Gülengül Altınsay

Yalnız yürümek

11 Şubat 2016 Perşembe

Geçtiğimiz hafta Ada futbolunun havasını doyasıya soludum. Memlekete dönerken bende iz bırakan en önemli olay ise Liverpool taraftarının heyecan verici protestosuydu. Kızıllar’ın taraftarları maç biletlerinin 77 Sterlin’e çıkarılmasını protesto etmek için Sunderland karşılaşmanın 77. dakikasında tribünleri terk edeceklerini ilan etti.
Ve herkes cumartesi günü maçın 77. dakikasını nefeslerini keserek bekledi. O an geldiğinde Liverpool’lular önce “You Never Walk Alone”u söyledi, sonra “Liverpool, Liverpool” tezahüratlarıyla stattan çıktı.
Böylece taraftar “koyun gibi” güdülecek bir kitle olmadığını göstermiş, kulübün paragöz sahiplerine “biz yoksak yalnız yürürsünüz, bu kulüp bizimle var olur” uyarısı çekmişti… İşin garibi, 77. dakikaya kadar 2-0 önde olan Liverpool’un sahadan 2-2 beraberlikle ayrılmasıydı.

Futbolun ruhu giderse
İşçi sınıfının hafta sonu eğlencesi ve yoksulların sporu olarak ortaya çıkan futbol bugün tüm Dünya’da kılıf değiştiriyor. Gelişmiş ülkelerde statlar kulüplerin malı. Sistem statların dolu olmasına öncelik veriyor. Kulüpler TV haklarına yakın gişe gelirleri elde ediyorlar.
Popülerliği artan futbol, parayla kimlik ve kültür satın almak isteyen zenginleşmiş kesimleri statlara, ama sadece başarıya oynayan takımların maçlarına çekiyor. Yapılan ultra lüks statlar ve yükselen bilet fiyatları belli ki taraftar profilini değiştirecek. Çünkü zirveye oynayan takımların biletleri kaça olsa satıyor.
İngiltere’de de durum pek farklı değil. Liverpoollu taraftarlar gösterdikleri tepkiyle aslında tüm takım taraftarlarının hislerine tercüman oldular. Geçen hafta tribünlerde açılan “Working Class Game, Business Class Tickets”, işçi sınıfı oyununun business sınıfı bilet fiyatlarıyla izlenemeyeceğine işaret ediyordu.
Bence kulüpler bilet fiyatlarını yükselterek kendi sosyal yapılarına ihanet ediyor, bindikleri dalı kesiyorlar. Borussia Dortmund’un, yıllardır Avrupa’nın en yüksek seyirci ortalamasını kimseye bırakmamasına karşın yine Avrupa’nın en ucuz biletlerini satması bu tehlikeyi fark ettiği için olabilir.

Biz yine gideriz tersine
Ne var ki futbolun ileri ve futbola ilginin fazla olduğu ülkelerde yaşanan bu sorunlar bizim sorunlarımızla tam örtüşmüyor. Çünkü biz giderek futbolun kendisinden, sportif düşünceden uzaklaştık. Ve taraftarı küstürmek için elimizden ne geliyorsa yaptık.
Mesela Passolig gibi seyirciyi zorlayan yaptırımlar, futbolseverleri potansiyel suçlu, dahası “holigan, bedavacı” gibi görmeler, taraftarlar sesini çıkarttığı zaman “terörist” ilan etmeler, gece yarılarına konan maç saatleri, ulaşımı zor statlar…
Dahası futbolu yönetenlere güvenin kaybolması. Şimdi herkes her taşın altında bir şey arıyor. Bu kadar olumsuzluğa rağmen hala tribünlere gidenlerin olması bile şaşırtıcı.
Baksanıza Amed-Fenerbahçe Türkiye Kupası maçı, maç öncesi verilen kararla seyircisiz oynatıldı. Amed’in kısıtlı imkanlarla elde ettiği başarı desteklenmesi gerekirken tam tersine kulübe ve futbolculara çeşitli gerekçelerle ceza yağdı. Kupa tarihinin en anlamlı başarılarından birine futbolseverler, özellikle de barışa ve dostluğa hasret çocuklar gidemedi.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ha hakem ha referee 25 Nisan 2024
Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları