Hikmet Çetinkaya

Kan ve rant...

28 Haziran 2016 Salı

Baskıcı rejimlerin boy verdiği bir dönem, özgürlük karşıtı gelişmeler, aşırı sağcı, ırkçı siyasal partilerin yükselişi ve Büyük Britanya’nın halkoylaması sonucu Avrupa Birliği’nden kopuşu...
Bundan sonra AB ve İngiltere arasında nasıl bir ilişki yaşanacağı, sürecin nasıl sonuçlanacağı belli değil.
Belli olan ve gözle görülen yaşlı kuşağın, aşırı sağcı, kafatasçı, yabancı düşmanı partilere karşı sempatiyle bakması...
Özgürlük karşıtı demokrasiler eğer AB ülkelerinde iktidara gelirse AB’de tüm siyasal dengeler altüst olacak, özgürlükçü demokrasinin önü kesilecek.
Özgürlük karşıtı demokrasilerin önünü açmak için adları geçen kişilere baktığımızda başı Marine Le Pen çekiyor.
Çok tehlikeli ve vahim bir yol ayrımı gözüküyor nereden bakarsanız bakın...
Marine Le Pen’e bu otoriter rejimlere giden uçurumlar vadisinde Boris Johnson, Geert Wilders, Nigel Farege, Donald Trump yol arkadaşlığı ediyor.
Saydığım bu adlar vahşi kapitalizmin güler yüzü küreselleşme, sömürü, emperyalizm sarmalının savunucuları.
Avrupa’nın gözde liderleri, kan, gözyaşı, emek üzerinden bir yol haritası çizip yoksul halkları birbirlerine kırdırmak için yarın daha çok kan akıtmaya çalışacaklar.
Demokrasi çıtası aynı yerde kalmayacak, sendikalar hepten güçten düşecek, sermayeemek çelişkisi daha da derinleşecek.
Barışın yerini savaş alacak!

***

Kuşaklar arasındaki çatışma öteden beri var olan bir gerçekti. Bu gerçek son yıllarda AB ülkelerinde ivme kazandı. Aşırı milliyetçi, ırkçı, kafatasçı siyasal partiler yaşlı kuşağın gözdesi olmaya başladı. AB Avusturya’da ırkçı partinin iktidara gelmesini engelledi. Almanya’da bir ırkçı, faşist partinin kurulması yasalarla engellendiği için pek umursanmadı...
Bu doku yabancı düşmanlığı ve Müslüman karşıtı söylemlerle örülüp aşırı sağcı partilerin ekmeğine yağ sürülüyor...
İngiltere’de yaşlı kuşağın AB’yi terk etmesinin başlıca nedeni bu.
Ortadoğu’da yaşananlar dinci terör örgütlerinin AB ülkelerinde yuvalanmaları Paris katliamı; İngiltere’de geçmişte yaşanan terör eylemleri, patronların ucuz emek gücüne dayalı sömürüleri...
Bir de buna AB’nin siyasal ve ekonomik politikaları, emekli nüfusun giderek yoksullaşması eklenince yıllardır süregelen karmaşık ilişkiler bir yerde kopuyor.
İngiltere’yle AB arasında bundan sonra nasıl bir ilişki kurulacağını, Türkiye-AB arasında nasıl bir süreç işleyeceğini henüz bilmiyoruz.
Tek bildiğimiz AB ülkelerinde aşırı sağcı, şoven siyasi partilerin yükselişe geçmesi, özellikle yaşlı (emekli kesim) kuşaktan büyük bir destek almaları...
Bir de buna kuşaklar arasındaki çatışmayı az önce belirttiğim gibi koyabiliriz.

***

AB ülkeleri hiçbir zaman “çokkültürlü” bir model olmadı ve olamazdı da...
Bunları yıllarca yazdım.
Türkiye’de bir kesim AB’yi hep baştacı yaptı eleştirmedi, bu modelin, sanayisi ve demokrasileri gelişmiş birliğin kurucu ülkelerinin kendi çıkarlarına göre düzenlendiğini söyledim...
Kendi modellerini yaratarak dünya halklarını nasıl kucaklayacaklardı?
Bu soruyu sordum!
Bulgaristan’ı, Kuzey Kıbrıs Rum Kesimini AB’ye alan bir düşünce yapısı, niçin Türkiye’yi yıllardır AB kapısı önünde bekletiyordu?
Her neyse!
Bu arada Türkiye’yle İsrail arasındaki ilişkiler tam bu sırada düzeldi...
Şimdi gözler Moskova’da...
Hele yaz geçsin, turizm dibe vursun, düzelir inşallah!
Hem racon kesersin hem de karizmayı çizdirirsin, nasıl olsa unutulur!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları