Kenan bahane

07 Ocak 2016 Perşembe

Söyleme bakarsan sanırsın ki, demokrasinin önündeki engelleri kaldırmak, özgürlüklerimizi tehdit eden tehlikeyi savuşturmak için harekete geçilmiştir.
Söyleme bakarsan, demokrasiyi engelleyen 12 Eylül Anayasası değiştirilecek, yerine yenisi konacaktır.
Anayasa değişecek de ne olacak?
Bir zamanlar Kenan’ın darbe ile oturduğu makama, Kenan damgalı 12 Eylül Anayasası’nın bile veremediği diktatoryal yetkiler Tayyip’e verilecektir.
Kenan, gelmiş geçmiş, ölmüş gitmiş, tarih olmuş, geride kalmış.
Tayyip ise burada, halen başımızda iktidar olarak duruyor. Fiilen bütün yetkileri elinde topladığı, “askeri vesayet anayasasını değiştiriyoruz” bahanesiyle 12 Eylül 2010 referandumuyla, yargı bağımsızlığının köküne kibrit suyu ekerek, elde ettiği dikta olanağı yetmiyormuş gibi, şimdi daha yenilerini istiyor. Bu durumda insanın haykırası geliyor:
- Etmeyin eylemeyin mollalar! Söyleyin şu anda tehdit kim? Kenan mı, Tayyip mi?
Şu anda başımızdaki sorun, tehdidi de aşmış, dikta olgusu olarak oturan Tayyip.
Tayyip Bey’in Başkan Baba Anayasası tutkusu sorunu daha da ağırlaştırıyor.
Ama vaveyla Kenan Anayasası üzerinde koparılıyor.

***

Aslında bir oyun bu, cambaza bak cambaza numarasıyla dikkat dağıtma oyunu.
Durumu şöyle özetlemek mümkün:
Tayyip’in dikta tutkusu geldi cihane,
Kenan’ın anayasası bahane.
Kenan Evren’in anayasası onun siyasetten ayrılmasından sonra bugüne kadar tam 27 yıl, 17 kez değiştirilerek (toplam 80 maddesi değiştirilmiştir.) “siviller” tarafından kullanılmıştır. Aynı anayasanın Kenan tarafından yalnızca 7 yıl kullanıldığı göz önünde bulundurulursa, onun nasıl bir bahane halini aldığı ne kadar Kenan Anayasası olduğu hususları artık takdirinize kalmıştır.
Üstelik unutmayalım ki, 12 Eylül 2010 referandumuyla yapılan “sivil!” değişiklikle, yargı bağımsızlığına Kenan’ın vurduğundan bile daha büyük darbe indirmek olanağı sağlanmıştı, bugünkü iktidara.
Ayrıca Kenan Anayasası ileri sürülerek 12 Eylül bahanesiyle, yapılmak istenen yeni Tayyip Anayasası’nda, Tayyip’e Kenan Anayasası’nın Kenan’a vermeyi düşünemediği yetkiler verilmek istenmektedir. Melih Aşık, salı günkü “Açık Pencere”sinde, nasıl bir başkanlık sistemi istendiği sorusuna yanıt olarak, Başbakan Davutoğlu’nun Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na verilmiş olan teklife gönderme yaptığının altını çizerek, o teklifte başkan için öngörülen yetkileri anımsatıyordu.

***

Güçler ayrılığı ilkesini tümüyle yok eden o yetkilerden bazılarını birlikte görelim:
-Başkana Meclis’i feshetme yetkisi.
- Başkana yasaları veto etme yetkisi. Veto edilen yasanın Meclis tarafından aynı şekilde yeniden kabul edilmesi için, 3/5 çoğunluk gerekmektedir.
- Başkana kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi. Meclis’in bu kararnameler üzerinde herhangi bir denetim yetkisi bulunmayacaktır.
Görülüyor ki, Tayyip anayasası ile başkana tanınan yetkiler hiçbir başkanlık sisteminde mevcut değildir.
“Türk usulü başkanlık sistemi” işte budur.
Tehlikenin nerede olduğu bellidir.
Tehlike Tayyip Anayasası’nda, herkese aşılması gereken hedef olarak ise Kenan Anayasası gösterilmiş durumda.
Hani ne demişler:
- Şaşkın ördek kıçın kıçın dalarmış!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları