Hikmet Çetinkaya

Kandil’in ağaları...

25 Haziran 2016 Cumartesi

Düşünen değil düşünmeyen, sorgulamayan bir toplum, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerin bir yaşam biçimi olduğunun farkına varabilir mi?
Bugün Irak, Suriye, Libya gibi ülkelerin haline baktığımızda, baskıcı rejimlerin bu ülkeleri ne hale getirdiğini açık seçik görebiliriz.
Adına isterseniz iç savaş, isterseniz mezhep savaşları deyin oralarda kardeş kardeşi boğazlıyor, köktendinci terör gelmiş geçmiş tüm uygarlıkları yok ediyor.
Emperyalizmin ağababaları, bu olup bitenlerden şimdiye dek ders almadığı için o coğrafyada yaşamak zor.
Yaşadığımız topraklardaysa terör giderek azgınlaşırken, demokrasi, temel hak ve özgürlükler bir kenara itilip gazeteciler, aydınlar, bilim insanları “vatan haini” ya da “terörist” denilerek tutuklanıyor...
Toplumun giderek dilsizleştiğini, insanların sağduyularını yitirdiklerine tanık oluyoruz gün gün...
Anayasaya ters düşen yasalar çıkarılırken muhalefetin de diline bir şeyler olmuş...
Dilsizlik onlara da bulaşmış...
Susmak değil konuşmak, demokrasiye ve özgürlüklere sarılmak zamanıdır.
Susarak bir yere varılmaz...
Bunun acı sonuçlarıyla karşı karşıya kalındığında iş işten geçer...
Terörü lanetlerken laik, demokratik, sosyal, hukuk devletinden vazgeçmeyeceğiz...
Temel hak ve özgürlüklerin elimizden alınmasına, insanların yaftalanmalarına, aşağılanmalarına göz yummayacağız.
Yalan bir algı yaratarak, baskı ve şiddeti artırmaya çalışanlara karşı demokratik mücadelemizi yapacağız...

***

CHP Tunceli Milletvekili ve PM üyesi Gürsel Erol’un “Toplumsal Barış Raporu”nun ana başlığı “neler yapmalıyız” sorusunun yanıtında yatıyor.
Gürsel Erol’un saptamalarına katılıyorum...
Erol diyor ki:
“Kürt sorununun bugün Türkiye’nin yaşadığı en temel sorun olduğu bir gerçektir. Bu sorun zaman ve neden-sonuç ilişkisi bakımından tarihsel nitelikler taşırken diğer yandan da güncel bir sorun olma özelliğini taşımaktadır.”
Bu kadim topraklar üzerinde bin yıllık bir geçmişe uzanan, birbirine kardeşlik hukukuyla bağlı olan Türk ve Kürt halkı tarihsel, aynı zamanda güncel olan bu sorunu çözmek zorundadır.
Peki, bu nasıl olacaktır?
Kardeşlik hukukuyla barış içinde...
Elbet bunu PKK’nin Kandil’deki patronları, kurulu düzenlerinin bozulmaması için istemeyeceklerdir.
Onların keyfi yerindedir, tek amaçları “Kürtlerin sorunu var” diyerek şiddeti daha da artırmaktır.
Bir yıl içinde 600 şehit veren biziz, Almanya, Fransa, İngiltere falan değil, bizim çocuklarımız şehit düştü...
TSK’nin açıklamasına göre 7 bin 740 PKK’li etkisiz hale getirildi.
Şehit düşenler, ölenler...
İster asker, ister polis, ister Kürt gençleri olsun...
Hepsi ama hepsi bu ülkemizin yoksul ailelerin çocuklarıydı.
Demokrasiden, hukuktan, özgürlüklerden vazgeçmek teröristlerin işine yarar.
Zaten Kandil de bunu istiyor!
Bu ulusal sorunu demokratik yöntemle, meşru bir zeminde toplumsal mutabakatla çözebilir.
Çözüm adresi açıktır:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi...”

***

Gelin yangına körükle gitmeyelim, eşit yurttaşlık temelinde özgür bir Türkiye yaratmak için çaba gösterelim.
Geçmişin yıkımlarını onaralım, demokrasi ve özgürlükleri yaşam biçimi yapalım...
O zaman terör ağaları Kandil’de kalamayacaklar.
Onların oyunlarını bozmak için, barıştan, kardeşlikten, özgürlükten söz edelim.
İşte o zaman PKK kalmayacak, Ahmed Arif’in deyişiyle bu ülkenin dağlarına bahar gelecek...
İnsanlar farklı düşüncelerde olabilir, anlayış gösterelim...
Aydınları, gazetecileri, insan hakları savunucularını “terörist” ya da “vatan haini” olarak yaftalamak salt Kandil’deki ağaların işine yarar.
Unutmayın!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları