Hikmet Çetinkaya

Vicdansız cehennemin ortasında...

09 Haziran 2016 Perşembe

Sinsice, kalleşçe saldırıyorlar, kana doymuyorlar, sanıyorlar ki terörle bir yere varıp amaçlarına ulaşacaklar...
Amaçları nedir bu kana doymayan yaratıkların?
Kanla besleniyorlar da ondan!..
Önceki gün yine İstanbul’u kalbinden vurdular, 6’sı polis, 5’i sivil 11 kişiyi katlettiler, bomba yüklü aracı uzaktan kumandayla patlatarak.
Polis aracının tam geçişi sırasında gerçekleştirdiler bu kanlı, alçak eylemi.
Ölü sayısı 11, yaralı sayısı 36...
Terörle mücadele öyle kolay olmuyor işte.
Kentler kuşatılarak, köyler yakılarak, faili meçhul cinayetler işlenerek, kör terörle baş etmek olanaksız.
Biz bunları 90’lı yıllarda yaşadık ama ders almadık.
İntikam düzeni iyice hız kazandı...
Terör Güneydoğu’dan büyük kentlere sıçradı. Oturup düşünmedik “bu işin sonu nereye varacak” diye. İş böyle olunca Suruç’ta başlayıp oradan Ankara’ya, İstanbul’a uzandı.
Elbet öncesi var...
Reyhanlı, Gaziantep, Hakkâri, Yüksekova, Şemdinli, Suruç, Lice, Nusaybin, Sur, Midyat.
Şu soruyu sık sık sormadık mı:
“O hendekler kazılırken, duvarlar örülürken, evler silahlarla doldurulurken, bubi tuzakları kurulurken, devlet neredeydi devlet?”
Kin, intikam, nefret, şiddet sarmalında yaşayan bir toplum olduk... İstanbul Vezneciler’deki kanlı katliam benim yüreğimi yaktı yine...

***

Suskunluğum, yılgınlığım gözlerimden okunuyordu...
Kimileri sordu:
“Hasta mısın, neyin var, neden düşüncelisin?”
Soruyu soran biliyordu 11 canın öldüğünü, şehit düştüğünü...
O da alışmıştı teröre belli.
Sadece yüzüne baktım, yanıt vermedim...
Türkiye 90’lı yıllara geri döndü, terör azgınlaştı, kana kan intikam duyguları alevlendi, ateş bacayı sardı.
Sabah Mardin’in Midyat ilçesinden bir terör saldırısı daha yapıldı. PKK, Midyat İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bombalı araçla saldırı düzenledi... 2’si polis 5 ölü, 52 yaralı...
Acımız büyük!
Kanlı teröre karşı dik durmak gerekir. Terörün amacı halkı sindirmek, sokağa çıkamaz hal getirmek. Milyonlarca kişi alanları doldurup terörü lanetlemeli.
Hayatı yaşanır hale getirip sevgiyi çiçeklendirmek için yapmalı insanlarımız bunu. Siyasi görüşü, dini, ırkı, dili ne olursa olsun tepki göstermeli.
6 milyon oy almış bir partinin seçilmiş milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırıp onları cezalandırarak terörü önleyebilir misiniz?
Sadece onlara oy veren 6 milyon kişiyi cezalandırmış olursunuz. Terörün panzehiri demokrasi, temel hak ve özgürlüklerdir.
3 bin 746 yargıç ve savcının görev yerlerini değiştirerek mi demokrasimizi geliştireceğiz? Yoksa gazetecileri, akademisyenleri “halkı kışkırtıp, kin, nefret duyguları aşılıyor” yaftasıyla suçlayıp haklarında dava açarak mı? Zindanlara atarak mı?
Bırakalım sağa, sola laf yetiştirmeyi, ağız dalaşını, rest çekmeyi, şapkamızı çıkarıp önümüze koyalım ve kendi kendimize soralım:
“Vicdansız bir cehennemin ortasına nasıl düştük?”

***

Ölülerimiz paramparça, vicdanlarımız delik deşik...
Peki, bu çocuksu sessizlik neden?
Meclis var, siyasi partiler var. Teröre karşı birleşmek için bir araya gelmeli bu partiler. Acılar dinmeli güzelim ülkemde.
Kaç yıldır askerimiz, polisimiz, yurttaşlarımız teröre kurban gidiyor?
Kayıp olan hayatlardır...
Köleler boyun uzatır, ecirler ezilir.
Köleleştirilmiş bir toplum yarattık yeni baştan.
Suskun ve yılgın...
Her türlü sermaye ve otorite bizi rehin aldı; bugün ise tüm toplumu terör rehin almak istiyor. Askerler, siviller, polisler, bebeler ölüyor...
Önceki gün İstanbul’da, dün Mardin Midyat’ta...
Yarın nerede biliyor muyuz?
Susalım mı, konuşmayalım mı? Yazarsak suç olur mu? Gazete patronu bizi işten atar mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları