Dimyat’a giderken...

16 Şubat 2016 Salı

Şu İncirlik Üssü ne garip değil mi? Herkes kullanıyor, Türkiye hariç. Suriye’ye iki adım mesafedeki üsten, Rusya’nın tehdidinden korkan Türkiye burnunu bile çıkaramıyor ve Suriye’yi bombalamak üzere uçak kaldıramıyor. Onun yerine “Sünni Ittifakı”ndaki büyük müttefikimiz, Suudi Arabistan uçaklarını göndereceğini açıkladı.
Gelsinler ve tepe tepe kullansınlar! Tıpkı ABD’nin yaptığı gibi...
Ne demişler? “At binenin, üs kullanabilenin!
Bölgede herkes cirit atıyor. Bir tek Ankara kıpırdayamıyor. Rusya ile yaşanan uçak düşürme krizinden sonra, Moskova Suriye’yi Ankara’ya yasaklamış bulunuyor.
Ankara’nın güvendiği dağlara da karlar yağmış, NATO da müttefikine arka çıkmamış durumda.
Erdoğan - Davutoğlu diplomasisi Suriye krizini, sonra da savaşını bir türlü doğru okuyamadı.
Yanlış öncelikler oluşturdu, yanlış beklentilerin peşinden koştu, kabul ettiremeyeceği kırmızı çizgiler çekti, uyarılara kulak asmayarak yanlışta direndi. Sonunda Tayyip Erdoğan 2016 Ortadoğusu’nun en yalnız, en kritik durumdaki lideri konumuna düştü.
Hani neredeyse Beşşar Esad’a sorsalar “Tayyip Bey’in yerinde olmak ister misin?” diye “Allah yazdıysa bozsun!” yanıtını verecek savaştaki Suriye lideri.

***

Tayyip Bey bölgeyi baştan beri yanlış okuyor. Yalnızca burada sıkça sözünü ettiğim mezhepçi yaklaşımını, Ihvancı saplantısını kastetmiyorum.
Ama Irak’taki gelişmeleri de yanlış okudu Erdoğan. 1 Mart 2003 tezkeresinin ateşli savunucusu olan ve bu niteliğini geçen gün bir kez daha vurgulayan Tayyip Bey, bir zamanlar kendini “BOP’un eşbaşkanı” ilan etmişti.
Oysa BOP neydi?
ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice daha o zamanlar, BOP’un amacının ne olduğunu tereddüde mahal bırakmayacak açıklıkla ilan etmişti.
- Bölgede sınırlar değişecektir.
Nitekim bölgede sınırlar değişti, değişiyor. BOP’un amacı işte buydu.
BOP noktanın nerede konulacağı kesinleşmemiş bir paket programdı. Irak’a müdahale bölümünü kabul ettin mi, diğerlerini de birlikte almak durumundaydın.
Ne zannediyordu ki Tayyip Bey? Turgut Özal gibi bir koyup üç alacağı ham hayali içinde miydi?
Şimdi Irak tezkeresi geçseydi durumun böyle olmayacağı yanılgısını sürdürüyor Tayyip Bey.
Oysa her şey o müdahale ile başlamış ve bölge bir daha iflah olmamıştır. Bölgenin yeni dengeleri ortasında “BOP’un eşbaşkanı”nın haline bakın!

***

Türkiye’nin güney sınırının hemen bitişiğinde, PYD egemenliğini pekiştirmekte, ABD PYD’yi terör örgütü olarak görmediğini belirtmekte, PYD’ye, Türkiye’ye karşı verdiği desteği, Türkiye’ye Rusya’ya karşı vermemekte.
Şimdilerde Suriye’ye müdahale lafları ortalarda dolaşmakta. AKP’nin ilk Dışişleri Bakanı, Şam, Kahire ve Riyad’da dörderden toplam 12 yıl görev yapmış olan Yaşar Yakış, böyle bir ihtimalin Türkiye’nin başına olmadık işler açacağını, Cerablus -Azez’i almak derken, Hatay’ı kaybetmenin de mümkün olduğunu, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma ihtimalinin bulunduğunu da söylüyordu.
Yaşar Yakış, 1 Mart 2003 tezkeresinin geçmesi halinde de hükümetin istediklerini alabilecek konumda olmadığını da vurguluyor.
Ama tabii Yaşar Yakış’ın da, onun gibi 1 Mart tezkeresinin geçmesinin yarar sağlamayacağını düşünenlerin de unuttukları bir şey var: Tayyip Erdoğan senaryosu, Bush’un Irak’a müdahalesinin öncesinde, alan temizleme ön hazırlıkları içinde yer almaktaydı.
Bu senaryo 1 Mart tezkeresi ile baltalanınca da, Washington, Tayyip Bey’e herhangi bir bedel ödetme yolunu tutmadı.
Ama bugün vardığımız noktada Washington’ın sabrının tükenip tükenmediği, yanıtlanması gereken bir sorudur.
Çünkü senaryonun özgün halinde, kendi başına yapılmış değerlendirmeler ve otonom kararlar yer almamaktaydı.
Malum ya, bu senaryoların başrol oyuncularının büyüklük tutkularını çok dikkatle denetleyip, sınırlarını doğru saptayabilmeleri gerekir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları