‘Nabza Göre Şerbet’ Süreci...

30 Temmuz 2016 Cumartesi

Atatürk’ün ölümünden bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nin önündeki en önemli engellerden biri de siyaset önderlerinin “nabza göre şerbet verme” alışkanlığını birkaç önder dışında gelenekselleştirmesi olmuştur.
Nabza göre şerbet verme” gerçekleri ve doğru olanı söylemek yerine kimi kişilerin ya da birlikteliklerin hoşuna gideceği sanılan ve onları yönlendirmek amacıyla söylenen sözleri tanımlamak için kullanılan bir deyimdir.

***

Andığım deyim siyaset tarihimize Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu (1922-1988) tarafından armağan edilmiştir.
1955 yılında 33 yaşında profesör olan Feyzioğlu, 1956 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) dekanı olmuştur. 1956-57 ders yılının açılışında yaptığı konuşmada öğrencilere görev aldıklarında “nabza göre şerbet vermemelerini” öğütlemiş; özgürlükten, akademik güvenceden söz etmiştir.
Konuşma, Demokrat Parti (DP) iktidarını rahatsız etmiş, Milli Eğitim Bakanı Ahmet Özel, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’nden Feyzioğlu hakkında soruşturma açılmasını istemiştir. Üniversite senatosu ise konuşmanın bilimsel olduğu yanıtını vermiştir.
Bugünle karşılaştırıldığında, senatoların, öğretim üyelerinin görüş açıklamalarına kızılmasına bile “Emriniz olur” demesini vurgulamak gerektiği kanısındayım. Ankara Üniversitesi Senatosu’nun yanıtı üzerine Milli Eğitim Bakanı, o dönemde de geçerli olan “görülen lüzum üzerine” gerekçesiyle Feyzioğlu’nu bakanlık emrine almıştır. Feyzioğlu bu uygulama üzerine üniversiteden istifa etmiş, 1957 seçimlerinde CHP Sivas milletvekili olarak eylemli siyasal yaşamına başlamıştır.

***

Bu uzunca girişi, hem akadmik yaşamın getirildiği durumu, hem de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, ardılı olduğunu söylediği Demokrat Parti’nin yöneticilerinin üniversite anlayışı ile ne kadar uyumlu olduğunu göstermek için yaptım.

***

Nabza göre şerbet verme” geleneğinin son örneklerinden biri de “idam cezası” oldu.
Kullanıma açılmasının gerekçesi de “Halk istiyor” cümlesiyle özetlendi.
Sırası gelmişken CHP’yi suçlamak için kullanılan ve adı da bilinmeyen tek parti yöneticisinin, gazetede manşet olduğu ileri sürülen “Halk plajlara akın etti vatandaş denize giremiyor” yaklaşımını da anımsatayım. Bu başlığı atan gazete bugüne kadar bulunmadıysa da AKP’nin yaklaşımı da benzer mantığı yansıtıyor sanırım.
“Halk istiyor” cümlesiyle vatandaşların tümünün istediği anlatılmak isteniyor. Oysa gerçeği yansıtmıyor.
Madem, halkın isteği çok önemli, öteki isteklerini de dikkate almak gerekmez mi?
Halk pahalılıktan, terörden, korku ortamından, torpilden, betonlaşmadan, ormanların yok edilmesinden, parklara AVM dikilmesinden de yakınıyor.
Ama bu saydıklarımın götürüsü, son hainlere uygulanması olanaksız idam cezasının ise sadece oy da olsa getirisi var.
İşte “nabza göre şerbet verme” bu yaklaşıma deniyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları