Terbiyesizlik

13 Şubat 2016 Cumartesi

Cemaat gazetesiyken kayyıma devredilip iktidar borazanlığına soyunan Bugün gazetesinin 9 Şubat tarihli sayısının manşetten verdiği haberin başlığı şöyleydi: “CHP Sözcüsü Böke Vaftiz Edilmiş”. Altında da “Hataylı Hıristiyan Sayek ailesine mensup olan Böke’nin babası Prof. İskender Sayek’in, Rum Ortodoks Kilisesi’ne bağlı olduğu belirtildi. Selin Sayek’in de her Hıristiyan gibi bebekliğinde vaftiz edildiği ileri sürüldü” satırları yer alıyordu.
Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir. Laiklik ilkesi, anayasanın “değiştirilemeyecek, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek” maddeleri arasındadır.
Böyle bir ülkede bir gazete toplumdaki yeri ne olursa olsun bir yurttaşın dinsel kimliği ile niçin ilgilenme, sorup soruşturma gereği duyar?
Laik bir ülkede insan, Müslüman, Hıristiyan, Musevi ya da inançsız olabilir. Neye inandığı, niçin inanmadığı kimseyi ilgilendirmez, ilgilendirmemelidir.
Aksi, tek sözcükle terbiyesizliktir.

*** 

Dinsel kimliği tartışma konusu yapılmak istenen Dr. Selin Sayek Böke, siyasal kimliğinin yanı sıra değerli bir akademisyendir. 1993 yılında ODTÜ’nün ekonomi bölümünü bitirdikten sonra ABD Duke Üniversitesi’nde doktorasını tamamlamış, Dünya Bankası projelerinde danışman olarak görev yapmıştır. 2007 yılında Almanya’daki Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nün verdiği “Küresel Ekonomide Mükemmeliyet Ödülü”nü (Excellence Award in Global Economic Affairs) kazanan dört ekonomistten biridir.
CHP parti sözcüsü olan Sayek Böke, partisinin 26. olağan kurultayında en yüksek oyu alarak parti meclisine seçilmiştir.
Başarılı bir kadındır.

***

Bugün gazetesi, aklı sıra Sayek Böke’nin dinsel kimliği üzerinden CHP’yi yıpratmayı amaçlamaktadır.
Sayek Böke, gazetenin terbiyesizliğine, “Ailemin bir tarafı Müslüman, diğeri Hıristiyan. Bu da Anadolu’nun bir zenginliğidir” diyerek yanıt vermiştir.
Ahmet Hakan’ın dünkü Hürriyet’teki “Ne susuyorsun Etyen Bey, ne duruyorsun Markar Bey” başlıklı yazısındaki şu satırlarına katılıyorum: “Etyen Mahcupyan, ‘Ben bu hükümetin başbakanının danışmanıyım... Ben de vaftiz olmuş bir Hıristiyanım... Bu bir kusur mu?’ diye sormuyor. Markar Esayan, ‘Ben vaftiz edilmiş bir Hıristiyan olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı lider bellemiştim... Onun hizmetlerinin meftunuyum. Bir sorun mu var?’ diyemiyor. Bu terbiyesizlikleri, bu saygısızlıkları, bu izansızlıkları çoğaltıp büyütecek tek şey, işte bu büyük sessizliktir.”

*** 

İnsan ister istemez 2006 yılında Trabzon’da işlenen Katolik rahip Andrea Santoro cinayetini, bir yıl sonra işlenen Hrant Dink cinayetini, yine aynı yıl Malatya’daki Malatya Zirve Kitabevi’ne yapılan baskında biri Alman ikisi Türk üç Hıristiyanın boğazları kesilerek öldürülmesi olayını anımsıyor.
Bu gidiş hiç iyi değil. Terbiyesizliğin de ötesinde bir durumla karşı karşıyayız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları