Bayern Münih Başkanı Uli Hoeness, vergi kaçırmaktan 3 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. 1960 ile 70’li yılların ünlü futbolcusu ve golcü Hoeness bu kez yaşamının kalesine attığı golle tüm kariyerini bitirdi, temyize dahi gitmeyerek suçunu kabul etti. Başkanlığı da bitti. Hoeness, eşi dahil herkesten özür diledi. Bu, önemli bir sistemin getirisidir. Dünya futbolunun geldiği yer, ahlaki anlamda çöküşün başlangıcı olan net bir kanıtıdır.
Dünyanın en büyük kulübünün başkanı şeytana mı uymuştur (!) sadece ve acaba bu kanun dışı işi yalnız mı yapmıştır bilemeyiz ama gerçek olan geçmişi zaferlerle dolu bir yıldızın kendi ülkesinin sınırlarını aşan Bayern Münih’te bunu yapabilmesidir. UEFA bu konuda harekete geçer mi? Sanmıyorum. Çünkü Almanya ve bizzat Hoeness, adaletin kararını onaylamıştır. Kıyamet kopmamıştır! Hiçbir yayın organı tiraj veya benzeri bir tutuma girmemiştir. Kavgasız bir süreç ve sükûnet içinde olayı tartışmaya bile açmamıştır.
Büyük kulüplerimizin dahi transfer hatalarıyla UEFA tarafından aldığı cezaların sadece yaptırım olarak kulüplere çıkması nedeniyle UEFA şampiyonalarından mahrum ettiği süreçlerdeyiz. Bunun düzeltilmesi artık şarttır. Özellikle kulüp, borsa ve transferle, gelir-gider kayıtları bir gün başımıza bizim de bu tür sıkıntılar getirebilir. Bu tür olayların şeffaf kulüp gerçeğiyle UEFA tarafından gözden geçirileceği süreçte Bayern Münih başkanı bize bir örnek olabilir. O, suçunu kabul etmiştir, cezasını çekecektir. Ancak bizde yönetici gittikten sonra sadece kulüp borçlu veya harcamalardan sorumlu olmaktadır. Spor Bakanlığı ve TFF’nin kulüplerle bizi ilgilendirmez gibi görülen örnek hatanın yaşanmaması için yeni yasaların şart olduğu gerçeği yeniden gündeme gelmiştir. Bizden hatırlatması...