Mümtaz Soysal

Mış Gibi Kutlayış...

30 Ekim 2013 Çarşamba
CUMHURİYET ilanının
doksanıncı yıldönümü resmi
bayram olarak kutlandı. Resmi
bayramlarda genellikle olduğu
gibi dün de tatildi; hatta bir
bakıma çoğumuz için daha
önceki Kurban Bayramı tatiline
eklenir gibi olduğu için yaz ya
da bahar günlerinin güneşli tatil
havasını aratmayan bir yanı da
oldu şu son günlerin.
Ama hep birlikte itiraf edelim ki,
sinsi ve içten içe keyif kaçırıcı bir
niteliği vardı bu bayramın: Aslında
bir “milli” bayram olmasına karşın pek
öyle kutlanmadı. Hatta başka türlü
kutlamalarla 90 yıllık bir Cumhuriyet
dönemiyle bu halka ve bu ülkeye
kazandırılanları ikinci plana itici bir hava estirilmişti.
Nelerdi bu önemli kazançlar?
En başta millet kavramı. Hem
de önüne “Türk” sıfatını koyarak.
Çünkü Cumhuriyetin ilk anayasası
Türkiye devletine vatandaşlık bağıyla
bağlanmış olanların “Türk sayılacağını”
söylüyordu. Dolayısıyla milletin adı Türk milletidir.
Bu kavram dolayısıyla
vatandaşların eşitliği ve etnik köken
konusunun hukuk düzenini değiştirici
bir unsur olmadığı ortaya konmuştur.
Vatandaşların Türkler ve Kürtler
olarak ayrılması hem anayasaya da
aykırıydı, şimdi de aykırı. Böyle bir
ayrımı anayasa kabul etmiyor.
Böyle bir ayrımın bulunmaması
Türk vatandaşlarının etnik
kökenlerinin inkâr edileceği anlamına
gelmiyor, tam tersine o kökenden
gelen kültür değerlerinin ya da
özgürlüklerin korunmasını devlet için
bir ödev durumuna getiriyordu.
Bu birinci ve en önemli kazanç.
İkinci kazanç, anayasalarımız
ile getirilen bazı niteliklerin
değiştirilemezliği belirlenmiştir. Böyle
bir hüküm, iddia edildiğinin aksine,
zorlayıcı bir engel değil, rejimin
cumhuriyetçi kalması için bir engel
sayılmalıdır.
Aynı şeyi, bir başka noktada da
görüyoruz.
Cumhuriyet ve Cumhuriyeti kuranlar
için ileri sürülen çürük bir iddia söz
konusu. Çünkü devlet anayasayla
getirilen hükümlerle bir hukuk devleti
olmak zorundadır. Dolayısıyla hak
kavramının anlamı ve nelerin özgürlük
sayılacağı konusu anayasanın
temel kurallarıyla belirlenmiştir ve
Mustafa Kemal başta olmak üzere
Cumhuriyeti kuranların ve Cumhuriyet
anayasalarının bir çeşit diktatörlük
getirdiğini ileri sürmek bir safsatadan
ibarettir. Tam tersine Cumhuriyetçi
anayasa düzeni özgürlüğe dayalı bir
yaşama ortamı oluşturmaya yöneliktir.


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları