İkti-dar Bölge Sistemi!

21 Nisan 2014 Pazartesi

Gelenek devam ediyor; gücü elinde bulunduran her siyasetçi gibi Erdoğan da seçim yasasıyla istediği gibi oynama hakkını kendinde buluyor.
Yakın tarihimizde seçim sistemleriyle ve bölgeleriyle en densiz oynayan kişi Özal olmuştu. İktidarı boyunca seçim yasasını 14 kez değiştirmişti. Bir milletvekili fazla alabilmek için özellikle büyük kentlerin seçim bölgelerini darmadağın etmişti. Seçime çok kısa süre kala yapılan böylesi değişikliklerin önünü alabilmek için sonraki yıllarda, “seçimlere bir yıldan daha kısa süre kala yapılan değişiklikler o seçim takviminde uygulanmaz” kuralı getirilmişti.
Biraz daha genel bakmak gerekirse, çok partili yaşama geçtiğimiz günden bu yana, dünyada ne kadar seçim sistemi varsa denedik! Bizden başka bu kadar çok kural değiştiren ülke var mıdır, bilinmez.
Bir futbol maçı düşünün ki, ilk 10 dakika oynandıktan sonra faul serbest oluyor, ilkyarının bitimine az kala süre sınırı kalkıyor, sonra aniden ilkyarının bittiği söyleniyor. İkinci yarının hangi kurallarla oynanması gerektiği konusunda yeni bir tartışma açılırken giriş cümleleri şu oluyor:
Giderek gelişim göstermekteyiz, daha iyi gelişim için yeni kurallar aramaya devam edeceğiz.

***

Türkiye’deki seçim kuralları buna benziyor. Doğrudan seçim yasasıyla ilgili olmasa da seçimlerle bağlantılı yasalarda yapılan değişiklikleri de hesaba kattığımızda her sandık öncesi bir “gelişme” görüyoruz.
Erdoğan, Çankaya Köşkü’ne giden yolda hem milletvekillerini tam olarak kendine bağlı tutmak hem de mevcut oyla en yüksek milletvekili sayısına ulaşmak için her şeyi yapmaya hazır...
Bunun ilki, partisinde ilke olarak belirlenen “üç dönem milletvekili olma” sınırlamasının kaldırılmasıydı. Başbakan “Ben cumhurbaşkanı olayım mı” diye sorarken hemen altına da şunu ekledi:
Size getirdiğim 3 dönem sınırını kaldırayım mı?”
Hastaya ilaç ister misin, diye sormak gibi bir şey...
Bunun ardından gelen ikinci çevre düzenlemesi ise dar bölge sistemi. AKP “küçük ölçekte belirlenmiş her seçim bölgesinden bir milletvekilinin seçilmesi” diye özetleyebileceğimiz bu sistemle 400 kadar milletvekili çıkarma hesabı yapıyor. Öyle anlaşılıyor ki, mevcut sistemde durum dar görünüyor, iktidar için dar bölge hesabı yapılıyor.
Geçen hafta bu köşede AKP’nin Çankaya planlarına değinirken “Partideki hesap Köşk’e uymaz” demiştik.
Dar bölge sistemi için de benzer yorum yapabiliriz. Bu tür cin hesaplar bazen yapanın elinde kalır!

***

Parti-Köşk hesabında Gül’ün cuma günkü çıkışı “içerideki” kaynamanın devam ettiğini gösteriyordu. Bu kaynama iki yıl önce, “mevcut cumhurbaşkanının yeniden aday olmasının önünü kesme” girişiminin başarısızlığa uğramasıyla başlamıştı.
Siyasette bir yöntem “başarılı olmak için her türlü çabayı harcamaksa”, öteki yöntem de “karşına rakip çıkma olasılığı bulunan herkesi biçmektir”...
Birinci yöntemin ahlaki olan olmayan yanları tartışılır ama ikinci yöntem rayına oturmuş bir demokraside kabul edilemez. AKP en çok da bunu kullanıyor.
Son olarak Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’la ilgili fotoğraf servisi için söylenebilecek en hafif söz şu:
Zamanlama manidar!
Köşk senaryoları sadece Gül-Erdoğan etrafında mı dönecek?
Gündemde elbette bu ikileme dayalı senaryolar var, ama bu denklem sadece iki bilinmeyenli olarak kalmayacak.
CHP ve MHP konuya bir süre daha soğukkanlı yaklaşacak. Mayısın ikinci yarısından itibaren denklem yükünü almaya başlar...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları