Dijital ölümsüzlük

21 Ağustos 2016 Pazar

Herkesten “E=mc2” gibi bir formül bulmasını, bir “Monalisa” yapmasını ya da “Ne kadınlar sevdim zaten yoktular” gibi bir dize yazmasını beklemek gerçekçi değil elbette.
Bu yüzden, geride bir eser bırakarak “ölümsüzleşmek” zor.
Bazıları başka bir çözüm bulmuş. Öldükten sonra bedenlerini dondurmaya karar vermişler. “Yüz yıl sonra teknoloji geliştiğinde beni tekrar canlandırırlar. O zamana kadar hastalığıma da çare bulunmuş olur, uzun bir hayat yaşarım” diye düşünmüşler.
ABD’de bugüne kadar 250 kişi bu şekilde dondurulmuş. Psikoloji profesörü James Bedford 1967 yılında dondurulan ilk insan. Öldükten sonra dondurulmak isteyenlerin sayısı bin kadarmış.
Eskiden tüm bedeni dondurmak 200 bin dolarmış. Fakat son zamanlarda bu işi yapan şirketlerin sayısı artınca, fiyatlar 35 bin dolara kadar düşmüş.
Şirketlerin dondururken kullandıkları yöntemler, yüz yıl sonra yeniden canlandırılmaya uygun mu? Dondurulmuş bedenler 100 yıl boyunca gerçekten korunabilir mi? Kim bilebilir.

***

Ünlü Çin İmparatoru Qin Shi Huang’ın mezarını 8 bin toprak askerden oluşan ünlü Terrakotta ordusu koruyordu. Ölümden çok korkan Quin Shi Huang da ölümsüzlüğü bulmaya çabalamış. Fakat ölümsüzlüğü bulmak için gönderdiği ordudan kimse geri dönememiş.
Gılgamış Destanı’ndan da anlaşılıyor ki, ölümsüzlük arayışı çok eskilere uzanıyor. Ölüm ötesi yaşama ilişkin Antik Mısırlıların “Ölüler Kitabı”nda ne diyordu:
“Bu kitap çok gizli ve çok derin bir sırdır.”

***

Şimdilerde “dijital ölümsüzlük” gündemde.
Bu iş için kurulmuş şirketler bile var. Önce sizi analiz ediyorlar.
Sosyal medyadaki paylaşımlarınızı, beğenilerinizi, yazdıklarınızı… Sonra size uzmanlar gönderiyorlar. Profilinizi çıkarıyorlar. Ardından bir yapay zekâ programı yaratıyorlar. Bu yazılım “dijital kopyanız” oluyor.
Sizin gibi konuşan, espri yapan, öğüt veren bir yapay zekâ yazılımı…
Son aşamada sizden “dijital kopya”nızla arada sohbet edip onu eğitmeniz isteniyor. Sizi doğru temsil etsin diye.
Siz öldükten sonra dijital kopyanız yaşamaya devam ediyor. Sonsuza kadar.
Ne mi yapıyor?
Sosyal medyada, Facebook’ta, Twitter’da paylaşım yapmaya devam ediyor.
Çocuklarınızla, torunlarınızla sohbet ediyor. Öğütler veriyor.
Bir süre sonra, seslerimizi de sentezleyeceklermiş. Böylece bizden sonrakiler, dijital kopyamızla sadece yazışmayacak, sohbet de edebileceklermiş.
Cep telefonunuzda yapay zekâ yazılımı “Siri” ile sohbet etmek yerine, büyükannenizin sesini duyduğunuzu hayal edin:
“Terli terli soğuk su içme dememiş miydim sana evladım. Hasta olacaksın.”

***

Yapay zekâdaki gelişmeler, birbirinden ilginç projeleri gündeme getirecek.
“Bu işin sonu yok” diyor uzmanlar, Shakespeare’ler, Sokrates’ler, Marx’lar, Einstein’lar bıraktıkları eserler incelenerek yeniden canlandırılacak.”
Kiminle sohbet etmek isterdiniz? Marx, Hegel, Kant, Schopenhauer, Freud, Adorno?
Ölmüş filozofları birbirleriyle sohbet ettirmek de ilginç olacaktır.
Kanadalı yapay zekâ uzmanı Hossein Rahnama şöyle diyor: Reagan’ın dijital kopyasını yaratsak ve ona Donald Trump hakkında ne düşündüğünü sorsak ilginç olmaz mıydı?”
Peki ya Marx’ı canlandırsak... Kapitalizmin dünyayı ne hale soktuğunu görünce ne derdi acaba?
Ya da Atatürk canlansa ve Türkiye’nin bugünkü halini görse… Sizce ne derdi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları