...

***

Bizim toplantı bittikten sonra bizi izleyen bir TV gazetecisi genç bir meslektaşım sordu:
- Haber tutuklanır mı Engin Bey?
Cevap kısaydı:
- Haberi tutuklamak isterler, gazeteciyi tutuklayınca haberi tutukladık sanırlar. Oysa haberin daha da yaygınlaşmasına hizmet ederler...
Kaç iktidar, kaç hükümet bu yanlışı yineledi. Hiç ders almadan ha bire yinelediler. Haberi tutuklamak için gazeteciyi tutuklamanın yeteceğini umdular ve hep duvara tosladılar.
Gazeteci dediğin haber yapar. Haber yaptığı için tutuklanır. Içeri tıkılır. Yatar, çıkar; yine haber yapar. Yine tutuklanır. Sonra yine haber yapar...
Hayat böyle sürer gider...
Bilmezler, bilseler bile kabullenmek istemezler ki iktidarlar kapalı kapılar ardında “bir şeyler” çevirirler.
Gazeteci de o “bir şeyleri” gün ışığına çıkarmak için kolları sıvar.
Galiba her iki mesleğin doğasında bu var. Iktidarlar kapalı kapıların ardında “iş çevirir”, gazeteciler de “o işleri” gün ışığına çıkarır...
Belki bu yüzden gazeteci tutuklanır ama haber daha da yayılır, daha geniş kitlelere ulaşır...
Bunun sevinci de, onuru da iktidar sahiplerine değil gazeteciye kalır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları