Hamidiyeray!

01 Kasım 2013 Cuma
Nehirler üzerinde köprü
yapımı tarih boyunca dünyanın
her yöresinde görülmüştür.
Tarihte ayrıca sabit olmayan
çeşitli köprü denemeleri de
gerçekleşmiştir.
Örneğin Pers İmparatoru
Darius 80 bin kişilik ordusunu
İstanbul Boğazı’nda tekneleri
yan yana bağlatıp Asya’dan
Avrupa’ya geçirmişti.
Darius’tan esinlenen Büyük
İskender de Asya’ya açılmak
için Fırat Nehri üzerinde
Zeugma’dan öte yakaya
ordusunu geçirmek için
yaptırdığı tekneleri yan yana
bağlamış, ordusunu karşıya ulaştırmıştı.
İstanbul’da “nehir” yerine “deniz”
üzerinde ilk köprüyü Doğu Roma
İmparatoru 1. Jüstinyen’in 6. yüzyılda
Haliç’te Eyüp - Sütlüce(?)
arasında 12 kemer üzerine
yaptırdığı söyleniyor...
Dariusİskender modelinden
esinlenen Fatih de
İstanbul’u kuşatma sırasında,
kimilerine göre demirlerle ve
kirişlerle birbirlerine bağlanmış
teknelerden, kimilerine göre de
dev fıçıları yan yana bağlatıp
üzerlerini kalasla örttürerek bir
köprü yaptırmıştı.
2. Beyazıt, Leonardo da
Vinci’den Haliç için bir köprü
tasarımı yapmasını istedi.
Büyük usta, sultana tek açıklıklı,
240 metre uzunluğunda, 24
metre genişliğinde bir tasarım
sunduysa da onay görmedi.
İstanbul’a köprü için davet
edilen Mikelanj ise öneriyi kabul
etmedi. 1845’te Sultan
Abdülmecid’in annesi Bezm-i
Âlem Sultan’ın yaptırdığı ilk
çağdaş köprü 18 yıl çeşitli
adlarla kullanıldı. İlk üç gün
geçiş ücretsizdi. Günümüzde
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan daha cömert olmalı
ki metroray 15 gün ücretsiz
kullanılacak.
***
“Avrasya’yı” yalnızca
“teoride” değil “pratikte”
de birleştirmeyi hedefleyen
İstanbul Boğazı köprüsü
heveslileri Darius’tan
günümüze kadar çeşitli öneriler
ortaya attılar.
1940’ta işadamı ve siyasacı Nuri
Demirağ, Türk ve Amerikalı
mühendislere ilk
Boğaz köprüsü
tasarımını yaptırdı,
ancak 2. Dünya
Savaşı koşullarında
uygulamaya geçilemedi.
Boğaziçi köprüsü
için sonraki adımı Demokrat Parti
döneminde Adnan Menderes 1954’te
attı; ABD’nin uluslararası mühendislik ve
yüklenici firması, Morrison’un
Türkiye temsilciliği oldu,
temsilcisi ise sonra başbakan
olan Süleyman Demirel idi.
25 Mayıs 1960’ta her türlü
mühendislik danışmanlığı
için bir Türk-İngiliz ortaklığı
ile anlaşma imzalandı. 2 gün
sonraki 27 Mayıs Devrimi ile
uygulamaya geçilemedi.
***
1967’de dört yabancı
firmanın ortaklığı ile yeni
tasarım için anlaşma imzalandı
ve 1968’de ihaleyi kazanan
bu ortaklığa yeşil ışık yakıldı.
Maliyet 21.8 milyon dolar
olarak öngörüldü. 1970’te
Cumhurbaşkanı Cevdet
Sunay ve Başbakan Demirel’in
temelini attıkları “Boğaziçi
Köprüsü” üç yılda tamamlandı.
Cumhuriyetin 50.
yılıdönümü olan 29 Ekim
1973’te “gölge düşmemesi
amacıyla” köprüyü 30 Ekim’de
törenle Cumhurbaşkanı
Fahri Korutürk açtı. Tören
sonrasında aşırı ilgi ile
yığılmadan dolayı köprü kısa
bir süre sallandı!
O gün UNESCO adına
Amerikalı komedyen Danny
Kaye İstanbul’a gelerek
çocuklarla gösteri yaptı. O gün
Reuter Haber Ajansı’nın Türkiye
temsilcisi olarak geçtiğim
haberde yer alan şu paragraf
çeşitli yabancı basında
öne çıkmıştı.
“Gece, gökyüzünde
Türk bayrağındaki gibi
hilal biçimindeki ayın
tam önünde Venüs
yıldızlı bir görüntü
Boğaziçi Köprüsü’nü
onurlandırdı…”
Boğaziçi Köprüsü,
toplam uzunluğu 1560
m., iki kule arası 1073
m., denizden 64 m.
yüksekliği ile o tarihte dünyanın
en uzun 4. asma köprüsü iken
günümüzde 21. konumuna
düştü. O yıl günlük ortalama
araç geçişi 32 bin iken
günümüzde 200 binin üzerine
çıktığı bildiriliyor.
Sonrasında, “Fatih Sultan
Mehmet” adı verilen 2. asma
köprünün yapımına 1986’da
başlandı ve ölçüleri ile birinci
köprüyle hemen hemen aynı
oldu, 1988’de Cumhurbaşkanı
Turgut Özal resmi araçla geçerek açtı.
“Köprü köprüyü doğurur!”
söylemi gerçekleşti ve
üzerinde raylı düzenlemenin de bulunduğu,
dünyanın en yüksek kuleli
asma köprüsünün temelini 29
Mayıs’ta atan Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, adını Yavuz
Sultan Selim” olarak açıkladı.
***
Boğaz’ın altından geçecek
demiryolu tüneli (tüp geçit)
düşüncesi Sultan Abdülmecid
döneminde gündeme geldi.
1902’de Amerikalı mühendisler
“Tünel-i Bahri (deniz tüneli)
iznini aldılar. Salacak -
Sarayburnu arasında, denizin
altına dikilecek 16 sütunun
üzerinden geçen bir tünel
öngörülmüştü. Ancak 1980’li
yıllarda yeniden gündeme geldi.
Başbakan Bülent Ecevit’in
koalisyon hükümetinin
Japonya’dan aldığı yaklaşık 1
milyar dolarlık kredi anlaşması
Cumhurbaşkanı Demirel’in
onayı ile 15 Mart 2000’de
Resmi Gazete’de yayımlandı.
Ayrıca Avrupa Yatırım Bankası
(AYB) Marmaray için 1 milyar
Avro’yu aşkın katkı sağladı.
76 km’lik bir demiryolu
tasarımının 14 km’lik bölümü
her nedense Cumhuriyet
Bayramı’na denk düşürülerek
29 Ekim’de Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül’ün kullanımıyla açıldı.
Japonya, kredi anlaşmasına
önemli bir koşul koymuştu.
Koşul şöyleydi: “İstanbul
tarihsel bir kent. Metroray
için yapılacak kazılarda
UNESCO’nun gözetiminde
önce arkeologlar geçecek ve
onlar işlerini bitirdikten sonra
hizmete açılacaktır!”
Sonrasında kazılarda
İstanbul’daki ilk insanın ayak
izleri, tekne yapımını 3 bin yıl
daha eskiye, günümüzden
8400 yıl öncesine götüren
buluntular ve Doğu Roma’nın
Teodosius Limanı ortaya çıktı.
37 tekne batığı ve on binlerce
çeşitli buluntu İstanbul’un
geçmişini aydınlatırken “çanak
çömleğin tarihi tarihlediğinin”
bilgisizliği içindeki Başbakan
şöyle konuştu:
“Sürekli olarak yok arkeolojik
şey, yok çömlek çıktı, yok
şu çıktı, yok bu çıktı ile
engellediler. Bunlar insandan
çok daha mı önemliydi. 3 sene
bizi engellediler. Bedeli ne
olursa olsun bundan sonra
engel mengel tanımıyoruz…”
Eğer Japonlar bu
koşulu koymasalardı
Türkiye Cumhuriyeti’nin
Başbakanı’nın kim bilir ne gibi
bir tarihsel kıyım yapacağını
bir düşünün bakalım!
Bugüne değin “Marmaray”
adını taşıyan bu köprüye
Abdülhamit hayranı Türk
Tarih Kurumu Başkanı
Prof. Dr. Mehmet Metin
Hülagü “Hamidiyeray” adının
verilmesini önerdi… Haydi
hayırlısı!


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları