‘İşbirliği’ ve ‘ittifak’ farkı

19 Nisan 2016 Salı

Murat Somer’in önerileri üzerinden götürdüğüm “Kürt Sorunu” tartışmalarına, ABD ve AB raporları dolayısıyla ara verdiğimde, Somer’den o güne kadar yayımladığım görüşlere ilişkin çok önemli bir mektup aldım.
Somer bu mektubunda, “Bizde anlaşılan şekliyle ittifak” ve “Sorun bazlı işbirliği” farkına parmak basıyordu.
Aslında yorum mektuplarını özetlemeyi bitirince ben de bir değerlendirme yapacağım ve Somer’in yeni kavramlar üzerinden getirdiği önerileri, bizim klasik düşünce kalıplarımızla ilişkileri açısından irdeleyeceğim.
Ama arada yaptığı bu açıklamayı da çok önemli bulduğum için derhal okurlarımla (nezaket cümlelerini atlayarak) paylaşıyorum.

***

“Yayımladığınız görüşleri tartışırken belki ‘bizde anlaşılan şekliyle ittifak’ ve benim önerdiğim, dünyada demokratik çözümlere büyük katkı sağlayan ‘sorun bazlı işbirliği’ farkına değinebilirsiniz belki diye düşündüm.
Bizde işbirliği veya ittifak, toplumsal güvensizliğin bir sonucu olarak, karşı tarafın varlığını desteklemek, her ideolojisini ve eylemini onaylamak olarak algılanıyor.
Diğer bir deyişle sadece ‘toplamı sıfır’ yani ya kendi tarafımızı ya da muhatabımızı güçlendirecek, ama her iki tarafın da yararına olamayacak bir ilişki biçimi olarak algılanıyor. Bazı okuyucu tepkilerinin altında da bunun yattığını düşünüyorum.
Oysa ben sorun bazlı işbirliğinden bahsediyorum:
Koalisyon veya parti birleşmesi gibi klasik ittifakları veya her konuda anlaşmayı kastetmiyorum.
Aralarındaki güvensizlikleri zamanla ortadan kaldıracak ve demokratik kurallar rejimini yeniden kurmaya yönelik ‘sorun- bazlı’ ittifaklardan bahsediyorum.
Bu ittifaklar ve halka yansıyacak somut sonuçları, zamanla seçimlerde asgari derecede adaletli yarışma koşullarının ortaya çıkmasına ve seçimleri kazanacak çoğunluğu kazanmalarına da yol açabilir.
Oysa örneğin CHP (veya CHP’ye oy verenler) aynı anda:
Hem PKK terörünü ve HDP’nin kendini şiddetten yeterince ayrıştıramamasını kınayıp... Hem de belli sorunların çözümü için (bu sorunlar Kürt sorunu kadar rejim sorunu üzerine olabilir: örneğin Cumhurbaşkanlığı’nın anayasal sınırlara çekilmesi, medya özgürlükleri, koruculuk sisteminin kalkması, Meclis’te veya dışında bir uzlaşma komisyonu kurulması ve gereken yerlerde iki dilli eğitim) HDP dahil başka partilerle ortak pozisyonlar geliştirip ortak teklifler verebilir.
Bu işbirliği Meclis’te olduğu kadar dışında da (STK’ların da katılımıyla) olabilir.”

***

Somer çok zor bir yol seçiyor:
Türkiye’nin önündeki sorunların çözümü için (hem düşünce yapısı olarak hem de siyaseten) tam anlamıyla, “yenilikçi” bir yaklaşım öneriyor.
Tartışmayı sürdüreceğim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları