Ilımlı İslam

20 Ağustos 2016 Cumartesi

İslamcı akımların her türlüsü ile işbirliği, onları dilediğince kullanma girişimi, ABD’nin hep denediği bir yöntem. İslam ülkelerini hoyratça istikrarsızlaştırmak, hatta kaosun pençesine atmak da Sam Amca’nın sıkça başvurduğu bir yol.
Bu gerçeklerin ışığında söyleyebiliriz ki, İslam dünyasının ve de Ortadoğu’nun bugün içinde yüzdüğü durumda ve karşı karşıya bulunduğu sorunlarda, her zaman ABD’nin dahli vardır.
Radikal İslam ve onun terörist girişimlerinden yakınan, ona karşı barışı ve demokrasinin savunuculuğu kampının liderliğini üstlendiğini ileri süren ABD’nin Radikal İslamın bugünkü teröründeki sorumluluk payını görmemek de mümkün değil. Bugün sahnede olan, herkesin terörist eylemlerinden şikâyetçi olduğu ve bir zamanlar ardında ABD’nin bulunmadığı bir tek radikal İslamcı örgüt gösteremezsiniz.
Bütün radikal İslamcı örgütlerin oluşumunda bir zamanlar, onu kendi çıkarları için kullanmayı hesaplamış, ABD parmağı vardır. Kendi oluşturduğu örgütlerin kendisine karşı dönüp vurmaya başlaması, ABD’nin, radikal İslama karşı “ılımlı İslam” düşüncesini desteklemesi ve geliştirmesine yol açmıştır.

***

Oluşmasında ABD’nin de katkısının olduğu “ılımlı İslam” modellerinin 21. yüzyıldaki en ünlü örneği, Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP hareketidir.
AKP, kuruluşundan itibaren bütün Batı dünyasında el üstünde tutulmuş, kuruluş yıllarında henüz umutları boşa çıkarmamış olduğu sırada da hızlı evrensel bir model olmuştur.
Ilımlı İslam modeli ile amaçlanan, Batı (ABD ve AB) ile dost, küreselleşmeye eklemlenmiş, kapitalist ilişkilerin gerekli gördüğü kurumlarla donatılmış, ABD’nin dünyanın çeşitli bölgeleri ve özellikle Ortadoğu için öngördüğü modelin oluşumuna katkıda bulunacak, katılımcı olmasa bile bir tür demokrasinin temel kurumlarına bir ölçüde saygılı, dolayısıyla uzaktan kumanda ile denetimi de mümkün iktidarlar oluşturmaktı.
Tayyip Erdoğan modeli ile olduğu kadar “Arap baharı” ile gerçekleşmesi öngörülen düzen buydu.
Ama başlangıçta büyük umutlar bağlanan modelin istendiği gibi yürümediği kısa süre içinde ortaya çıkmıştır.
Bir zamanlar, ılımlı İslamın karizmatik lideri olarak kabul edilen Tayyip Erdoğan zamanla, demokrasiyi ayaklar altına alan, basını ezen, her fırsatı kendi kişisel sultasını geliştirmek için değerlendiren ve bütün bunlardan daha da önemlisi, her vesileyle uluslararası teröre destek veren kişi görünümüne bürünmüştür.
Artık Washington gibi Brüksel ve Berlin de Tayyip Bey’i teröre destek veren şahıs olarak görmekte ve Tayyip Bey gibi ılımlı İslamın kendisine de kuşku ile yaklaşmaktadırlar.

***

Tayyip Bey’in Batı dünyası tarafından böylesine yalnız bırakılmış olmasının nedeni budur.
Tayyip Bey’in de, başarısız darbe girişiminin ardından, içeride daha geniş destek aramasının nedeni, ılımlı İslam ile birlikte kendi imajının da böylesine bozulmuş olmasındandır.
Kısacası içinde bulunduğumuz dönemde toplumsal uzlaşma Tayyip Bey için bir tercih olmaktan çıkıp, bir zorunluluk haline gelmiş bulunmaktadır.
Tayyip Bey artık karşı karşıya bulunduğu devasa sorunlar karşısında, yalnızca, kayıtsız şartsız arkasında olan tabanın desteği ile yetinmez, daha geniş bir desteğe ihtiyaç duymaktadır.
İktidarın açılımlarına bir de bu açıdan yaklaşmakta, ihtiyatı elden bırakmadan toplumsal uzlaşmaya arka çıkmakta yarar var.
Ancak Tayyip Bey’in, ne zaman ne yapacağı belli olmadığından, açılıma ihtiyatlı yaklaşmak tabii ki zorunludur.
Fakat şurası bilinmeli ki, Tayyip Bey uzlaşmaz tutumunda direnirse, yalnız demokrasiyi değil kendisini de silmek durumunda kalabilir.
Ilımlı İslam konusundaki kuşkular, Tayyip Bey konusundaki kuşkuları da şahlandıracaktır.
Ilımlı İslamın radikal İslam ile geçirgenliği ve onun kaçınılmaz müttefiki olduğu şüphesi Tayyip Bey’in de sonunu getirecektir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları