92 yılın iki ucunda ülkem...

21 Aralık 2015 Pazartesi

1923 ve 2015. 92 yıl öncesinin ve bugünün tarihi.
O günkü ülkemi düşünüyorum, bugünkü ülkemi yaşıyorum.
1923. Cumhuriyet kuruluyor.
29 Ekim coşkusu. Atatürk.
1930’lar. Halkevleri. Eğitim. Bilim. Sanat. Tarım. Sanayileşme.

Bir ülkenin yeniden, küllerinden doğuşu.
1938. Atatürk aramızdan ayrılıyor. 15 yıl. Sadece 15 yıl.
İkinci 15 yıl, 1938-1953. İkinci Dünya Savaşı. İnönü dönemi. 1950 yılında yapılan seçimlerle Demokrat Parti dönemi başlıyor. Dinsel duyguları politik amaçlarla ilk gıdıklamalar.
1953-1968 üçüncü 15 yıl. 1960 yılında Milli Birlik Komitesi askeri darbe ile iktidarı alıyor. Marksist açıdan, büyük toprak ağalarının elindeki iktidar küçük burjuvalara geçiyor. Sosyal açıdan ilerici bir hamle sayılmalıdır. 1960 Anayasası. Devlet Planlama Teşkilatı. Beş Yıllık Planlar. Planlı kalkınma niyeti.
1968-1983 dördüncü 15 yıl. 12 Mart 1971’de ve 1980’de iki Generaller Darbesi olmuş. Amerika bağlantılı iki faşist darbe. Sol eziliyor. Din destekli sağ iktidarlar, Sovyetler’e karşı Amerika’nın “yeşil kuşak kuşatması”nda işbaşına geliyorlar. Bu dönemde dünya küreselleşiyor. Liberal ekonomi, özelleştirmeler Turgut Özal eliyle gerçekleştiriliyor. Demirel ekolünün devamıdır.
1983-1998 beşinci 15 yıldır. İnternet dönemi gelmiştir. Artık dünyanın dijital çağı başlamıştır. Türkiye üç çağı da birlikte yaşıyor. Duygusal kültürü tarım toplumunda, düşünsel kültürü endüstri toplumunda, yapmak istediği işler bilgi toplumunda. Gelenekleriyle köylüdür, yaşamıyla kentlidir, uğraşı bilgidir. Bocalıyor. Eski güven kaynaklarına dönüyor. Din ve etnik köken onun güvenceleridir.
1998-2013 altıncı 15 yıldır. AKP, İslamcı siyasetin temsilcisi olarak iktidara geliyor. 2002 yılından beri tek başına iktidardır. Yedinci 15 yıla onun iktidarıyla girilmiştir.
Bugün yaşananlar böyle bir sürecin seyriyle yaşanmaktadır.

*** 

1923-1938 “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” hedefli politikayla yaşanmıştır. Dünkü düşmanlar bugünün dostları yapılmıştır. Balkan Antantı, İran’la, Afganistan’la dostluk, Sovyetler’le mesafeli ama iyi ilişkiler,
Batı ile kültürel yakınlık. “Bir karış toprak vermeyiz, bir karış toprak istemeyiz” siyaseti. Cumhuriyet. Parlamenter sistem. Aydınlanma geleceği.
2015 yılı. AKP’nin 13. yıl tek başına iktidarı. Bütün komşular düşman olmuş. Yunanistan düşman. Bulgaristan uzak. İran kavgalı. Rusya düşman. Suriye hedef. Irak kavgalı. İçeride Güneydoğu’da iç savaş çıkmış. PKK ile artık ordu savaşıyor, iller, ilçeler. Göçler, ölenler, yaralılar.
2013-2028 yedinci 15 yıl “Yurtta Savaş Dünyada Savaş” ile açılıyor.
Durum budur. Oradan buraya gelinmiştir. Din derken, etnik kimlikler derken iş buralara gelmiştir. Daha da nerelere gideceği belli değildir.
“92 Yılın İki Ucunda Ülkem” bu durumdadır.
Rahatsızım, çok rahatsızım.
Görevimi yapmadığım, yapamadığım duygusu içindeyim.

*** 

Can Dündar ve Erdem Gül hâlâ hapisteler. Bir saat bile orada olmamaları gerekirken günlerdir oradalar.
Elias Canetti, Nobel almış Çek yazarı bir denemesinde şöyle yazar:
“Adını bilemediğim bir yazarın ‘eğer ben gerçekten bir yazar olsaydım dünya savaşı çıkmazdı’ dediği yazısını okudum. Böyle bir özgüvene hayran oldum.”
“Bir yazar dünya savaşını önleyebilir miydi?” bilinmez ama yazarın böyle bir sorumluluk duyması ne güzeldir.
Şimdi ben de Can Dündar’ın, Erdem Gül’ünorada olmasından sorumluluk duyuyorum. Ülkemin bugünleri yaşamasından sorumluluk duyuyorum.
Bu sorumluluk hepimizin paylaşması gereken sorumluluktur.
Ülkemizi bugünlerden kurtarmak hepimizin insan uygarlığına karşı borcumuz, vatanımıza karşı verdiğimiz sözümüzdür...
Şimdi, borcumuzu ödemenin, sözümüzü tutmanın zamanıdır...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024
Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları