Geleceği nasıl şekillendireceğiz?

17 Temmuz 2016 Pazar

Hafta pokemon çılgınlığıyla başladı, darbe girişimi ya da “kalkışma” çılgınlığıyla sona erdi.
Demek bu ülkede bazıları hâlâ darbelerin çözüm olabileceğini düşünüyor. Hem de yaşanan onca deneyimden sonra. Darbelerin sonuçları ortadayken. Görünen o ki geçmişten ders çıkarılamamış. Oysa darbeler çözüm değildir, çözüm demokrasidedir. Bu ülkeyi ileri taşımak için yapılması gereken, demokrasiyi, hukuk devletini geliştirmektir. Özgürlükleri genişletmektir.
Cep telefonlarına yüklenen bir oyun olan Pokemon Go, dijital dünyaya hızlı bir giriş yaptı. Pokemon Go, gerçek dünya ile sanal dünyayı bir araya getiren bir oyun.
Oyunu yükleyenler karşılarında yaşadıkları kentlerin haritalarını görüyorlar. Bu haritalardaki ipuçlarını değerlendirerek, değişik mekânlarda gizlenmiş pokemonları avlamaya çalışıyorlar.
Oyun öylesine ilgi gördü ki, daha ilk hafta milyonlarca insan oyunu cep telefonlarına yükleyip oynamaya başladı.
Türkiye’de de öyle. Belki de yolda gözünü cep telefonundan ayırmayan insanlara rastlamışsınızdır. İşte onlar büyük olasılıkla Pokemon Go oyuncularıydı. Bugüne kadar bilgisayar oyunlarıyla hiç ilgilenmediyseniz bu satırları okurken muhtemelen “Alt tarafı bir oyun, bunu bu kadar abartmaya ne gerek var” diye düşünüyorsunuzdur. Öyle değil.
Pokemon Go, onu geliştiren şirkete bir haftada 11 milyar dolar kazandırdı.
Ne anlama geliyor 11 milyar dolar?
Örneğin Türkiye’nin en büyük ilk on şirketinden biri olan Türk Hava Yolları’nın piyasa değeri, 3.4 milyar dolar.
Forbes dergisinin hazırladığı “En Büyük 2000 Firma” listesinde Türkiye’den 11 firma yer alıyor. Listeden firmaların piyasa değerlerine bakıyorum:
Halkbank 4.8 milyar dolar, Enka Holding 7 milyar dolar, Türk Telekom 8.2 milyar dolar. Liste böyle gidiyor. En tepe Koç Holding var. 13.5 milyar dolar.
Cep telefonları için yazılmış bir oyunun, bir haftada yarattığı parasal değere bakar mısınız?
ABD Başkanı Obama’nın neden çocukları bilgisayar programcılığıyla tanıştırmak, “kodlamayı sevdirmek” amacıyla her yıl gerçekleştirilen “kodlama saati” etkinliğine katıldığı sanırım şimdi daha iyi anlaşılıyordur.
Obama bir kodlama etkinliğinde gençlere yönelik olarak bakın ne söylemişti:
“Bilgisayar programcılığı öğrenmek sadece sizin geleceğiniz için değil, ülkemizin geleceği için de önemlidir. Sadece bir bilgisayar oyunu satın almayın, bir tane de siz yapın. Telefonunuzla sadece oyun oynamayın, programlayın. Kimsenin size ‘yapamazsın’ demesine izin vermeyin. Bilgisayarlar geleceğin çok büyük bir parçası olacak. Eğer sıkı çalışırsanız, geleceği sizler şekillendirebilirsiniz.”
Dünyada pek çok ülke daha ilkokuldan itibaren çocuklarına bilgisayar yazılımları geliştirebilmeleri için kodlama eğitimi veriyor: İngiltere, Estonya, Güney Kore, Finlandiya, Almanya ve İspanya başı çekiyor.
Bu ülkeler çocuklarını “dijital geleceğe” hazırlıyor, kendi geleceklerini şekillendiriyorlar.
Peki, biz geleceğimizi nasıl şekillendiriyoruz?
Darbe girişimleriyle, özgürlükleri sınırlandırarak, hukuk devletini ortadan kaldırarak, eğitim kalitesini düşürerek, beyin göçünü hızlandırarak nasıl bir gelecek şekillenir?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları