Kuralsız savaşta insanlık ne arasın?

02 Şubat 2016 Salı

İsveç, nüfusuna göre insani değerlerle en çok göçmeni kabul etmiş ülke.. Hafta sonu göçmen karşıtları öfkeleri için uygun bir gerekçe yarattılar, önlerine çıkan göçmen olabilecek insanlara acımasız bir öfkeyle saldırdılar. Polis bir ara ırkçılara karşı göçmenlerin insan haklarını savunanlar arasında çıkan çatışmayı bile zorlukla ayırabildi..
AB’nin göçmen sorununda en güçlü ekonomisi ile göreceli olumlu adımların atıldığı Almanya’da göçmen, yabancı Müslüman düşmanlığı öylesine boyutlara vardırıldı ki.. Meydan şenliklerinde kadınlara sarkıntılık yapanlar üzerinden bütün göçmenlere yönelik yürütülen düşmanlık kampanyalarından sonra Merkel yönetimi, siyaseten kayıplarını durdurmaya yönelik, kapıları göçmenlere kapatma içerikli yeni formüllerin uygulanması yarışına girmişken.. Alman medyasının, dışlanmış yaşama tutsak edilmiş birkaç çaresiz göçmen gencin uygunsuz davranışları üzerinden yürüttüğü düşmanlık oluşturma kampanyası ile insanlık, basının sorumluluğu üzerinden sınıfta kalmışken.. Almanya’da büyümüş bir genç kızımızın Alman sevgilisi tarafından bıçaklı saldırıda vahşice öldürülmesi olayında, bu kez tersine kimlik saklaması ile, ikiyüzlü toplumu insanlığa aykırı güdülemesi ile basın etiği sınavında çifte standartlı olarak bir kez daha sınıfta kalıyor..
Rejimleri hâlâ demokrasi, basın özgürlüğü gelişmiş, kamuoyunun gerçekleri öğrenme haklarında duyarlı toplumlarında işler bu kadar hızlı insanlığın öldürülmesi yolunda sarpa sararken, dünyanın çoğunluğunda açık, vahşi diktatörlüklerin yanında çok gelişen, hızla yaygınlaşmış sözde sandığın da var olduğu 21. yüzyıl otoriterleşmesi düzenlerinde, kamuoyu güdülenmesinin silahlı güçle birlikte kullanılmasındaki pervasızlıklarda neler neler mi yaşanıyor?

***

Kuşkusuz bizi en çok kendi ülkemizdeki gidişat, acımasız sonuçları ile birlikte etkilemenin ötesinde her yeni yaşanan örnekle çarptıkça çarpıyor.. Dünkü gazetemizin manşetinde çarpıcı bir sonuç özetlemesi; “Canlı bombaya 12 yıl, ‘Can’lı yazıya müebbet” vurgulaması vardı. Türkiye insani gelişmişlik, basın özgürlüğü, halkın gerçekleri öğrenme hakkının gasp edilmesi sonuçları ile.. Sandık rejimi üzerinden otoriterleşmiş ülkelerin hepsinin de rekorlarını kıran olumsuz noktalara gelmişken, sözün bittiği yerdeki hallerimize ilişkin her yeni haber, bilgilendirme olsa olsa insanlığımızın katledilişi karşısında seyirci kalmamaya direnenlerin içindeki haklılık duygusu ile direngenliği besliyor..
Kuralsız savaşlardan, insanlıktan kaçarak, koparak; cepheleşme, kutuplaşma, çatışmalardan güç alarak savaşanlar için ise insanların ölümleri, ödedikleri ağır bedeller üzerinden gün doğuyor.. Dünya ölçeğinde milyarlarca dünyalının toplam gelirleri, onlarla çokuluslu tekelin toplam gelirleri ile aynı noktalarda vahşi bir sömürü, insanlığın yok edilmesi hallerinin sonucu başka nasıl olabilirdi ki?.. Milyarlarca dünyalı insanca yaşayabilmenin, kurallı düzenin dışına püskürtülürken kuralsız savaşlar, terör, kirli savaşlar eşliğinde milyarlar en altta kalmamak uğruna bir kaosa, iç savaşlar bataklığına alt kimlikler ırklar-dinlermezhepler, aşiretler çatışmalarının tuzağına düşürülmemiş olsalardı..
En tarafsız gerçeklik olarak, Ortadoğu bataklığında ABD ile Rusya’nın açık açık “İrak benim, Suriye senin..” gibisinden bugün için geçerli bir uzlaşı noktası bile açıklanmış, kabul görmüş olabilir miydi? Dünün canımızı en çok yakan PKK odaklı olarak ilan edilmiş, barikatlı, kent içi çatışmalardan dünkü akla zarar olgulardan, gerçeği arama noktasına düşebilir miydik? Ayrılıkçı Kürt siyasi cephesinin, Erdoğan İktidarları cephesine bağlı ilan ettiği, sivil ölümlerde payı büyük keskin nişancıların derin devlet kökenli olduklarını savlarlarken.. Dünkü Hükümet cephesi resmi açıklamalarında, dünyanın yaygın terör örgütlerinden toplanmış profesyoneller oldukları tezi geldi. Dün yabancı lejyonlar bilgilendirmesi üzerine Sırbistan hükümeti, “Bizden gitmiş varsa, bizi bağlamaz, sorumlusu değiliz..” açıklaması ile yepyeni boyuta geçti. Üstüne bölge uzmanları Irak-Suriye- Türkiye’de terör örgütleri, yabancı lejyonlar geçişkenliği aldı başını yürüdü..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları