‘Bir musibet bin nasihatten evladır’

27 Temmuz 2016 Çarşamba

15 Temmuz kanlı darbe girişimiyle başlıktaki atasözü bir kez daha doğrulandı. Her şeyden önce toplumca “büyük konuşmamayı”, “ağzımıza her geleni ardını düşünmeden söylememeyi” öğrendik.
Bunu belirgin olarak iktidarın ve muhalefetin önde gelenlerinin söz ve davranışlarında görüyoruz.
Örneğin, bir muhalefet lideri yarın olabilecekleri düşünerek “Ben diktatör bozuntusunun kaçak sarayına gitmem!” dememeliymiş.
Bir cumhurbaşkanı da muhalefet liderine çatarken, “Ben onu yok sayıyorum” türünden sözler etmemeliymiş.
Bu ülkede öyle şeyler olur ki o muhalefet lideri Beştepe Sarayı’na da gider, Cumhurbaşkanı da yok saydığı o muhalefet liderinin elini sıkıp ona teşekkür de eder.
Topluma gelince... Ortak kanaat Türkiye’de bir askeri darbe olasılığı bulunmadığı, çünkü gerekli koşulların ortadan kalkmış olduğu yönündeydi. Bu kanaat 15 Temmuz’da bombalarla, kurşunlarla silinip süpürüldü.

***

Doğal ki şaşılıp gülünecek şeyler de var... Yandaş kalemlerin bir anda demokrasi havarisi kesilmeleri gibi... Ergenekon, Poyraz, Askeri Casusluk gibi dava süreçlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en parlak subayları yargılanırken döktürdükleri “asalım, keselim, zindanlarda çürütelim” yollu yazılar gün gibi belleklerimizde.
Bizler, bu davaların birer kumpas olduğunu, amacın bu subayları tasfiye ederek, Fethullahçı subaylara yer açmak olduğunu söylerken yandaş kalemler körlük içinde bildiklerini okuyorlardı.
Tabii ki bu arada çok şey bildiklerini sanan ama aslında hiçbir şey bilmedikleri defalarca ortaya çıkan liberallerimizi de unutmuyoruz.

***

Çok söylenir ya “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diye, bu sefer gerçekten hiçbir şey eskisi gibi olmamalı.
Bir simgedir: Taksim Meydanı bundan böyle 1 Mayıs gösterilerine mutlaka açılmalı.
AKP, altı milyon seçmenin oyuyla TBMM’de 59 milletvekili bulunan Halkların Demokratik Partisi’ni dışlamaya son vermeli.
İktidar, toplumun laik kesimiyle ilişkilerinin olumsuz niteliğini değiştirmeli.
Demokrasi, özgürlük, insan hakları toplum tarafından en yüce değerler olarak içselleştirilmeli.
Medya ve medya üzerindeki baskılara son verilmeli.
Zaten yasal olarak 15 Temmuz darbesine katılanlara uygulanamayacak olan idam cezası tartışmalarına son verilmeli.
İktidar, Avrupa Birliği’ne ilişkin düşünce ve tasavvurlarını gözden geçirerek somut olarak ortaya koymalı, kamuoyuyla paylaşmalı.

***

Daha yazacak çok şey var ama...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları