Simonların darbesi

23 Temmuz 2016 Cumartesi

“15 Temmuz” Hanefi Avcı’nın Silivri’yi boylamasına sebep olan “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabını hatırlattı bana…
En tepeye dek sızıp yuvalanan ve emir komuta zincirini kıran bir örgüt…
Avcı bu dehşet tabloyu tanıklıklarıyla devlet katında “ihbar etmek” ve devletin ele geçirilmesine karşı zamanında uyarı yapmak için çalmadık kapı bırakmadığını, ama aşamadığı duvarlar nedeniyle kitabı kaleme aldığını söylemişti.
Avcı’nın “faş ettiği” bu “Simonların tehdidi” için 24 Ağustos 2010 tarihinde “Türkiye’nin Dünyalar Savaşı” başlığıyla aşağıdaki yazıyı yazmıştım. Hafıza tazelemek için yeniden yayımlıyorum.

***

Steven Spielberg’in “Dünyalar Savaşı” filmini görmüş müydünüz?
Günlük yaşamlarıyla haşır neşir insanlar, umulmadık bir anda yeraltından çıkan ve dehşet saçan yaratıkların istilasına uğrar.
“Yeraltında” gizlilik ve sinsilik içinde yuvalanan yaratıklarca gerçekleştirilen dev istila, (yer üstündeki) insanlar için tarifsiz şok olmuştur.
Şokun büyüklüğünün nedeni, istilanın “sinsiliğidir”…
“Dev çaplı saldırı ve örgütlenmeyi”, insanlık vaktiyle öngöremediği ve tehlikeyi zamanında fark edemediği için istila anında gafil avlanmıştır.
“İnsanlığın aklı” ve “diyalog” işe yaramaz…
“İstilacıların” “akıl” ve “diyalogla” işi yoktur…
Bireysel mücadele deseniz keza…
Bireysel düzlemdeki mücadeleler de anlamsız kalacak, yalnız yenilgi getirecektir…
İstilacılar zira muazzam bir ahtapotun kolları gibi artık sarılabilecek her yeri çoktan sarmıştır.
İstila edenlerin bundan böyle yalnız bir hedefi vardır: “Mevcut uygarlığı köklerinden söküp, imha etmek!”
Yerine; farklı, bambaşka bir dünya koymak…
Filmin adı bu nedenle “Dünyalar Savaşı”.

Tahakküm alegorisi
Spielberg, kendisinden önce defalarca perdeye ve sahneye uyarlanmış bu konuyu, geçen yüzyıl başında H. G. Wells’in kaleme aldığı aynı isimli eserinden almış.
Wells ve günümüzde Spielberg’in uyarladığı “istilacı yaratıklar”, özde şeffaflıktan uzak; “sinsi/totaliter, tahakküm/imha” adına bir simgesel göndermeden ibaret.
Bu “sinsi plan” yaşamı cehenneme çeviriyor...
“Dünyalar Savaşı” bu cehennem alegorisini anlatıyor.
Hanefi Avcı’nın yok satan “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabının; bendeki ilk çağrışımı; “Dünyalar Savaşı”nın korkunç cehennemi oldu.
Avcı, Wells ya da Spielberg gibi… “yaratık uzaylıları” kullanmıyor da…
“Simonlar” diyor…
“Simonlar”; Spielberg’in görsellik kazandırdığı “Dünyalar Savaşı”ndaki gibi yeri göğü sarsan gürültülü şimşeklerle, yeraltından yeryüzüne çıkmak üzere tam kadro artık harekete geçmenin hazırlığı içindeler…
Avcı’nın kitabı, en kritik anda yapılan bir uyarı gibi…
“Bu son şansınız!” demeye getiriyor Avcı, “Bu noktada ‘Dünyalar Savaşını’ durdurdunuz, durdurdunuz…
Durduramazsanız… ‘Simonlar ben dahil herkesin/ hepimizin yaşamını cehenneme çevirecek ve bundan böyle de önlerini hiçbir kudret kesmeyecek/kesemeyecek!’
Avcı kitabını birebir bu bilinçle yazdığını söylüyor: “Bunların (Simonların!!!) hayatımın bundan sonrasını zindan edeceğini biliyorum.
Geçmişte çok örgütün hedefi oldum. Ama bu defakinin başka bir şey olduğunun da farkındayım.”
Ardından ekliyor: “Gelecekte bu ülke böyle giderse herkes için cehennem olacaktır!”

Zamana karşı savaş
Hanefi Avcı, kimsenin bilmediği; haberdar olmadığı şeyleri.. söylüyor olmayabilir…
Ama ilk kez Avcı çapı ve deneyiminde bir “istihbaratçı” tarafından; adı sanı konularak söyleniyor söylenenler…
Avcı’nın kitabına konu olan “Dünyalar Savaşı”nın, “Haliç’teki neferlerinin” adları, soyadları, kod adları filan var…
Devletin haberi olmaksızın yaprak kıpırdamadığı ülkemizde; “ulusal egemenliğin” sahibi olması beklenen parlamentoda, “ulusal güvenliğin” simgesi olan orduda, yargıda, istihbarat teşkilatı ve emniyette bir “Dünyalar Savaşı” mantığı içinde -şeffaflıktan tamamıyla uzak- bir yeraltı örgütlenmesi yapılmış.
Devletin tüm organlarını “istila yaklaşımıyla” saran bu “örgütlenmenin” yerüstüne çıkması artık anlaşılan “an meselesi…”
Avcı’nın kitabına anlam kazandıran bir diğer unsur da bu: Artık çok kıymetli olan “zamana karşı bu savaş!”
Ne diyor Avcı?
“Bildiklerimi gidip önce, Başbakan’ın başdanışmanına anlattım… Hareket görmeyince (her riski göze alarak…) kitabın bir an önce yazılması gerektiğine inanıp yazmaya karar verdim…”
Avcı’nın anlattıkları Wells/Spielberg… “kurgularına” nal toplattıracak cinsten.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sevgiliye Mektuplar 24 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları