Diyorlar ki maç yaz sen. Böyle bir günde, böyle bir zamanda bir anlamı varmış gibi yalandan yalandan müsabaka yazısına soyunuyoruz. Peki öyle, olsun. Göreve/oyuna devam.
Futbolcuların, kazanılan her maç sonrası mikrofona söylemeye bayıldığı sözlerden biridir: “Bir seri yakalamak istiyoruz.” Klişe olması gerçek olmasına engel değil, tersine gerçek yinelene yinelene klişe haline geliyor. Ligin bu bölümünde oynamak isteyeceğiniz son iki takım Antalyaspor ve Fenerbahçe. İşte ‘o seriyi’ yakalamış takımlar bunlar. İstim üzerindeler. Güçlüler, zorlular.
Ama sahadaki futbol kalite açısından pek öyle değil. Fizik olarak dirilikte iyiler. Hele de Antalya hiç taviz vermeden basıyor. Ama taktik olarak verim çok yok. İki takım için de oyunun boyu uzadıkça uzamış. İleriye atılan kontra toplar ve forvetin yeteneklerine bel bağlanmış. Antalya daha iyi yapıyor ama o da tam değil. Çünkü top bir türlü akışkanlığını bulamıyor. Uzun süre ikili mücadeleler belirliyor oyunun gidişatını.

Taktik rehabilitasyon
İşte bu yüzden Advocaat’ın hamlelerini bekledik ikinci yarı. İlginçtir, bunu personel değiştirmeden taktik rehabilitasyonla yaptı. Oyunu hareketlendirdi, orta sahayı kalabalıklaştırdı, kanatlar ferahlattı. Ama buna da hazırlıklıydı Rıza Hoca. Tempo kazanan oyunu diri oyuncularıyla domine etti ve Yekta’nın nefis şutuyla golü buldu. Tam da doğru zamanda.Gerçi Sow gene her şeyi ters çeviriyordu az kalsın. Hakem ‘hayır’ dedi. Böylece iyi hesaplayan, çok koşan ve maçın sonunu iyi getiren Antalyaspor üç puanı aldı. Ne diyordu o türkü: Çalışan kazanır sonunda.

Atom Karınca farkı
Rıza Çalımbay’a tebriklerimizi sunarak bitirelim. Futbolculuğundaki çalışkanlığını her takıma yansıtıyor Atom Karınca. Hangi takıma gelirse gelsin bir standardı var. Mücadeleden hiç taviz vermiyor. Ama defansa da kapatmıyor takımını. Basbayağı Bundesliga futbolu deniyor ve bu formül nefis işliyor. Takdir etmek şart.