Celal Üster

Aklımıza dolanan ‘Ağ’...

22 Ekim 2016 Cumartesi

Babamla eski küçük teknemize atlayıp balığa çıktığımızda işler hep yolunda giderdi. Kuşkusuz, babamın titizliği, becerikliliği ve ustalığıydı bunu sağlayan. Ama ben tek başıma balığa çıkmayagöreyim! Ya depoyu doldurmayı unuturdum ya da misinayı pervaneye dolamayı başarırdım!
Gerçi böylesi ergen dalgınlıkları, Büyükada’nın yakın sularında ölümcül bir soruna yol açmazdı. Deponuz boşalmışsa oradan geçen bir tekne sizi yedeğine alıp İskele’ye bırakır, misinanız pervaneye dolanmışsa yakınlardaki bir balıkçının bir el atması yeterdi.
Gel gör ki, Kim Ki-duk’un Filmekimi’nde izlediğim son filmi “Ağ”da işler o kadar kolay çözülmüyor. Akşamdan attığı balık ağı Kuzey Koreli yoksul balıkçı Nam Chulwoo’nun motoruna o kadar kötü dolanıyor ki, yılların balıkçısı Nam bile çözemiyor. Teknesi Güney sularına sürüklenen Nam, kendini yalnızca Güney Kore kıyılarında değil, günümüzün en bağnaz düşmanlıklarından birinin “çözümsüz” dolambacında buluyor.
Önce Güney Kore istihbaratının yabanıl sorgulamalarına uğruyor Nam: Acaba sıradan bir sığınmacı mı, yoksa bir casus mu? Kuzey’e geri verildiğinde de, aynı yöntemler ve aynı sorularla kendi ülkesinin istihbaratının işkencelerinden geçiriliyor.
Aslında iki taraf da, Nam’ın bir kaza sonucu kendini Güney Kore’de bulduğunu biliyor; ama “ağ” dolanmış bir kere, kimsenin ağı çözmek diye bir derdi yok. Tam tersine, ağı biraz daha dolandırmaya uğraşıyor iki taraf da.
Kim Ki-duk, bu son yapıtıyla, onun cinsellik ve şiddet yüklü filmlerini büyülenerek izlemiş hayranlarını düş kırıklığına uğratıyor belki. Ama belli ki bunu göze almış.
Ülkesinin ikiye bölünmüşlüğünün tüm ikiyüzlülüklerini gözler önüne sermek, karşıt ideolojilerin yarattığı görünmez zindanları görünür kılmak için, çok çarpıcı, çarpıcı olduğu kadar içten, yalın bir anlatımı yeğlemiş.
“Ağ”, iki bağnazlığın, nerdeyse kan davasına dönüşen iki düşmanlığın acımasız çarkları arasında ezilip giden saf, dürüst, geçim kaygısında bir bireyin trajedisi aslında.
Yoksul balıkçının motoruna dolanan “ağ” ya da çözümsüz gibi görünen düşmanlıklar çözülebilir mi? Bunun sırrı, Nam’ın yalansız dolansız saflığı ve inatçılığında, ölümü bile umursamayan direnişinde sanırım.
Hayata ve dünyaya devletin politik ideolojisinin at gözlüğüyle bakmayanların düpedüz “vatan haini” sayılarak toplumdan yalıtılmaya çalışıldığı coğrafyalar düşünüldüğünde, iki Kore’nin sığ sularından evrenselliğin enginlerine yelken açan bir film “Ağ”...
Akıl çelen, kışkırtıcı, düşünmeye zorlayan...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Irgat’ın Türküsü 14 Mayıs 2018

Günün Köşe Yazıları