İthal milli irade!

05 Temmuz 2016 Salı

Bu sütunda, milli irade kavramı, demokrasi ile ilişkileri, demokrasilerde milli iradenin sınırları, milli irade kavramının çarpıtılmasının doğurduğu sonuçlar, milli iradeyi salt sandığa indirgeyerek yalnızca ondan ibaret saymanın sakıncaları çokça işlendi.
Türkiye’de temel hak ve özgürlükleri hiçe sayan, demokrasinin kurumlarını teker teker dejenere edip kuralları anlamsızlaştırarak, toplumu cendereye sokan Tayyip Erdoğan uygulaması, amacı olan totaliter “Reis rejimi”ne doğru yönelirken kavramları içini boşaltarak yozlaştırmak yöntemini kullanıyor.
İdarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargı denetiminde olması, kişinin düşünce ifade, örgütlenme konusunda özüne kimsenin dokunamayacağı, temel hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesi, anayasal denetimin gereklerinin yerine getirilmesi, kuvvetler ayrılığı ilkesinden sapılmaması, yargı bağımsızlığına saygı ile adil yargının herkesin emin olacağı biçimde güvenceye alınması gibi temel gerekler çiğnenmekte, yalnızca sandıktan birinci çıkma yeterli sayılmaktadır.

***

Sandıktan birinci çıkanın iktidar olması demokrasi olarak sunulmaktadır. Sandıktan birinci çıkanın milli iradeyi temsil ettiği gerekçesiyle, her şeyi yapmaya muktedir olduğu kabul edilmekte, baskı ve zulüm, milli irade kılıfına büründürülerek uygulanmaktadır.
En fazla oyu alanın her türlü denge ve denetim mekanizmasından azade, hiçbir kurala bağlı olmaksızın, temel hak ve özgürlükleri çiğneyerek, istediğini yapmasının mümkün olmaması bir yana, Türkiye’de sandığın milli iradeyi yansıttığı da çok kuşku götürür.
Sandığın milli iradeyi yansıtabilmesi için, her şeyden önce seçimlerin bağımsız yargı denetiminde olması gerekmektedir. Bağımsız yargı olmayınca, özgür ve dürüst seçim de olamamaktadır. Yargının bağımsız olmayıp, iktidar güdümünde olduğu Türkiye’de seçimin dürüstlüğün de güvenilir bir denetim altında olduğunu söylemek mümkün değildir.
Sandığın milli iradeyi yansıtabilmesinin bir diğer koşulu da halkın ne olup bittiğini doğru olarak bilmesi, haber alma özgürlüğüne sahip olmasıdır.
Halk ne olup bittiğini bilmiyor, yalan haberlere muhatap kılınıyor, basın esir alınıyorsa, orada milli irade ifsat edilmiştir demektir ve sandıktan çıkan ifsat edilmiş irade de milli irade değildir.
Nihayet sandıktan yansıyan sonucun milli iradeyi yansıtması, halkın sindirilmemiş olması koşuluna bağlıdır.
Türkiye’de bütün bu koşulların oluşup oluşmadığı ve sandığın milli iradeyi yansıtıp yansıtmadığını takdirlerinize sunarım.

***

Her neyse yine de ülkemizde çoğunluk, sanki bütün bu koşullar yerine getiriliyormuşçasına demokrasi oyununu oynuyor.
Burada oyunun can alıcı noktası oy çoğunluğunun Tayyip Bey lehine çıkmasıdır.
Bu şart yerine gelince, gerine gerine “milli irade” öne sürülmektedir.
Peki, başkanlık sistemi olayında olduğu gibi, çıkan oylar buna yetmez ise başka bir deyişle “milli irade!” Tayyip Bey’e “hayır” derse ne olacak?
O zaman istenen sonucu vermeyen milli iradeyi etkileyecek ithal bir milli irade getirtilecektir.
Suriyelilere vatandaşlık verilerek 1.5 milyon Suriyeli seçmeni sisteme eklemleme girişimi ithal milli irade projesinin ilk adımıdır.
İthal milli irade ile milli yerli despot yaratan bir sisteme sahip olmak onuru da ilk defa Türkiye’ye nasip olmaktadır.
Hayırlısı olsun!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları