‘Kebabına ziyaret’

25 Nisan 2016 Pazartesi

‘Şefkati’ ve ‘yüce gönüllülüğü’, yüzünden düşmeyen gülümsemesiyle her daim kafamıza çakılan Başbakan’ın vicdanının ‘turnusol kâğıdı’ Suriyeli sığınmacılarsa, ‘hayal âleminin’ yeni mefhumu da ‘fikir özgürlüğü’... Ahmet Davutoğlu, en son ‘eleştirilere baskıyla karşılık vermeyi düşünmediklerini, düşünmeyeceklerini’ belirterek, “Kimse fikir özgürlüğü probleminin olduğunu iddia edemez” buyurdu.

***

Türkiye, fikrinizi ifade ettiğiniz bir yazıyla, hiçbir hakaret unsuru barındırmayan bir çizimle, basit bir eleştiri cümlesi içeren bir tweet yahut bir başkasının fikrini ahalinin dikkatine sunduğunuz bir rt ile kendinizi adliyelerde bulmanızın işten bile olmadığı bir memleket. Susup oturmayanlar için tutuklama talebiyle gözaltına alınmak artık vakayi adiyeden. Şu sıralar saray külliyesi yakınında Atatürk Orman Çiftliği’ndeki hayvanat bahçesinin adresini sormanız kâfi...
Davutoğlu’nun ‘yüce gönüllülüğünü’ ise geçenlerde yine sırf bir barış bildirisine imza attılar diye akademisyenlerin tutuklu yargılanmasına gönlü elvermediğinde görmüştük. ‘Fikir özgürlüğünü’ savunan birisi, insanların şiddet çağrısı içermeyen bir bildiriye imza koydukları için tutuksuz yargılanmalarına hiç itiraz edebilir mi!

***

En iyi ihtimalle tutuksuz yargılanabileceğim umuduyla ben de düşüncelerimi ifade edeyim, madem... Bence Davutoğlu’nun en iyi bildiği şey, yüzünden eksik etmediği gülümsemesiyle PR yapmak. Bu seferki, Suriyeli sığınmacıları Avrupa’ya salma tehdidi üzerine 6 milyar Avro ve vize sınırlamasının hafifletilmesi vaadinde bulunan Almanya Başbakanı Angela Merkel’in, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ile Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans eşliğindeki Türkiye ziyareti vesilesiyle yapıldı...
Merkel ve AB heyeti, Türkiye’yi yönetenlerin, siyasal İslamcı ajandalarıyla Suriye savaşının başlaması ve bir türlü bitmemesindeki katkılarından bahsedecek değil elbette. Yerinden yurdundan olup modern kamplarımızın konteynırlarında ‘mutluluktan uçan’ sığınmacılarla el sıkıştılar. Öyle bir saadet tablosu ki, Nizip’teki ziyareti izleyen The Guardian muhabiri şöyle tasvir etmiş: “Sıkı kontrol altındaki protokolde, politikacılar beş erkek ve çocuklarının elini sıkmadan önce beyaz tören kıyafetleri giymiş (yüzleri dışında sıkı sıkıya kapalı-CK) dört genç kadınla poz verdiler. Bütün diğer sığınmacılar gizlendi ve gazetecilerin onlarla konuşmaları engellendi.”

***

Suriye’deki ‘ateşkes’ sürecinde, CIA’nın el Kaide mümessili El Nusra’nın yancısı Selefi gruplara bolca silah tedarik ettiğini ABD medyasından okuyoruz. Britanya’nın Suriye özel temsilcisi Gareth Bayley’nin İdlib’i ele geçirince ‘sevindirik’ olmasına yol açanların aslında Nusracı oldukları anlaşılınca kalakaldığı Suriye için; yıkıcı İslamofaşist talanın mağdurları, insani müdahalecilik ajandasının araçları olarak ‘değerli!’. Nitekim bu vesileyle Merkel de ‘güvenli bölge’ tezimize destek bahşetti. Olabilse ‘dükkân onun’.. Yoksa Davutoğlu’nun ‘öfkeli çocukları’ bu amaçla mı Kilis’e roket sallamaktalar? Öyle ya, Kilis’te cihatçı grupları toplayıp yoğurmamız falan da kâfi olmuyor. Sınırın iki yakası artık fark etmiyor.

***

Almanya lideri tıpkı ‘güvenli bölge’ gibi daha olmayacak ‘fikir özgürlüğü’ meselesine de suya sabuna dokunmama stiliyle müdahil olmuş: “Basın özgürlüğünü konuştuklarını, olumlu gelişmeler görülmekte olduğunu” buyurmuş. Hem zaten ‘bir muhabir sorunu varmış’. “Daha fazla ilerleme kaydetmemizi sağlamışlar, konuşmasalardı olmazmış!” Ve vurucu cümlecik: “Basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü bizim için kaçınılmazdır.”
Merkel için kaçınılmaz çok şey var da, fazlası Almanların sorunu. Türkiye’deki ifade ve basın özgürlüğüne ‘kamp promosyonuyla’ katkıları bizim için ‘paha biçilmez’. Tıpkı Davutoğlu’nun gülümsemesi gibi. Bu ‘kebabına ziyaretten’ bende kalanlar bunlar. Hâlâ beklentileri olanlar için, ‘ifade özgürlüğümün gereği’, beyanımdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları