Hikmet Çetinkaya

Demokrasi gökten zembille inmez...

07 Haziran 2016 Salı

Binlerce yıllık topraklarda uygarlığın, insanlığın, özgürlüğün tadını çıkarmak, sevgiyle kucaklaşıp birlik içinde olmak varken, bu düşmanlık nereden çıktı?
Türk, Kürt, Laz, Arap, Çerkes, Süryani, Sünni, Alevi...
Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyız...
Sözcükler arasında gidip geliyorum yazı masamın başında. Ağızdan çıkan her sözcüğün bir anlam ifade ettiğini biliyorum.
Peki, bunu suç sayanlar kim?
Siyasetçiler!
Kurulu düzenin çarkları dönüyor, 2016 yılında Türkiye’de bilim insanları düşüncelerinden, gazeteciler yazdıkları haberlerden ötürü zindana atılıyor.
Söylenen üç-beş tümce, yazılan bir haber...
İnsan, böyle bir ilkellikte yaşasın diye mi dili yarattı!
Gezi eylemlerinin yıldönümünde Taksim polis tarafından kuşatılıyor, demokratik kitle örgütlerinin binaları basılıyor, yöneticiler apar topar gözaltına alınıyor.
Protesto, anma demokratik bir etkinlik değil midir?
Ne var bunda? Her gün onca asker, polis “şehit” düşerken, onca genç insan ölürken, Güneydoğu’da kimi ilçeler harabeye dönerken içiniz sızlamıyor mu sizin?
Bir köle düzeni yaratılmak isteniyor, birey değil kul yaratılıyor.
Türkiye ne Suudi Arabistan ne Katar ne de Uganda...
Bu coğrafyada yaşayan tüm insanlar acıyı, sevinci, tasayı birlikte yaşadılar, emperyalist devletleri topraklarımızdan kovdular...
Bugüne geldiğimizde o insanların hak ve hukuku çiğneniyor, demokratik hak ve özgürlükleri birer birer ellerinden alınıyor.

***

Laik yaşam ve laik eğitimin çanına ot tıkandığı bir ülkede kimse bana “demokrasi-özgürlük masalları” falan anlatmasın.
Laik yaşam, laik eğitim bitti.
Medya baskıcı bir rejimi “yaşasın büyük kurtarıcımız” diye ayakta alkışlıyor...
Dik duran, boyun eğmeyen gazeteciler işten atıldı.
Başkan Baba her şeyi biliyor, kadınlara öğütler yağdırıyor, “Hiçbir Müslüman aile doğum kontrolü anlayışı içinde olamaz” diyor.
Laik demokratik bir hukuk devletinde kadınlara “dini baskı” uyguluyor.
Toplumda büyük bir korku var, sokağa çıkmaya tepki koymaya pek yanaşmıyor insanlar.
Demek ki taşlar yerine oturmuş...
Zaten baskıcı bir rejim böyle gerçekleşir, laiklik böyle ortadan kalkar ve şeriat devletine dönüşür.
Demokrasi ve özgürlükler gökten zembille gelmez ya da altın tepsi içinde sunulmaz...
Artık solun derlenip toparlanması, sosyalistlerin, komünistlerin kavga yerine birbirleriyle kucaklaşıp örgütlenmesi gerek.
Biraz olsun yakın tarihten ders çıkarmamız gerekir. Komşu Yunanistan iç savaşı nasıl yaşamış, Hitler iktidara geldikten sonra neler yapmış.
Susarak, boyun eğerek, korkarak yaşanmaz!
Toplumun büyük bölümü “bana dokunmayan bin yaşasın” diyor ama onlara da dokunur, hiç kuşkuları olmasın.

***

İnsanlar söylediklerinden ve yazdıklarından ötürü yargılanıp zindana atılıyorsa o ülkede demokratik hak ve özgürlükler yoktur...
Türkiye bunu tek parti döneminde de yaşadı, 1950’de Demokrat Parti döneminde de...
Faşizmin ne olduğunu bizim kuşak 12 Mart’ta, 78’liler 12 Eylül’de tanıdı...
Yakın tarihimiz çok önemlidir ama kimileri bunu bilmez...
Nâzım Hikmet’i mahkûm eden zihniyet, Hasan İzzet Dinamo’yu zindana attı, Sabahattin Ali’yi öldürdü...
Bunu yapan devletti!
Uğur Mumcu, Musa Anter, Hrant Dink...
Birkaç tetikçinin işi sananlar aldanıyor...
Onun için yakın tarihimizi bir okuyun... Demokrasiyi kimse önünüze getirip koymaz...
Mücadeleyle olur...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları