Gazeteler ve Gazeteciler Arası Dayanışma

08 Şubat 2016 Pazartesi

Özgür basının çok yönlü baskı altında olduğu günümüzün gerçeğidir. Siyasi baskılara yine gücünü siyasetin desteğinden alan yargı baskısı; bitmez tükenmez hakaret davaları, hukuksuz gözaltı ve tutuklamalar, kafaya silah dayamaya kadar varan zorbalıklar sürüp gidiyor. Özgür basın yaşama, halkın haber alma hakkını koruma savaşı veriyor. Bu baskılara satışları engelleme, reklam verenleri baskılama ekleniyor. Bu durumda gazeteciler, gazeteler ne yapabilir? Bütçelerini ayarlamaya, masraflarını azaltmaya, habercilikten vazgeçmeden ayakta kalmaya çalışıyorlar. Dayanışmadan başka bir yol yöntem var mı? İşte bu nedenlerle BirGün gazetesi okurlarına başvurdu. Dayanışma çağrısı yaptı. Bu çağrıya katılıyor ve başarıya ulaşmasını diliyoruz. Özgür basın yaşamalıdır. Gazeteler kuşkusuz okurları olmadan yaşayamaz, okurlar da eğer gerçek haberleri duymak, okumak istiyorlarsa gazetelerine destek vermek durumundadırlar. Bu dayanışma çağrısına, gerçeğin peşinde haber yapmak ve bunun için bedel ödemekten kaçınmayan gazeteciler, gazeteler, meslek örgütleri de görülüyor ki yürekten katılıyor, dayanışmayı nasıl daha etkili hale getirebileceklerini tartışıyorlar.
Gazetelerin önündeki en büyük engelin sosyal medyadaki gelişme olduğu sık sık söyleniyor. Bu iddianın gerçeği tam olarak yansıttığı kanısında değilim. Gelecekte gelişmenin ne yönde olacağını şimdiden söylemek zor, ama yazılı basın ile sosyal medya arasında gelişecek bir sinerjinin her iki alanı da güçlendireceği, en azından bugünün gerçeğidir. Geniş yazar kadrolarıyla, büyük özveriyle çalışan muhabir ağlarıyla çalışan gazeteler olmasa sosyal medyanın çok yoksullaşacağı da ortadadır. Düşük maliyetle, dar olanaklarla çalışan internet siteleri kendi kadrolarını oluşturana kadar da bu durumun süreceği ortada. Bunu da doğal ve teknik olarak kaçınılmaz sayıyoruz. Ama bu durumun da dayanışma ruhuna gereksinim duyduğu, duyması gerektiği ortadadır. Gerçekleri paylaşmakta, siyasetin, siyasetçinin olumsuz dayatmalarına, iktidarların baskısına karşı dayanışmakta, dayanışmanın daha etkin yol ve yöntemlerini tartışmakta büyük yarar var.

Hangisine inanalım!
Merhaba, yıllardır Cumhuriyet okurum. Naçizane 1 ay önce bir şirketle ilgili okuduğum haberi de1 ay sonra yapıldığında da hatırlama kapasitesine sahibim. Sizler gazetede bir haber çıktığında ertesi hafta o haberle ilgili ne çıkıyorsa aleyhte ya da lehte fark etmez, takip ediyorsunuzdur. Ya da ben okur olarak öyle varsayıyorum. Mesela 1 ay önce bir şirketin hükümetten ne kadar ballı projeler aldığını ve kayrıldığını yazıyorsunuz. Ay bitmeden o şirkete bu sefer methiyeler diziyorsunuz. Gelelim sadede. Yılbaşından hemen sonraki gün Cumhuriyet’in manşetinde Hazal Ocak imzalı haberde bir büyük arazinin adı yolsuzluklarla anılmış bir inşaat şirketine nasıl peşkeş çekildiğini anlatıyordunuz. Buraya kadar evet, iyi habercilik. Hatta haberin devamı 2 gün sonra da yine aynı muhabirin imzasıyla yapıldı.
Ama arada bir ay geçmeden 31 Ocak tarihli gazetede bu sefer gayrimenkul muhabiriniz Ceren Kumbasar söz konusu şirketi yere göğe sığdırmayan bir haber yaptı. Şirketin projesine neredeyse yarım sayfa ayırdı. Peki, aradan 1 ay geçmeden ne değişti de bu şirketin haberini bu kadar büyüttünüz? Bu sayfaları reklam almak için yapıyorsanız, reklam karşılığı dahi olsa 1 ay önceki haberinizi neredeyse boşa çıkaran böyle bir habere neden ihtiyaç duyuyorsunuz? Ceren Kumbasar’ın haberinden anlaşılıyor ki kendisi ya çalıştığı gazeteyi hiç okumuyor ya da yöneticiler çelişkinin farkında değil. Ama Cumhuriyet’in okuru olarak, takibi yapılmayan haberleri bize layık gördüğünüz için üzüldüğümü belirtmek istiyorum. Saygılar. Ali Barış Karlı
Okur Temsilcisi’nin notu: Okurumuzun dikkat çektiği haberleri karşılaştırdım ve okurumuza hak verdim. Bu konu, yazıişleri yöneticilerine, haberlerin yazarlarına da okurumuz tarafından iletildi. Ama bugüne kadar haberleri yapanlardan ya da editörlerden ya da yazıişleri yöneticilerinden bir açıklama gelmedi. Konuyu üzerinde durulmaya değer buluyorum. Kuşkusuz şirketlerle ilgili haberler, örneğin gayrimenkul piyasası da okurlarımızı ilgilendirir ama bu türden “haberler” iyi irdelenmelidir. “Haberlerde haberin ana ya da vazgeçilmez unsuru olmadıkça şirketler, ticari ürünler ve markalar yer alamaz” ilkesinin ihlal edip edilmediğine dikkat etmekte de ayrıca yarar var. Sonuç olarak haberler gazetenin inandırıcılığına gölge düşürmemelidir.

Editörün seçtiklerine ne oldu?
Merhaba, CUMHURİYET’in bir dolu problemleri ve size başvurulabilecek hataları arasında bu şikâyetim sizler için önemsiz olabilir ama her hafta pazartesi günleri tüm sayfa ve fevkalade zengin ve detaylı basılan haftanın sanat çizelgesi gittikçe yok oluyor. Sayfa sayısının azalması vs. gibi problemleri gayet iyi anlıyorum ama o güzelim tüm sayfada (ben İstanbul’da yaşamıyorum) kültürsanat olaylarının verildiği zamanlar hakikaten bilgi sahibi oluyorduk. “Editörün Seçtikleri” şeklinde başlayan günlerden bu yana gittikçe özensiz, düzensiz, eksik ve yanlış bilgiler veren sayfayı ya hepten kaldırın ya da lütfen lütfen düzeltin! 1 Şubat yarım sayfa çıkan Sanatta Bu Hafta sayfasındaki “31 Ocak’ta biten Urartu Takı Koleksiyonu sergisi” yerine hiç değilse yeni başlayan başka bir sergi koyun! Ben bu konuyu daha önce birkaç kez telefonla da şikâyet etmiştim ve en iyi çarenin size yazmam olduğu söylenmişti, bir işe yarayacağını ümit ederek saygılarımı sunarım. Lale Smekal

Dilekler, öneriler
Gazetenin (Bizde gazete denince Cumhuriyet anlaşılır) birtakım mali sıkıntılar içinde olduğu gerçek. Bu sıkıntıdan çıkmak için Bilim Teknoloji eki kaldırıldı. İzmir bürosu kapatıldı. Cumhuriyet okurları geçmiş günlerde, gazeteyi siyah-beyaz çıktığı zamanlarda sevmişti. Yani bizim için birtakım resimlerin hatta karikatürlerin renkli olması önemli değil. Önemli olan gazetenin içeriği. Mali sıkıntıdan çıkmanın yolunun maliyetleri düşürmek ve geliri artırmak olduğu da ayrı bir gerçek. Bu açıdan:
• Gazetenin renkli basılmasından vazgeçmek yararlı olabilir. İnanınız ki Cumhuriyet okuru o renkli sayfalardan memnun değil. Amerikan Başkan Yardımcısı’nın fotoğrafını renkli görmek okuyucuya katkı sağlamıyor. Renkli baskı muhakkak ki siyah beyaz baskıdan daha pahalı.
 Birkaç aydır sayıyorum. Reklamlar bütün gazete içinde 2.5 sayfa kadar tutuyor. Bir tek Mustafa Koç’un vefat ilanlarının yayımlandığı nüshada biraz arttı. (Resmi ilânlar dahil) Reklamların daha çok yer kaplamasına çalışmak gerekiyor. Biz düşünmüyor muyuz diyeceksiniz. Muhakkak düşünülüyor ve çaba gösteriliyordur, belki sektör ekleri yararlı olabilir.
 Yeni yönetim ile magazin haberleri arttı. Harika Avcı’nın yaralanma haberi manşete bile taşındı. İnanın ki, Cumhuriyet okurları magazin haberleri istemiyor. Bu haberlerin verilmesi tiraj artırıcı unsurlar değil.
 Ayrıca maliyeti azaltmanın yolu eleman çıkarmaktan geçmiyor. Bilakis kaliteli eleman çalıştırmaktan geçiyor. Kaliteli eleman kendisine verilen ücreti her halükârda çıkartır. Maksadım işlerinize karışmak değil, ama gazeteyi seviyorum. Saygılarımla... Rüknettin Kumkale  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları