Fırat manzarası

31 Ağustos 2016 Çarşamba

Fırat Kalkanı Operasyonu’na yeni gelişmeler ışığında bakmaya devam edelim... Bir haftayı dolduran operasyonda ortalık toz dumandan görülmez halde.
Türkiye ‘dönüm noktası’ teşkil eden darbe girişimi sonrası Suriye’de manevra alanı açmayı başardı. IŞİD’le savaş görüntüsü altında en başta bölgede ABD desteğiyle oluşmakta olan Kürt koridoru kırılıyor. Rusya ve İran üzerinden gizli uzlaşma sağlandığı, Türkiye ile Suriye’nin ‘Adana anlaşması ruhuna’ döneceği iddiaları eksik değil. Doğruysa elbette bu Suriye savaşının başından bu yana ilk kez ABD’yi ‘oyundan düşürmek’ anlamına gelir.
Ankara’daki siyasal İslamcı aklın, Ahmet Davutoğlu’yla birlikte ‘değerli yalnızlıktan’ kurtulduğu şüphe götürmez. Ancak ittifak cephesi henüz net değil. Herkes Türkiye’nin bir sonraki adımına bakıyor, ikazları ile süreci şekillendirmeye çalışıyor.

***

ABD: Fırat Kalkanı’na ABD hava desteğinde girişildi. Ancak Wall Street Journal’in dünkü haberine bakılırsa Obama’nın operasyondan haberi bile olmadı. Türkiye ile planlansa da sahadaki değişiklikler sonrası ABD özel güçleri Kürtlerle işe koyulacakken, Türkiye ‘tetiği tek taraflı çekti’. Doğruysa, “darbe girişimi şüphelisi” ABD’nin adımları, Biden’ın Ankara’ya gelip verdiği mesajlar daha bir mana kazanır. IŞİD’le savaşta TSK’nin doğrudan müdahalesiyle ‘kara ordusuna’ kavuşan ABD’nin işi Kürtlerle dengelemesi de zorlaşacak demektir.
• Nitekim en üst söylemini Erdoğan’ın “YPG’nin kökünü kazıma” retoriğinde bulan çıkışı eşliğinde ABD’den “YPG güçlerini hedef almama, IŞİD’e odaklanma ve Cerablus’un güneyine inmeme” ikazı gecikmedi. İşe yarayacağı çok meçhul. Nitekim, ABD’nin çok rahatsız olduğu, Türkiye’ye askeri güvenlik enformasyonu vermeyi durdurduğu ve Kürtlerle müttefiklerini hedef alan hava saldırılarına destek olmayacağı haberleri gelmekte.

***

RUSYA: S400 kalkanını indirip operasyona olur veren Rusya, asıl belirleyici güç. Moskova ‘burnundan kıl aldırmıyor’. Fırat operasyonu sonrası Erdoğan 27 Ağustos’ta Putin’i telefonla ararken, Kremlin görüşmeye dair “diyaloğun devamında uzlaşıldığı” vurgulu “donuk” bir açıklama ile yetindi. Türkiye’de “Rus Genelkurmay Başkanı Gerasimov’un ziyareti ertelendi” haberi çıksa da Ruslara göre zaten hiç planlanmamıştı.
• Moskova’nın Ankara’ya güvenmediği aşikâr. Başlangıçta tonunu ‘operasyon bizimle koordine edilmeli’ diye düşük tutan Şam’ın da pazartesi akşamı Türkiye’yi “insanlığa karşı suç işlemekle” suçlayıp BM’ye şikâyet eden mektubunu, Moskova’nın bilgisi dahilinde bir ikaz saymalı.
• Türkiye, arzuladığı “güvenli bölgeye” kavuştu. İlerleyişi Halep savaşını etkilemek ve cihatçılara tedarik hattına çevirme olasılığını hesap ediyorlardır. Ancak Rusya’nın Türkiye’nin Suriye ordusuyla kapışmaması için kalın hatlar çektiği, aksi halde Türkiye ve vekil güçlerini vurmaktan çekinmeyeceğini eklemeli.
• Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın’ın en son ÖSO’nun IŞİD’le de rejimle de aynı anda savaşabileceği sözlerine gelince... Türkiye’nin “bir taşla iki kuş vurma” arzusuna yorulabilecek bu beyan, şaşırtmaca olabilir. Zira, Türkiye’nin Halep cephesindeki vekil cihatçı güçlerinin Nusra’yla birlik etmeyi reddederek Cerablus’a çekilmesi, Halep’in Suriye ordusuna bırakılacağının alameti.

***

Durum şimdilik böyle. Anlaşılan Erdoğan’ın 4 Eylül’de hem Obama hem Putin ile görüşeceği Çin’deki G20 zirvesi tam manasıyla ‘Suriye arenasına’ dönüşecek. El üstünlüğü Rusya’da. Kürtlerin de ağır kayıplar yaşayabileceği anlaşılan Suriye bataklığı, Türkiye için her halükârda baki. Bırakın Kürt sorununda müzakerelerin canlandırılmasını, Türkiye sınırının içinde ve ötesinde bir gerilla savaşı tuzağına düşülmesi işten bile değil.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları