Aydın Engin

Şu ‘Hrant’ın Arkadaşları’...

21 Eylül 2016 Çarşamba

Facebook, Twitter gibi medyalarda at koşturan biri değilim; o yüzden yeni fark ettim. Meğer “Hrant’ın Arkadaşları” adlı grup bugünlerde yine birilerince hedef tahtasına oturtulmuş.
Üstelik sözünü ettiğim “birileri” çeşitli mahallelerden. Kimileri AKP medyasındaki işini “FETÖ lanetlemesi, Erdoğan güzellemesi” olarak kavramış ve bugünlerde Hrant’ın arkadaşlarını buna malzeme olarak seçmiş kalem erbabı (Erbap filan da değiller ama neyse).
Kimileri kendilerini ulusalcı olarak adlandırınca ideolojik ayıplarından arındığını sanan milliyetçiler.
Kimileri düpedüz Ogün Samast’lara övgü düzen, sırt sıvazlayan cinsten ırkçı-milliyetçiler...
Kimileri “Hrant’ın Arkadaşları”nın etkinliklerini yeterince solcu bulmadığı için eleştirip kendi solculuğunu bu yolla kanıtlamaya çabalayan aslında tırnak bile kesemeyen keskinler...
Her biri farklı hatta yer yer düşman mahallelere dağılmış bu “birileri”nin ortaklaştığı nokta: Hrant’ın Arkadaşları’na duydukları düşmanlık.
Çoğu Hrant’ın Arkadaşları adını kullanan grubu tanımıyorlar. Sağlığında Hrant’la arkadaş olmuş, ünlü gazetecileri, akademisyenleri o grupta sanıyorlar, sayıyorlar sonra da ağızlarına geleni sıralıyorlar.
Ağızlarını büzemem; sayıp sıraladıklarını tek tek ele alıp cevaplayamam. Bunun bir işe yaramayacağını deneye deneye öğrendik.
Ama hiç olmazsa bilgilerini düzeltmeye çalışayım. Belki bir işe yarar.
Belki...

***

Hrant’ın Arkadaşları bir örgüt filan değil. Sadece Türkiye’nin en yiğit demokratlarından birinin kalleş bir pusuyla öldürülmesini sindirmeye niyeti olmayan, susmayı kendine yediremeyen, o cinayetin tümüyle aydınlatılmasını istemek ve izini sürmekten vazgeçmemeye yeminli kadın ve erkeklerden ibaret bir grup.
Bu dava biz bitti demeden bitmez” sloganı onları birleştiren tek çimento oldu. Tam dokuz yıldır yağmur, çamur, kar, fırtına, kızgın güneş demeden “Hrant Dink cinayeti”nin görüldüğü, bazen görülmediği, bazen görülür gibi yapıldığı her duruşmada hazır bulundular. Bir pankartın ardında bir araya gelip bir açıklama yaptılar. Ardından da duruşma salonunda yerlerini aldılar.
Bir de dokuz yıldır her 19 Ocak günü Hrant’ın vurulduğu yerde yapılan anma toplantılarının ayak işlerinin kotarılmasını, örgütlenmesini üstlendiler.
Adları hiç, ama hiç önemli değil. Hrant’ın adı üstünden itibar devşirmek isteyenlerin kol gezdiği bir ortamda onlar bilerek isteyerek anonim kalmayı yeğlediler ve kendilerini “Hrant’ın Arkadaşları” olarak adlandırdılar.
O kadar.
Dokuz yıldır süren Hrant Dink cinayetini günü geldiğinde Ergenekoncuların, günü geldiğinde Gülen Cemaati’nin, günü geldiğinde Trabzon varoşlarından gelen milliyetçi ve ruhsal dengeleri bozuk gençlerin, günü geldiğinde devletin derinliklerinde yuvalanmış karanlık güçlerin üstüne yıkmaya çalışan siyasal hesaplar ve hesaplaşmalar Hrant’ın arkadaşlarının hiçbir zaman umurunda olmadı. Trabzon’dan İstanbul’a cinayetin taşlarını döşemiş polis şeflerini, siyaset esnafını, yüksek bürokratları “Fetö’cü, Ergenekoncu, AKP’ci, MHP’ci” filan diye sınıflandırmak da umurlarında olmadı.
Onlar cinayeti azmettiren, örten, gizleyen, özendiren herkesin yargıç karşısına dikilmesini ve cezalandırılmasını talep ettiler, ediyorlar ve edecekler.
O kadar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları