Hikmet Çetinkaya

Devleti kalbinden vurdular...

18 Şubat 2016 Perşembe

Haber dün akşam saatlerinde geldi... Terör bu kez başkentin göbeğinde devleti vurdu...

Askeri kurumların ve lojmanların bulunduğu Devlet Mahallesi’ndeki terör saldırısı, saat 18.30’da bomba yüklü bir araçla gerçekleşti...

Önceden planlanmış, izlemeye alınmış, çıkış ve giriş saatleri önceden saptanmıştı astsubay ve subayları lojmanlara götüren askeri araçların.

Başbakanlık’ın bulunduğu bir bölgede, Kara, Hava, Deniz, Jandarma Komutanlıkları vardı.

TBBM ise iki kilometre kadar uzaktaydı.

Saat tam 18.32’yi gösterirken teröristler iki askeri otobüse bombalı saldırıyı gerçekleştirdi.

İlk açıklama bir saat sonra Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar’dan geldi:

“5 ölü ve 15 yaralı var...”

Ölenler askeri personeldi, rütbeleri bilinmiyordu.

Aradan 30 dakika geçti, iktidara yakın gazeteler ölü sayısının 11’e yükseldiğini duyurduğunda ise alıştığımız, bilindik “yayın yasağı” geldi.

Adı belli olmayan terör örgütü başkenti kalbinden vururken, devletin böylesine kanlı bir eyleme yayın yasağı koydurması halkın öğrenme hakkını yok saymak değil midir?

Salt Ankara değil tüm Türkiye bu alçakça yapılan kanlı saldırıyı konuşurken, medyanın eli kolu bağlanıp ağızları bantlanıyor.

Konuşmayacaksın, yazmayacaksın...

Bir laik, demokratik, sosyal hukuk devletinde böyle yasaklar olmaz, halk medyayı izleyip bilgi sahibi olur.

Devleti yönetenler, yargı tam tersini söylüyor:

“Sus, biz televizyonlara çıkar anlatırız, bizden öğrenirsiniz...”

***

İnternet sitelerine düşen fotoğraflara bakıyorum...

Olay yerinde çekilen görüntüler bir vahşeti, dehşeti gösteriyor bize...

Yükselen simsiyah bulutlar...

İnsanların çığlıkları...

Bombanın patlamasının ardında 20 ambulans geliyor...

İnsanlar panik içinde ve şaşkın.

Vicdan sahibi olan herkesin lanetlediği alçakça bir saldırı bu...

Benzerlerini yaşadık...

Önce Suruç’ta, ardından Ankara Garı önündeki alanda, bir süre önce İstanbul’da yaşadık bu acıyı.

Unutkan bir toplumuz, adım gibi biliyorum, bir süre sonra bir başka terör saldırısını yaşayacağız.

Umursamazlığın bedelini halk, masum insanlar ödüyor.

Yazıyoruz terörün bir insanlık suçu olduğunu, nereden gelirse gelsin.

Yazımı yazarken, aklıma sorular geliyor, hangi örgütün işi olduğunu düşünüyorum...

İŞID mi, PKK mi yoksa bir başka devletin himayesindeki profesyonel tetikçiler mi?

Şu anda aldığım bilgilere göre “canlı bomba” yok ama “bomba yüklü” bir araç var...

Elbet o aracın içinde de en fazla iki terörist!

Başbakan Davutoğlu Brüksel gezisini iptal etti...

Yazımı akşam 9’da yazıyorum bölük pörçük bilgilerle...

Hepsini toplamak, olaydan hemen sonra düşüncelerini açıklayıp yazı yazmak huyum değil.

Ustalar bizim kuşağa böyle öğretti!

Buna karşın şu soruyu sormak hakkım:

“Türkiye’de istihbarat birimleri uyuyor mu?”

Tam bu soruyu sorarken yeni bir açıklama geldi Ankara Valiliği’nden.

Açıklamada ölü sayısının 28, yaralı sayısının ise 61 olduğu belirtildi...

***

Terörist eylemi gerçekleştiren canavarlar Ankara’yı kalbinden vururken, devletin istihbarat birimlerinin derin bir uykuda oldukları bir kez daha ortaya çıktı.

Bombalı araç, beş askeri aracın arasına girip bu kanlı ve alçak eylemi gerçekleştirmiş...

Türkiye başkanlık sistemiyle, Suriye’yle uğraşırken, teröristler benim güzel yurdumda kol geziyor, kimse bunları göremiyor...

Korkum ölü sayısının daha da artmasından.

Acı ama gerçek, bu sayı artacak... Kalbinden vurulan başkent bu acıyı diğerleri gibi hiç ama hiç unutmayacak...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları