Silivri Üniversitesi’nden Ergenekon’un çöküşüne

26 Nisan 2016 Salı

Ergenekon kumpasının profesörler dalgasında önce Metris’e, oradan da Silivri’ye götürülüp kapatılan altı profesörün ortak özellikleri neydi?
Cumhuriyet’in değerlerini ve çağdaş değerleri savunuyorlardı, hepsi de Atatürkçü kimliğe sahipti: Türkiye’nin bütünlüğünden yanaydılar.
M. Haberal, F. Hilmioğlu, M. Yurtkuran, F. Bernay, O. Öztürk ve bendeniz E. Manisalı.
Benim dışımda hepsi rektörlük görevini bu ilkeler doğrultusunda yürüten insanlardı. Ben ise sadece bir akademisyen ve yazar olarak makalelerimde, kitaplarımda ve konferanslarımda yoğunlaşarak fikirlerimi savunuyordum.
Uygar dünyanın çağdaş ilke ve düşüncelerine sahip akademisyenlerden kimler rahatsızdı?
Rahatsız olanlar şu düşüncelere (ve politikalara) sahiptiler:
1) Türkiye’de Avrupa benzeri bir demokrasiyi istemiyorlardı. Ülkenin, “Ortadoğulu” ve “İslamcı” bir yapıya dönüştürülmesini düşünüyorlardı.
2) Atatürk’e, Atatürk Türkiyesi’ne, onun çağdaşlık devrimlerine karşıydılar.
3) Türkiye’nin bütünlüğünü, üniter yapısını, bu yapıdaki “Atatürkçülüğün birleştirici rolünü” ortadan kaldırmak istiyorlardı. Onun yerine ırkçı ve mezhepçi bir kutuplaşmayı getirmek amacındaydılar.
4) Ortadoğu ülkeleri ile birlikte Türkiye’nin de ayrıştırılmasını ve bölünmesini istiyorlardı. Balyoz ve Ergenekon kumpaslarının en önde gelen hedeflerinden biri, Kürdistan’ın kurulmasıdır. Irak ve Suriye’de iki ayağını sağladılar; şimdi de üçüncü ayağını Güneydoğu’da sağlamak istiyorlar.
Çöken Balyoz ve Ergenekon kumpasları 6 yıl içinde bu konuda önemli “ilerleme” sağladı. TSK, Atatürkçü ve üniter Türkiye, kumpasçıların önündeki en büyük engellerdi.
2003’te Irak’ın işgali ile başlayan süreç ve Arap baharı(!) Irak’ın, Suriye’nin ve Libya’nın dağılıp parçalanmalarını “sağladı”.
Balyoz ve Ergenekon kumpasları buna yardım etti. Bugün Suriye’nin haline bakın; oradaki kaos Türkiye’ye sıçratıldı. Suriye’den atılan füzelere uçaklarımızla karşılık veremez hale düşürüldük.
Şam ve Moskova ile aramızın bozulmasının faturaları siyasi, iktisadi ve askeri olarak Türkiye’nin üzerine yıkıldı. 3 milyon Suriyeli, zaten kaos yaşayan Türkiye’nin sırtına bindirildi.
Merkel’in Gaziantep ziyareti, “Sen aslansın ey Ankara” kabilinden bir gezi.
Balyoz ve Ergenekon kumpasları sayesinde “kumpasların arkasındaki odaklar” büyük ölçüde amaçlarına ulaştılar.
Balyoz ve Ergenekon’un misyonları sona erdiği için, “zaten kurgu olan kumpaslar” hukuken de sona erdiriliyor.
Siyasi misyonları bitince, hukuki olarak da sona eriyor. Faşist sivil darbeler, o kumpaslarla istediklerini büyük ölçüde elde ettiler.
Beni 70 yaşımda Silivri’ye gönderen kumpasçılar şimdi ortadan kaybolup kaçtılar, işleri bitti. Şimdi sıra yenilerine gelecek.
Ne gariptir; Silivri çocukluğumda yaz aylarında en güzel günlerimin geçtiği yerdir.
Dedem Hüseyin Bey de Silivri hâkimi iken o yıllarda emekli oldu. Ve ben hâlâ Silivri’yi yazıyorum, ne garip...

***

1 Mayıs Pazar günü Vefalılarla da vefasızlarla(!) da boza gününde buluşmak üzere.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları