Olaylar Ve Görüşler

MEB’in fantezisi ve gerçekler

26 Ekim 2016 Çarşamba

Milli Eğitim Bakanlığı, sorunlarını diğer okullara göre nispeten çözmüş okulların yapısını “proje okul” denilen fanteziyle bozarak, yeni sorunlar doğmasına yol açmak yerine, eğitimin artık kronikleşen okulu terk, sınıf tekrarı ve devamsızlık gibi çok ciddi sorunlarını çözmeye yönelse daha doğru bir iş yapmış olacak.

Geçen eğitim-öğretim yılından bu yana proje okul tartışması bitmek bilmiyor. Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye’nin başarı düzeyi iyi noktada olan okullarını dönüştürerek adına proje okul adı verilen yeni bir okul modeli yaratmaya çalışıyor. Türkiye’nin tarihsel birikimi en eski okullarının da içinde bulunduğu 155 okulu, proje okul uygulamasına tabi olmaya zorlayarak sıradanlaştıran bir yaklaşım bu. 199 okulun 58’i bu tür lise, 135’i imam hatip lisesi, 6’sı ise meslek lisesi. Ayrıca 18 imam hatip ortaokulu da proje ortaokulu yapıldı.

Ben yaptım oldu tavrı
Eğitim-Sen’in açtığı davada Danıştay Dava Daireler Kurulu’nun proje okul düzenlemesinin de içinde yer aldığı yasayı anayasaya aykırı bularak, Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Bakanlık, yüksek mahkemenin kararını beklemeksizin bir genelge yayımlayarak süreci işletmeye devam ediyor. Bu yıl okulların açılması ile birlikte bu okullarda görev yapan 1187 öğretmen yönetmelikte belirlenen 8 yıllık görev süresini doldurdukları gerekçesiyle okul ve öğrencilerinden koparılarak başka okullara gönderildi. Bakanlık atamaların ardından doruğa ulaşan tepkileri görmezden gelerek kendi bildiğini okumaya, ben yaptım oldu tavrını dayatmaya devam ediyor.

Yeni sorunlar doğuruyor
Gelişmeler Bakanlığın tavrını değiştirmeye niyetli olmadığını gösteriyor. Bakanlık, sorunlarını diğer okullara göre nispeten çözmüş okullarının yapısını proje okulla bozarak, yeni sorunlar doğmasına yol açmak yerine, eğitimin artık kronikleşen ve yosun tutmaya başlayan sorunlarını çözmeye yönelse daha doğru bir iş yapmış olacak. Bakanlık, bir tür ‘fanteziye’ dönüşmüş projeler yapmaktan geri durmayacak gibi görünüyor. Oysa öğrenciler, veliler ve eğitim emekçileri böyle fantezi projeler değil, okulların, eğitim sisteminin ve eğitim emekçilerinin saymakla bitirmekte zorlandığımız sorunlarının çözümünü bekliyor.

Üç önemli sorun
Örneğin, uzun yıllardır eğitim sisteminin önemli sorunları arasında kendisine ilk sıralarda yer bulmuş olan devamsızlık, sınıf tekrarı ve okul terkleri sorunu bugün de devam ediyor. Sayılar sorunun azalmak ve bitmek yerine sürmekte olduğunu gösteriyor. Bakanlığın hazırladığı stratejik rapor ve istatistiklerine de yansıyan bu sorunun çözümü, eşitsizlik boyutunda yaşanan pek çok sorunu da çözmeye katkı sağlayacaktır. Çünkü okul terkleri ve devamsızlığın ardında büyük oranda eğitimsizlik, yoksulluk ve diğer sosyal, ekonomik ve kültürel nedenler yatıyor.

Devamsızlık
Rakamlara göre 2014-15 öğretim yılında 2 milyon 277 bin 706 öğrenci devamsızlık yaptı. İlkokul, ortaokul ve liselerde özürlü ve özürsüz okula gelmeme (devamsızlık) oranları azımsanmayacak boyutlarda. Özellikle ilkokul 4, ortaokul 8 ve liselerin 12. sınıflarında okula gelmeme daha yaygın. Bakanlık raporlarında 21 gün ve üzeri ile 41 gün ve üzeri olarak izlenen devamsızlık rakamları toplam öğrenci oranının yüzde 15.70’ine ulaşmış durumda. 21 gün ve üzeri devamsızlık oranı ilkokullarda yüzde 4.48, ortaokullarda yüzde 9.55, liselerde yüzde 18.84. Sayısal olarak ilkokullarda 243 bin 599, ortaokullarda 504 bin 138, liselerde ise 1 milyon 23 bin 682. 41 gün ve üzeri devamsızlık ise ilkokullarda yüzde 2.61, ortaokullarda yüzde 4.88, liselerde yüzde 1.97 oranında görülüyor.
41 gün ve üzeri okula gitmeme ilkokul birinci, ortaokul sekizinci, lise dokuzuncu sınıflarda yoğunlaşıyor. Sayısal olarak ilkokullarda 141 bin 683, ortaokullarda 257 bin 799, liselerde ise 106 bin 804 öğrenci özürlü ya da özürsüz olarak okula gitmedi. 21 ve 41 gün üstü okula devam etmeme ilkokul ve ortaokullarda yoğunluğu Güneydoğu, Ortadoğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanıyor. Liselerde devamsızlık yoğunluğu ise Batı Marmara, Ege ve Batı Anadolu bölgelerinde.

Sınıf tekrarı
Ortaöğretimde 2014 verilerine bakıldığında öğrencilerin yüzde 11.6’sının (yaklaşık 600 bin) sınıf tekrarı yaptığı görülüyor. Sınıf tekrarı veya sınıfta kalmanın en yoğun yaşandığı sınıf 9. sınıflar oldu. Sınıf tekrarı oranları 2010-14 yılları arasında arttı. 9. sınıfta sınıf tekrarı yapan öğrencilerin tüm ortaöğretimde okuyan öğrenciler içindeki oranı 2014 verilerine göre yüzde 72.5. Ortaöğretimde sınıf tekrarı yapan öğrencilerin üçte ikisi 9. sınıftan. 9. sınıfta sınıf tekrarı 2010 yılında yüzde 7 iken bu oran 2014’te yüzde 17’ye çıktı. Bu sınıf düzeyinde bir sorun olduğu kesin. 9 sınıfta sınıf tekrarının yoğun olmasının nedenleri arasında ilkokul ve ortaokulda sınıf tekrarı olmamasının etkilerinin olduğunu söylemek mümkün. Ortaöğretim okul türleri arasında sınıf tekrarları incelendiğinde meslek liselerinin ön planda olduğunu görüyoruz. 2014’te sınıf tekrarı yapanların yüzde 87’si meslek liselerinde okuyan öğrencilerden oluşuyor. 2010 yılında bu oran yüzde 57 olmuştu. Sınıf tekrarında erkek öğrencilerin oranı kız öğrencilerden daha yüksek. Bölgesel bazda Güneydoğu, Kuzeydoğu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerindeki sınıf tekrarı oranları, hem Türkiye hem de diğer bölgeler ortalamasının üzerinde.

Okulu terk
Son yıllarda açık öğretimde okuyan öğrenci oranının yüzde 26’ya ulaşmasında üst üste iki yıl sınıfta kalmanın ve ardından örgün eğitimin dışına çıkmanın (okulu terk) etkileri bulunuyor. Bu oran eğitim bilimleri alanında çalışan uzmanlar açısından oldukça yüksek ve sorunlu bir oran olarak değerlendiriliyor.
Sonuç olarak, eğitim emekçilerinin, velilerin, öğrencilerin ve mezunların tepkisine rağmen Bakanlık proje okul ısrarından vazgeçmeye niyetli görünmüyor.
Aslında bu proje 58 okulun seviyesini sıradanlaştırıp, proje okulu yapılan 91 imam hatip lisesinin seviyesini özellikle de imam hatiplerin akademik başarısını söz konusu okulların seviyesine yükseltmeyi amaçlıyor. Bu nedenle el konulan okullar Anadolu imam hatip ve fen ve sosyal bilimler lisesi yapılıyor. İmam hatip liselerine yönelik tasarrufu anlamak mümkün ancak, 58 liseyi bu dönüşüm serüveninin içine katmayı kabullenmek mümkün değil.
Yukarıda sıralanan sorunlara ek olarak öğrenciler arası, okullar arası eşitsizlikler devam ettikçe, öğrencinin yüksek yararı yerine siyasetin ve mevcut düzenin yüksek yararına göre eğitim politikaları geliştirildikçe okulların proje okulu, süper okul, gözde okul vb. gibi olmasının sorunları çözmeyeceği aşikâr. Bu kadar sorun dururken MEB’in proje okul adı altında okulları yeniden ayrıştırmaya tabi tutmasını yenilik gibi sunması, eğitimdeki sorunları görünmez kılıyor. Bu süreçte yapılacak en doğru işlem AYM kararının beklemek, bu sürece kadar uygulamayı durdurmaktır.

ALAADDİN DİNÇER
Eğitimci



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları