İnandırıcılık

20 Şubat 2016 Cumartesi

Bugünlerin geleceğini daha 20. yüzyılın ikinci yarısında öngörmüştü uzmanlar ve 21. yüzyılın en büyük tehlikesinin asimetrik savaş olan, küresel terör olacağını söylemişlerdi.
Artık güvende olan bir tek yer yok. New York, Paris, Madrid, Roma; her yerde tehlike, her yerde terör var.
Terör de küreselleşince artık Paris Halep, Ankara da Şam’dır.
Son terör eyleminin Türkiye’yi devletin kalbinden vurduğunu çok kişi vurguladı.
Doğaldır, artık Ankara Şam olunca böyle olacağı belliydi. Bu sonucu, Tayyip Bey kendini, BOP’un eşbaşkanı ilan eder, Ortadoğu bataklığına mezhepsel apdesle balıklama dalarken düşünmeliydi... Türkiye artık gırtlağına kadar batmışıtır Ortadoğu batağına. Zaten “BOP eşbaşkanlığı” da bu demektir.
Bu ortamda, Ankara’daki son terör eyleminin ardında kimler olabilir sorusunun kesin yanıtını bulmak zordur.
Değerli terör uzmanı Metin Gürcan zaten artık bölgede hiçbir şeyin siyah-beyaz olmadığını, gri bölgelerin daha fazla olduğunu belirtiyordu.

***

Bu şartlar altında, Ankara’daki eylemin ardındaki gücü siyah-beyaz çizgilerle ayırarak saptamak olanaksız. Bir örgüt bağlantısı bulsanız bile, yanında bir başkasının da çıkması hiç şaşırtıcı olmayacaktır. Kaldı ki, örgüt bağlantısı saptansa bile bunun örgütün hiyerarşik yapısı içinde gerçekleşmiş bir eylem olup olmadığı hep belirsiz kalacaktır. Bir eylemcinin ya da daha da büyük olasılık, bir grup militanın otonom kararlarının sonucu da olabilir son eylem.
Bu durumda, eylemin üzerinden 24 saat geçmeden parmak izi tespiti de yapılarak, en ince ayrıntıları da verilerek, eylemin YPG’li Salih Neccar tarafından gerçekleştirildiği yolundaki açıklama ciddi soru işaretleri doğuruyor.
Ankara’nın terör örgütü olduğu yönündeki ısrarlı bastırmalarına karşın, ABD ve Rusya’nın ve de bütün dünyanın bu savlara kulak asmayıp destek verdiği PYD’nin şu anda, ses getirecek bir terör eylemine imza atmış olması kimin işine yarar diye kime sorsanız, alacağınız yanıt hep “Ankara” olacaktır. Böyle bir durumda herkes çok haklı olarak, şu soruyu soracaktır:
- PYD neden kendi ayağına kurşun sıkmak anlamına gelecek olan böyle bir eylemi yapsın ki?
Bu soruya terörün karmaşık labirentlerinde oluşan girift taşeronluk hizmetleriyle, birden fazla örgütle bağlantılı bir PYD’li aracılığıyla, kuruluşun bundan sonra, kiminle birlikte yürüyeceği konusundaki tercihini Rusya lehine döndürecek komplo ihtimalini ileri sürerek de yanıt vermek mümkün olabilir.
Yine bir ihtimal olarak da Rusya ile PYD’nin elbirliğiyle Ankara’yı Suriye bataklığına çekme girişimlerine de dikkat çekilebilir.

***

Görünen o ki, Washington şimdilik Ankara’nın PYD ile ilgili açıklamalarına itibar etmemekte ve kendisine sunulan delilleri kaale almamaktadır.
Eğer ABD Türk hükümetinin açıklamalarını ve kanıtlarını dikkate almaz ise bu Tayyip Erdoğan iktidarının Washington tarafından inandırıcı bulunmadığının delili olacaktır.
Bu durumda da ortaya çok ciddi bir güven sorunu çıkacaktır.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu yeni bir sorun olmayacaktır. Başlangıçtan bu yana, Suriye konusunda da IŞİD konusunda da Tayyip Erdoğan ABD’ye hiçbir zaman inandırıcı gelmemiştir.
Tayyip Bey bölgeye mezhep saplantılı yaklaşımıyla, hem Suriye konusundaki, hem de IŞİD bağlamındaki gerçek niyetleri hep kuşkuyla karşılanan bir liderdir.
Bu husus da PYD’nin durumunu daha da sağlamlaştıran etkenlerin başta gelenidir.
Güven bunalımı sorunu da terör kadar yıkıcıdır.
Ama hiç kimsenin de yaptıkları haber yüzünden hapis yatan gazeteciler hakkında “onlar orada gazetecilikten değil, casusluktan yatıyor” diyenlerin neden inandırıcılıklarının kuşkuyla karşılandığını soracak durumu da yoktur tabii ki...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları