Erdoğan’ı yakından tanıyan Amerikan elçilerinin raporu:

28 Ekim 2013 Pazartesi
ABD’nin Ankara’da görev yapan ve Başbakan Erdoğan’ı
yakından tanıyan iki eski büyükelçisi Morton Abramowitz
ve Eric Edelman’ın kaleme aldıkları, “Retorikten Gerçeğe-
ABD’nin Türkiye Politikasını Yeniden Çerçevelendirmek”
başlıklı rapor, hafta içinde ABD Kongresi’ndeki Cumhuriyetçilere
ve Demokratlara eşit uzaklıktaki “Bipartisan
Policy Center” tarafından yayımlandı.
Rapor, Washington’daki karar vericilerin Erdoğan’ın ve
AKP hükümetinin iç ve dış politika yönelimlerine ilişkin
gözlem ve eleştirileri kadar, yakın siyasi geleceğimize
ilişkin ilginç tahminler de içeriyor.
Başkanlık planına Gezi darbesi
Raporun bize göre en çarpıcı bölümü “Erdoğan’ın
Siyasi Geleceği” ara başlıklı bölüm... Erdoğan’ı, ikisi
de iyi tanıyan Amerikalı eski büyükelçiler, şu tespit ve
tahminlere yer veriyorlar:
l Taksim protestoları sonrasında AKP yenilmez ve
vazgeçilmez değil. Erdoğan’ın siyasette belirleyici olma
özelliğinin süreceği kesin değil. Güçlü başkan olarak
Çankaya’ya çıkma şansı ortadan kayboldu.
l Erdoğan’ın Türk siyasi hayatında bundan sonra ne
rol oynayacağı konusunda, “kişiliği” ve “hangi görev için
yarışacağı” belirleyici olacak
l Gezi’nin Erdoğan’a en büyük etkisi “güçlü başkan”
olma hırsını bitirmesidir. Şimdi önünde iki alternatif var:
Ya mevcut anayasa ile cumhurbaşkanı olmak. Ya da
başbakan kalmak.
Köşk’te para kontrolü yok
E r d o ğ a n ’ ı n s e ç e n e k l e r i a n a l i z e d i l i r k e n
Cumhurbaşkanlığı’nı istemesi halinde karşılaşacağı
sorunlarla ilgili tartışma yaratacak bir vurgu da yapılmış
raporda: “Cumhurbaşkanının yetkileri oldukça fazla
olmasına karşın, hükümet üzerinde, iktidar partisi üzerinde
ve ülkede paranın akışı üzerinde kontrolü yok.”
Gül, Gülen’in temsilcisi mi?
Rapora göre, Köşk’ü seçmesi halinde Erdoğan’ı bekleyen
ikinci güçlük ise “Cumhurbaşkanı Abdulah Gül’ün
ne olacağı” konusu. Gül ve Erdoğan koltukları değiştirseler
dahi bu Erdoğan’ın hükümet ve parti üzerindeki
denetiminin bitmesi anlamına gelecek.
Raporda Erdoğan’dan farklı olarak “uzlaşmacı” üslubuna
vurgu yapılan Gül’ün, Fethullah Gülen hareketi
açısından taşıdığı öneme de dikkat çekilerek yine
tartışmalı bir tanım ile şu yorum yapılmış: “Bu İslamcı
grubun en genel temsilcisi (public represantative) olan
Gül ile, Türkiye’nin yaklaşan seçimlerinin en büyük siyasi
patlaması AKP içinden çıkabilir.”
En olası senaryo: Başbakan kalır
Abramowitz ve Edelman’a göre Erdoğan, Gül ile olası
bir güç gösterisini önlemek için son noktada başbakan
kalmayı tercih edebilir. Bu durumda önüne çıkacak
engel ise AKP’ye kendi koyduğu “üç dönem görev”
kuralı. Kamuoyu önünde kendisine prestij kaybettirecek
bu tüzük değişikliği için ise
Erdoğan’ın “İç ve dış komplolara
karşı istikrarı koruma”
gerekçesini öne sürebileceğini
düşünen büyükelçiler,
“Şu anda en olası senaryo
bu. Ama bir seçim zaferi
kesinlikle garanti değil” diye
noktalıyor Erdoğan’ın geleceğine
ilişkin analizlerini.
O üslup
değişmez çünkü...
Raporda “Erdoğan’ın kişiliği”
ara başlıklı bölümde
“Çatışmacı üslubu değişir
mi değişmez mi” sorusuna
da yanıt aranıyor. Bu konuda,
“Erdoğan tabanını
korumak için sert davranıyor.
Seçimler sonrasında
üslubunu yumuşatacaktır”
diyenlerin görüşüne karşılık,
“Erdoğan’ın çatışmacı
üslubunun arkasında aşırı paranoya ve patolojik olarak
üst seviyede “kibir” ve “narsisizm” yatıyor. Değişmesi
imkânsız” diyen görüşlere yer veriliyor. Raporun yazarları
Edelman ve Abramowitz’in görüşü ikincilerle
örtüşüyor: “Erdoğan’ın gidişatta bir düzeltme yapacağı
yönünde çok az işaret var. Benzer beklentiler geçmiş
seçimlerden önce de vardı. Ama her seçim zaferi
onu daha fazla cesaretlendirmekle kaldı. Bu sefer
değişebilecek tek şey, yaklaşan seçimler sonasında
Erdoğan’ın ne kadar gücü kalacağı olacak.”
İslamcı gündem, çoğunlukçu yönetim
AKP’nin demokratikleşme ve AB sürecinden uzaklaşarak
“giderek artan İslamcı gündem ve çoğunlukçu
yönetim anlayışına” yöneldiği belirtilen raporda, “Erdoğan
Türk toplumunu yeniden şekillendirmek istiyor. Şehir
tasarımına ilişkin kararlarından insanların özel hayatlarına
karışan açıklamalarına kadar Erdoğan’ın siyasi vizyonunun
İslami yönelimi gittikçe daha belirgin hale geliyor”
gözlemi yer alıyor. Erdoğan’ın dindar gençlik arzusu
ve bu doğrultuda İslama devlet ve toplum hayatında
daha fazla yer veren yasaların çıkması, alkol yasakları,
okullarda İslami öğretinin yaygınlaştırılması gibi adımlara
duyulan tepkilerin Gezi Parkı protestolarının arka planını
oluşturduğu vurgulanıyor.__
Süreç Yavaşlayacak
Hükümetin, PKK’nin
hapisteki lideri Abdullah
Öcalan ile yürüttüğü
müzakerelerde kritik
bir noktaya gelindiği
vurgulanan raporda,
Erdoğan’ın süreci
seçimleri geçirecek
biçimde zamana yayma,
Öcalan’ın ise “hapisten
çıkma” arzusuyla
örgütünü şiddetten uzak
tutma düşüncesi içinde
hareket edeceği öngörülüyor.
Bu doğrultuda “En
olası senaryo hükümetin
yavaş hareket etmesi ve
Kürt tarafının da sabırlı
davranması olacak” değerlendirmesi
yer alıyor.


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları