Ne Haldeyiz Nereye Gidiyoruz?

28 Ekim 2016 Cuma

Tuhaf bir tabloyla karşı karşıyayız. Kanlı darbe girişimi önlenmiş, on binlerce “üyesi” tutuklanmış, yüz bini aşkın “sempatizanı” kamu kurumlarından kovulmuş “illegal” bir örgütten söz ediyoruz. Tuhaflık şuradadır ki, teknik olarak darbe girişimi “gizli” yürütülmüş olsa da örgütün illegal olduğu iddiası gülünçtür. Hepimiz, iktidar partisi dahil, biliyoruz ki; örgüt yani Cemaat, devletin desteği ile özellikle de AKP döneminde büyümüş, palazlanmış bir örgüttür. Bu da sık sık dile getirilmiş, kapsamlı ortaklık her iki cenahın ifadeleri ile kanıtlanmıştır.

***

Yine hepimiz biliyoruz; Ergenekon davalarında işbirliği ve mutluluk eksiksizdi. Etkin liberal destekle, “Askeri vesayetle savaşılıyor” bahanesi ile Cumhuriyetçilerin kitlesel direnişi başarıyla kırıldı. Ortaklık, işbirliğinin tehlikeli boyutlara tırmandığını düşünen iktidarın dershaneleri kapatma girişimi ile bozuldu. O tarihten sonra karşılıklı ataklar tırmandıkça tırmanmış, birbirinin açıklarını, yolsuzluklarını deşifre etme girişimleriyle zirveye çıkmıştır. Hep bilinen, bildiğimiz, herkesin, AKP’nin de bildiği durumları anlatıyoruz.
Üzerinde yeterince durulmayan, vurgulanmayan konu, Cemaat ile iktidar partisinin aynı tabana, aynı ideolojik temele dayandığı, yüz binlerce olduğu ifade edilen Cemaat yandaşlarının AKP’nin vekili, üyesi, yandaşı, seçmeni oldukları gerçeğidir.

***

Ayrı düşündükleri tek bir konu bile yoktur. Her iki tarafın da temel isteği, ideali, programı, projesi kapitalist piyasacı sistemi değil rejimi, laik Cumhuriyeti, çıkış noktası olarak da laik eğitimi sona erdirmektir. Cemaat bunu okullarıyla, ışık evleriyle, “altın nesil” projesiyle uygulamaya koymuştu. İktidar ise imam hatip okullarını yaygınlaştırarak, nihayet tek eğitim sistemine dönüştürerek, proje okullarıyla kalanları temizleyerek “dindar nesil” hedefiyle yapıyor. Eğitimin tümüyle dini esaslara göre yapılmasına az bir zaman kalmıştır.

***

Evet hedefte birleşiyorlar, ama savaş da sürüyor. İktidar savaşları tehlikeli savaşlardır. Ortak tabanı rahatlatacak bir uzlaşma, yeni bir zemin kaçınılmaz. İçerdeki savaş bu nedenle dışardaki savaşa dönüştürülüyor. O nedenle cepheler genişletiliyor. İktidar bir yandan sınır ötesi fütuhatçı hevesleri, militan zorbalığı kaşıyarak kitlesini kilitlemek, öte yandan yasal, meşru; seçilmiş Kürt siyasi hareketine saldırarak milliyetçi cepheyi sağlamlaştırmak istiyor.

***

AKP, rejimi değiştirmeye çabalarken piyasacı sistemin tartışılmaya başlanmasından, laiklik için kavganın ufkunun genişliğinden de kaygılıdır. Sola, Hazirancılara, Aydınlanmacılara, demokratlara bunun için saldırıyorlar; Aslı’yı, Necmiye’yi, Murat Arslan’ı bunun için tutukladılar; bunun için özgür medyayı çeşitli yöntemlerle susturmak istiyorlar. Ana muhalefeti “vatan meselesidir” demagojisiyle nötralize etmeye, olmadı soyutlamaya niyetlenmelerinin nedeni budur.

***

Başarabilirler mi? Başarabilirler. Önlerinde engel var mı? Var. Tehdidin laik Cumhuriyeti sona erdirmeye yöneldiğini anlayanlar, ayağa kalkmanın da oradan olacağını bilenler engeldirler. Laikliği savunmak, sistem değişikliği dahil geleceğin tüm olanaklarını içinde barındıran çıkış noktasıdır. Yeter ki birlikte mücadelenin demokratik karakteri, laikliğin, aklın özgürlüğü olduğu, liberal pazarlıkçılıkla sonuç alınamayacağı anlaşılsın.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları