Şimdi İşler Değişti

07 Mart 2014 Cuma

Birbirini izleyen ve her biri bir yolsuzluğu, hukuksuzluğu ortaya koyan dinleme kayıtlarına artık yeni bir gözle bakmak zorundayız. Ama önce bir saptama yapalım: İnsanların yasal ya da yasadışı dinlenmesinde ahlaki bir sorun var. Yasal, yani mahkeme kararlarıyla yapılan dinlemelerin bir “suçu” kanıtlamak yerine dinlenen kişinin itibarını zedelemek amacıyla kullanıldığına çok tanık olduk. Yasadışı dinlemelerde de temel amaç büyük ölçüde bu değil mi? Şimdi bundan ötesini sorgulayabiliriz.

***

Yasal ya da yasadışı dinlemelerle ilgili şimdilerde sarsılmakta olan genel kanı, yasal olanın kabul edilebilir, diğerinin içeriği ne olursa olsun kabul edilemez, yayımlanmasının suç olduğu yönündeydi. Yani kişi suçunu, günahını itiraf etse bile kulağınızı kapatacaksınız, duymazdan, bilmezden geleceksiniz. Peki, kendileri kayıtları dinleme şansına sahip olanların, bizi bizden çok sevmeleri, “kamuyu korumaya almaları, onları bir suça ortak etmemeye çalışmaları” komik değil mi? Kendileri “kamunun eliti” oldukları için böyle bir ayrıcalığa, sansür kurulu olmaya hak kazanıyorlar herhalde.
Her neyse... Başbakan Erdoğan’ın yasadışı bir kaydı kabul etmesi ve “evet konuştum, söyledim, ne olmuş, memleket için yaptım” mantığında itirafta bulunmasının durumu kökten değiştirdiği söylenebilir. Şimdi en azından “kabul edilmiş yasadışı dinleme” diye bir kategorimiz var.

***

Yasadışı dinlemelerin iki taraf arasında sürüp giden savaşın aracı olarak kullanıldığının da farkındayız kuşkusuz. Bir tarafın planlarının aksadığını, Ergenekon, KCK gibi davaları artık planlayıp yürütememe sıkıntısı çektiğini, devlet içinde örgütlenmesinin yarım kaldığını ve bu nedenle elindeki en güçlü silahla, dinlemelerle AKP’yi zayıf yerinden, yolsuzluklar, hukuksuzluklar cephesinden vurmaya çalıştığını biliyoruz. Ortağından böyle bir hamle beklemediğini söyleyen AKP ise “safmışız, kandırılmışızsöylemine bizi inandırmaya çabalıyor.
Doğrusu bu “saflık” iddiası çocuklara bile komik gelecektir. Birlikte yapılan işlerin, hukuksuzlukların, yolsuzlukların üstünün örtülmesi imkânsızdır. Yığınsal siyasi davalar hâlâ ortada duruyor ve Deniz Feneri benzeri yolsuzlukların nasıl canla başla ve birlikte savunulduğunu kim unutabilir ki?

***

Dinlemelere geri dönelim. Yasadışı dinleme yasalara göre suçtur. Öyleyse kim dinliyorsa yakalayacaksınız. Burada suçu dinleyende arayacaksınız. Ortaya çıkan kayıtları duyanlara, içeriğinin halk tarafından duyulmasında kamu yararı varsa halkın bilgilenmesini sağlayanlara bağırıp çağırmak nafiledir. Gazeteciler duyduklarını halktan gizlerlerse kendilerini bir tür sansür kurulu yerine koymuş, gerçekleri halktan gizlemiş olurlar.
Bu aslında karmaşık olmayan konunun Başbakan’ın son açıklamalarıyla bir parça daha netleştiğini söylemekte yarar var. İşte gördüğünüz gibi gerçekler ortaya çıktı ve bunda o kayıtların yayımlanmış olmasının payı büyüktür.
Burada sihirli kelimelerin kamu yararı ve kişilerin özel hayatı ölçütleri olduğunu unutmamanın büyük önemi var kuşkusuz.

***

Ayrıca bu kayıtların yayımlanmasının Cemaati desteklemekle en küçük bir ilgisinin bulunmadığını, bu türden bir söylemin hukuksuzlukların, yolsuzlukların üstünü örtmek isteyenlerin ellerindeki tek ve zayıf tez olduğunu belirtelim de Türkiye’nin geleceği ile acımasızca oynamış, bunu iktidar partisinin siyasi desteği ve işbirliği ile gerçekleştirmiş Cemaat, sureti haktan görünme fırsatı bulamasın.
Türkiye hak hukuk tanımaz, yolsuzluk ve hukuksuzluğa boydan boya batmış bu ikiliden kurtulmadıkça geleceğini kuramayacaktır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları