BOP eşbaşkanı tabii Lozan’a karşı

01 Ekim 2016 Cumartesi

Türkiye’nin de şu anda içinde debelenmekte olduğu Ortadoğu bataklığının bugünkü durumunun baş sorumlusu, 21. yüzyıl başında bölgeye BOP ile yeniden şekil vermek için, her yeri kan ve ateşe boğan ABD’dir.
İkinci Irak savaşını başlatan ve yürüten Başkan George W. Bush’un Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, 7 Ağustos 2003’te Washington Post’ta yayımlanan makalesinde, BOP ile bölgede 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini açıkça ilan ediyordu.
Irak savaşının nedeninin kitle imha silahları olmadığı çok söylendi, yazıldı.
Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair, Irak savaşının asıl nedeninin bu ülkenin sahip olduğu kitle imha silahları olmadığını itiraf edip İngiliz kamuoyundan özür dilerken, bir anlamda tartışmalara da noktayı koyuyordu.
Evet, Irak savaşının nedeni bölgede Türkiye de dahil 22 ülkenin sınırlarını değiştirmeyi öngören ABD’nin dizayn ettiği BOP’u yaşama geçirmek azmiydi.
Condoleezza Rice, planı ifşa ettiği makalesinde “Ortadoğu’da dönüşüm hiç kolay olmayacak ve zaman alacak” diyordu.
Gerçekten de dönüşüm kolay olmadı ve zaman aldı, hâlâ da dönüşüm oluşmaya devam ediyor. Suriye’de şu anda sürmekte olan savaş da dönüşümün bir parçası.

***

Amerika Irak savaşına hazırlanırken, Türkiye’de başbakanlık koltuğunda Bülent Ecevit oturuyordu.
Tam bu sırada Washington’da George W. Bush ekibinden bir yetkili, Cengiz Çandar’a “Başkan seneye bu zamanlar, Irak’a müdahale edecek, şunu söyleyebilirim ki bu müdahale gerçekleştiğinde Türkiye’de iktidar koltuğunda Bülent Ecevit olmayacaktır” diyordu.
Sonra her şey, herkesin gözü önünde bir film şeridi gibi akıp gitti.
Birçok etkenin bir araya gelmesiyle, bir yandan Ecevit’in başkanlığındaki koalisyon hükümeti devrilirken, öte yandan da Erbakan Hoca’dan ayrılan ve onun Milli Görüş gömleğini çıkardığını ilan eden Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AKP kuruluyordu.
Kapitalist sisteme uyum sağlamayı, ABD ve AB ile ilişkileri geliştirmeyi, küreselleşmeye eklemlenmeyi vaat eden AKP’nin önderi Tayyip Erdoğan, daha partinin kuruluş aşamasında ABD’ye davet ediliyor, devlet tarafından ağırlanıyor, Yahudi kuruluşlarından, cesaret madalyası alıyordu.
AKP 2002 seçimleriyle iktidara geldi. Ama TBMM’de yapılan 1 Mart 2003 tarihli tezkere oylamasında, Tayyip Erdoğan’ın tüm çabalarına karşın, yeterli nitelikli çoğunluğu sağlayamadığı için, Bush’un Irak savaşına vaat ettiği desteği veremedi.
Ancak ABD bu beceriksizliğe rağmen AKP’ye küsmedi, olayın faturasını TSK’ye kesti.
Faturada öngörülen bedel, yalnızca Türk Devleti’nin hiçbir resmi tepki vermediği, askerlerimizin başına çuval geçirme olayıyla sınırlı kalmadı. Aynı zamanda, Balyoz ve Ergenekon davaları da 1 Mart olayının faturalarıydı.
Tayyip Bey, her iki davanın da savcısı olduğunu açıkça ilan etmişti.
1 Mart tezkere olayından sonra Tayyip Erdoğan, BOP’un eşbaşkanı olduğunu da açıklıyordu.

***

Bütün bunları anımsayıp, anımsatmamın nedeni, Tayyip Erdoğan’ın son muhtarlar toplantısında, Lozan’a karşı olduğunu açıklaması üzerine muhatap olduğum sorulardır.
Perşembe günü, Cumhurbaşkanı’nın Lozan’a karşı olduğunu açıklaması üzerine çok kişi olumsuz tepki gösterdi ve eşten dosttan, okurlardan gelen şu soruyla karşılaştım:
-Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli Lozan’a karşı olduğunu söylüyor. Ne dersin?
Bekledikleri tepkiyi göstermeyip olayı soğukkanlılıkla karşılamam, sanırım çoğunu düş kırıklığına uğrattı. Onlara verdiğim yanıt ise aynen şu olmuştu:
-Doğaldır. BOP’un eşbaşkanı olduğunu söyleyen kişi tabii ki Lozan’a karşı olacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları