Engin Altan Ertuğrul Düzyatan Gazi!

13 Mart 2016 Pazar

Engin Altan Düzyatan, “Ertuğrul Gazi” olmadan önce “Eeengiiin Aaaltaan Düzyataaan, Engin Altan Düzyatann”dı.

Şimdi o “Ertuğrul Gazi” ve memleket topraklarında gittiği her yerde öyle karşılanıyor. Tabii o da bu yeni haline uygun vaziyet içinde, o eski “pop” hafifliğin çok ötesinde, bir cihan imparatorluğuna doğuş verecek “sulb”ü taşıyor olmanın mesuliyetiyle bezeli bir ağırlık, bir “kemâl” ile hareket ediyor.

En son Erzurum’da kent girişinde folklor ve cirit ekipleri ile mehter takımının da hazır bulunduğu, muazzam bir kalabalıkla takviyeli törende kendisine takdim edilen “Kayı boyu sancağı”nı, kutusunu öpüp başına koyarak teslim aldı.

Doğru yaptı. “Kitle”nin önünde akan sular durur ve Engin, “Ertuğrul” olur.

Benzeri çok örnek var.

Bir dönemin büyük iş yapan sitkom dizisi Çocuklar Duymasın’da iki çocuk annesi “Meltem”i canlandıran Pınar Altuğ, o dönemde evli olduğu halde bir yasak ilişki yaşadığı dedikoduları çıktığı için az daha işinden, yani dizideki rolünden olacaktı. O kadar köşeye sıkıştırılmıştı ki “Bugüne kadar Meltem karakterine yakışmayacak hiçbir şey yapmadım” demek zorunda kaldı.

“Meltem” nasıl Pınar’ı kendisine tâbi olmaya zorladıysa “Ertuğrul Gazi” de Engin Altan’ı bundan sonra “Osmanlı’nın ceddi” olmanın gereklerini yapmaya zorlayacaktır.

Aksi halde sokak affetmeyeceği gibi “Saray” da affetmez.

Hatırlayın, Muhteşem Yüzyıl’ın “Kanuni”si Halit Ergenç, Gezi olayları sırasında o zaman başbakan olan Erdoğan’ın huzuruna olayları yatıştırma yolunda arabuluculuk çabasına soyunmuş grupla çıkıp bir-iki lâf etme cüreti gösterdiğinde “Sen Osmanlıca biliyor musun, asıl ondan haber ver” diye nasıl paylanmış ve bir daha da ağzını açmaya cesaret edememişti!..

(Tüm İslâm dünyasında artık klasik bir başyapıt olup huşu içinde izlenen Çağrı filminde “Hazreti Hamza”yı canlandırmış müteveffa Anthony Quinn’e “Sen neden Müslüman değilsin, niye olmadın” diye kızmak gibi bir şey!)

Böyledir! En tepesinden tırnağına kadar ergen bir bilişsel düzlemde çakılıp kalmış bu toplumda nasıl rahmetli Erol Taş yıllarca sokaklarda küfre, hakarete, saldırıya maruz kalıp Cüneyt Arkın “Malkoçoğlu” diye ülfete mazhar olmuşsa...

Bugün de “Kanuni”yi devletlûlarının gözünde hakkıyla temsil etmeyen Halit Ergenç taşlanırken “Ertuğrul Gazi”yi tam anlamıyla nabza göre şerbet misali oynayan Engin Altan Düzyatan baş tacı ediliyor.

Evet, bu iş böyledir ve şakası da yoktur. Değil mi ki Kurtlar Vadisi’nde gönüllerde taht kurmuş mafya babası “Süleyman Çakır” (Oktay Kaynarca) öldürülünce gıyabi cenaze namazı kılmış bir toplumdan bahsediyoruz.

Değil mi ki ondan daha eskide Asmalı Konak’ın çekimlerinin yapıldığı Kapadokya’daki konağa düzenlenen “turistik” turlarda “Seğmen Ağa”nın (Özcan Deniz) elinin değdiği kapı kolunu yalayan fanatik, tutkulu, ateşli hayranlarla karşılaştık.

Değil mi ki Özcan Deniz’e televizyon programlarında gönderilen mesajlara şahit olduk, “Kızma Özcan, ama biz Seğmen’i senden daha çok seviyoruz” diye...

Bugün de Engin Altan Düzyatan’a “Eeengiiin Aaaltaan Düzyataaan, Engin Altan Düzyatann” diye bir zamanlar çığlıklarla yaklaşan şımarık fanların yerinde, ona “Soy soylayasın, boy boylayasın Ertuğrul Beyim” diye sancak sunanlar var.

Çünkü bir yandan da devir, hayali bir Osmanlıcılık devri... Hayır, “yeni-Osmanlıcılık” diye bir şey yok. İktidar güdümüyle adeta kitlesel histeri halini almış bir Osmanlı illüzyonu var.

Ve Diriliş Ertuğrul, bu illüzyonu beslemeye dönük olarak dizi endüstrimiz içerisinden çıkan, teknik donanımından tematik şekillenişine kadar başarılı bir kurgu.

O yüzden toplumda yabana atılmaz etki ve titreşimlere de yol açıyor. Daha birkaç gün önce “Diriliş Osmanlı Başkanları” diye bir grup çıktı ve Erdem Gül-Can Dündar için tahliye kararı veren Anayasa Mahkemesi’nin önünde protesto gösterisi yapıp (cumhurbaşkanı ağzıyla) kararı içimize sindiremiyoruz, saygı da duymuyoruz dediler.

Belli ki diziyi ilgiyle, sevgiyle, tutkuyla izliyorlar.

Erdoğan da “Diriliş”le 6 yaşındaki torununun bile dirildiğini, onu devamlı takip ettiğini, eğer kaçırmışsa ertesi akşam izlediğini dizinin yapımcı ve senaristi Mehmet Bozdağ’a sanat ödülü verirken söyledi ya önceki gün!..

E, böyle olunca insan düşünmeden edemiyor: Düne kadar “Eeengiiin Aaaltaan Düzyataaan, Engin Altan Düzyatann” olan...

Şimdi “Ertuğrul Gazi” olarak ortalıkta “Kayı boyu sancağı”nı öpüp başına koyarak dolaşan... Engin Altan Düzyatan yarın ne olacak diye...

Herhalde olsa olsa Hidayet gibi o da “Saray”a başdanışman olur bundan sonra. Aşağısı kurtarmaz!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları